Suriye'de 7 yıldır devam eden savaşta hapsedilen, işkence ve kötü muameleler gören kadınlara dikkat çekmek ve özgürlüklerini talep etmek için oluşturulan Uluslararası Vicdan Konvoyu dün Hatay'a ulaştı.
Suriye'de Esed rejiminin hapishanelerinde hukuka aykırı bir şekilde tutulan ve her türlü işkencelere de maruz kalan kadınların sesini duyurmak için düzenlenen Vicdan Konvoyu'na Türkiye'nin ve dünyanın farklı ülkelerden 10 binin üzerinde kadın katıldı. Türkiye'deki kadınların öncülüg?ünde 55 ülkeden farklı din, dil, ırk ve kültürden oluşan kadınların yola çıkarttığı Uluslararası Vicdan Konvoyu dün Hatay'dan dünyaya seslendi.
Vicdan Konvoyuna ilişkin İLKHA'ya konuşan İnsan Hakları ve Adalet Hareketi Genel Başkan Yardımcısı Gülden Sönmez, Türkiye'deki kadınlar olarak bu organizasyonu yaptıklarını ve Vicdan Konvoyu'nun da dil, din ve ırk fark etmeksizin tüm dünyadaki kadınlardan karşılık bulduğunu söyledi.
"Biz aslında bir vicdan isyanı olarak bu konvoyu düzenledik" diyen Sönmez, "Bizler 7 yıldır bekliyoruz. Bu kardeşlerimize her türlü işkenceler yapılıyor. Suriye'de küçücük kız çocuklarına babalarının gözü önünde tecavüz edildi. Çocuklar katlediliyor, 80 yaşındaki kadınlara bile her türlü işkence ve kötülük yapılıyor. Biz buna isyan ettiğimiz için ve hiç kimselerde hiçbir şey yapmadığı için kadınlar olarak yola düştük." dedi.
Bu sessiz çığlıklarını ve çağrılarını Türkiye'nin dışına taşıdıklarını ve büyük bir karşılık bulduğunu dile getiren Sönmez, "Dünyanın dört bir tarafından ve Türkiye'nin bütün şehirlerinden kız kardeşlerimiz bu vicdan isyanına destek verdiler. Bundan dolayı da buraya geldiler. Bugün buradan dünyaya çok sessiz bir çığlık ulaştırmak istedik. Tahmin ediyorum ki ulaştı. Çünkü bütün yol boyunca özellikle de birçok ülkeden yayınlar yapıldı. Biz anladık ki dünyanın dikkatini çekmeye başardık. Artık kimse bu kadınları görmezden gelemeyecek." ifadelerini kullandı.
"Savaşın da bir ahlakı ve hukuku vardır"
Savaş bölgelerinde tecavüzlerin kadınlara karşı bir silah olarak kullanıldığını belirten Sönmez, "Biz, kardeşlerimizin o zindanlardan çıktığını, kurtulduğunu gözlerimizle görmek istiyoruz. Onlara dokunmak, sarılmak istiyoruz. Artık savaş bölgelerinde tecavüzler, kadınlara yapılan suçlar bir silah olarak kullanılmaktadır, bununla ilgili de bir isyanımız var. Biz herkese şunu söylemek istiyoruz; savaşın da bir ahlakı ve hukuku vardır. Lütfen kim ne yapacaksa yapsın etkili tedbirler alalım. Suçluları ağır cezalarla cezalandıralım ki hiç kimse ne savaş zamanı ne de barış zamanı hiçbir kadın ve çocuğa dokunamazsın." şeklinde konuştu.
Vicdan Konvoyu'na katılan ve destek veren tüm kadınlara teşekkür ettiğini belirten Sönmez, şunları söyledi:
"Buraya gelen kardeşlerimiz çocuklarını ve evlerini bıraktılar. Kimisi iş yerinden izin aldı, geldi; kimisi de patronuyla kavga ederek, kimisi okulunu erteleyip geldi. Kimisi Brezilya'dan, Japonya'dan geldi. Bu aslında bir kadın dayanışmasıdır. Yol boyunca da gözyaşı dökerek geldiler. Herkes birbirine kızmadan, bir yardımlaşma ile çok zor bir yolculuğu en küçük bir tatsızlık olmadan, kimse kimsenin hiçbir şekilde kalbini kırmadan geldi. Buradaki topluluğun içerisinde her fikir var. Türkiye'den de dünyadan da her fikir var. Burada her gruptan, cemaatten ve sivil toplum kuruluşlarından insan var. Hep birlikte hiçbir logo taşımadan tek bir logonun altında buluşmayı başardılar. Ben inanıyorum ki bu dayanışma Allah'ın bereketi ile somut sonuç almamıza da vesile olacak. Biz bunu çok yakın zamanda göreceğiz."
"Biz kendi vicdanımızın söylediğini söylüyoruz"
Birleşmiş Milletlerin (BM) ve uluslararası tüm mekanizmaların dünya savaşları sonrasında oluşturulan mekanizmalar olduğuna dikkat çeken Sönmez, "Kadının, çocukların ve insan haklarının korunması ile ilgili muazzam metinler yazıyorlar. Ama şunu net bir şekilde görebiliyoruz. Maalesef bu güzel sözler iyi ve somut sonuçlar oluşturmuyor. Burada toplanmamız aynı zamanda buna da bir mesajdı. Ya iddiaları gibi olmalılar ya da biz onların bu iddialarından artık vazgeçtiklerini düşünmeliyiz. O yüzden aslında bu çözümsüzlük ve çaresizlik. Bu kadınların da bitmesi gerektiğini söylediği şey zaten bu. Ama herkes yine kendi bildiğini okuyor. Biz de kendi vicdanımızın söylediğini söylüyoruz." diye konuştu. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)