Diyanet- Sen Diyarbakır Şubesi tarafından Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin Konferans salonunda "Darbeler FETÖ ve 15 Temmuz" konulu panel düzenlendi.
Moderarötörlüğünü Diyanet-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ömer Evsen'in yaptığı panelde Gazeteci- Yazar Kemal Gümüş ve AK Parti MKYK Üyesi Zeynep Alkış birer sunum yaptı.
Gümüş, panelde yaptığı konuşmada FETÖ'nün her alanı işgal ettiğini vurguladı. FETÖ'nün paraya ve istihbarata aç bir örgüt olduğunu ifade eden Gümüş, her şeyin bu iki şeyin etrafında şekillendiğini ifade etti.
"Hizbullah'ın arşivi FETÖ'nün elinde"
Gümüş, "Öyle bir örgüt ki kendi elemanları dâhil özel hayatlarını her şeyini kontrol etmek ister ve sürekli takip ederdi. Diğer terör örgütlerini de manipüle ederek yönlendirerek kullanarak yaptı FETÖ. PKK ile temaslı iş birliği oldu, DAEŞ ile oldu, DHKPC ile oldu. Kontrol edemediği diğer örgütleri de devlet imkanlarını kullanarak onların ulaştığı bilgi, belge ve toplumsal yapıya dair çalışmaları ele geçirdi. Mesela Hizbullah'ın arşivi FETÖ'nün elinde. Beykoz olayında Hizbullah'ın bütün arşivi FETÖ'nün eline geçti. Bölgedeki birçok karanlık eylemi aydınlatacak bilgiler vardı orada ve maalesef halen FETÖ'nün elinde." dedi.
FETÖ'nün, HDP/PKK'liler tarafından vahşice katledilen Yasin Börü, Hasan Gökgöz, Hüseyin Dakak ve Riyad Güneş cinayetinin aydınlatılmasını istemediğini ifade eden Gümüş, şöyle konuştu:
"6-7 Ekim olaylarında ben de buraya geldim, bir hafta dolaştım. O cinayette Yusuf Er, sağ kurtulmuştu. Polis bunun ifadesine başvurmamış. Normalde bir olay olduğunda polis soruşturma, inceleme başlatır. Tek tanık o. Meğer Yusuf Er tehdit ediliyormuş. Ailesi onu köye götürüp saklıyormuş. Bir araştırma yaptım, zanlıların isimlerini dahi öğrendim. Bunu yazdıktan sonra Diyarbakır Emniyet ve terör şubeden arandım. Arayan kişi, 'Biz bu cinayetleri aydınlatmak istiyoruz. Çok önemli verilere ulaşmışsınız. Yayınladıklarınızdan bunu anlıyoruz. Muhtemelen daha çok vardır. Bizimle paylaşın şu cinayeti çözelim:' dedi. Ben de paylaşacak bir bilgi olmadığını söyleyip telefonu kapattım. Çünkü sonuçta o devlettir. Onun ulaşamayacağı bir şey olmamalı. Akabinde öğrendim ki bizzat FETÖ'cülerdi bunlar çünkü onlar o cinayetlerin aydınlanmasını istemiyorlardı. Örgütsel niteliklerinin ortaya çıkmasını istemiyorlardı. Hatırlayın, 155 Polis İmdat aranırdı ama karşılık bulunmazdı. Hatta gazetede yazmadığım televizyonda anlatmadığım birçok aileye gittim. 'Polis bana diyor ki, gidin kendiniz çatışın, vurun.' diyorlar. Yani istiyorlar ki iki grup çatışsın. Buna zemin oluşturmaya çalışıyorlardı. Ve bütün bölgede bu böyleydi."
Bir diğer panelist AK Parti MKYK Üyesi Zeynep Alkış da yaptığı sunumda Cumhuriyet döneminin bölgeye kötü bir etki bıraktığını belirtti.
Alkış, "80,90 yıla kadar bu ülkede Cumhuriyetin o yeni kurulan sisteminde başta Kürtler, Aleviler, gayrimüslimler ve en önemlisi de inançlı insanlar ve köylüler ötekileştirildiler. Ötekileştirilenler bu ülkede hep ikinci vatandaş oldu. Hep çile ve mazlumiyet gördüler. Ve yapılan 3 büyük darbenin de en çok bedelini bu 5 insan sınıfı çekti. 12 Eylül irtica hortladı, Müslümanları içeri koydu. Kürtler çok ileri gitti Diyarbakır cezaevi doldu. 27 Mayıs aynı şekilde bu 5 insan sınıfının insanlarından koparılarak darbeler yapıldı." şeklinde konuştu. (Emrah Deniz, Mehmet Çelik- İLKHA)