KPSS'nin 10 Temmuz 2010'daki oturumuna ilişkin sorularının sınav öncesinde sızdırılmasına ilişkin bugüne kadar 3 bin 155 kişi hakkında dava açıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin soruşturması sürüyor.

Soruşturma kapsamında daha önce 2 bin 398 kişi hakkında dava açan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, geçen günlerde 757 kişi hakkında daha ayrı ayrı iddianame düzenledi.

İddianamelerde şüphelilere, "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olmak", "kamu kurum ve kuruluşları zararına zincirleme dolandırıcılık" ve "resmi belgede zincirleme sahtecilik" suçlamaları yöneltildi ve şüpheliler hakkında 14 yıl 9'ar aydan 36'şar yıla kadar hapis cezası istendi.

Son iddianamelerin kabulüyle birlikte Temmuz 2010'daki KPSS'ye ilişkin dava sayısı 2 bin 579, şüpheli sayısı ise 3 bin 155 olacak.

2010 KPSS'nin Eğitim Bilimleri testine yönelik bu soruşturmanın ardından savcılık, aynı sınavın Genel Kültür ve Genel Yetenek testi sorularının sızdırılmasına ilişkin soruşturmaya ağırlık verecek.

Yaklaşık 500 dosya karara bağlandı
Öte yandan soruşturma dosyalarının gönderildiği Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, şu ana kadar yaklaşık 500 davayı karara bağladı.

Bunlar arasında ÖSYM Soru Hazırlama Biriminde görevli 3 kişinin "silahlı terör örgütü üyesi olmak", "resmi belgede sahtecilik" ve "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından 14 yıl 3'er ay hapis cezasına çarptırıldığı dava da bulunuyor.

Mahkeme, şu ana kadar karara bağladığı dosyalarda, soruları elde ettiği belirlenen sanıkları "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan 6 yıl 3 ay ve "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına zincirleme dolandırıcılık" suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapse mahkum etti.

Mahkemenin, dava konusu KPSS sonucuyla kamuda işe başlayanları "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına zincirleme dolandırıcılık" suçundan da cezalandırdığı dikkati çekerken, bu sanıklar, aldıkları toplam maaşlarının iki katı kadar adli para cezasına da çarptırıldı.

Atılı suçu işlemediğine kanaat getirilen kimi sanıkların ise beraatlarına hükmedildi.

KPSS operasyonlarının geçmişi

KPSS'nin 10 Temmuz 2010'daki sorularının sınavdan önce sızdırıldığına ilişkin olarak Yalvaç ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılıkları, sınavdan sonraki günlerde ayrı ayrı soruşturma başlatmıştı.

Isparta'da jandarma, soruların elektronik posta ile kendisine geldiği belirlenen Baki Saçı'nın da arasında bulunduğu bazı kişileri gözaltına alınmış, bilgisayarlarına el konulmuştu.

Ankara'da da dönemin Memur Suçları Soruşturma Bürosu savcısı olan, daha sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine getirilen savcı Şadan Sakınan, soruların sızdırıldığı haberlerini ihbar kabul ederek, soruşturma açmıştı.

Isparta'daki soruşturma dosyası ilerleyen süreçte Sakınan'daki dosya ile birleştirilmişti.

Ancak 2014'e kadar dosyayı elinde tutan ve darbe girişiminden sonra firar eden Sakınan ne herhangi bir şüpheli hakkında dava açmış ne de takipsizlik kararı vermişti.

Sakınan'ın Trabzon'a savcı olarak atanmasının ardından 2014'te soruşturma dosyası iki kez daha savcı değiştirmiş, ardından Savcı Yücel Erkman soruşturmada görevlendirilmişti.
Erkman'ın Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosunda görevlendirilmesiyle KPSS dosyası da terör suçları kapsamında yürütülmeye başlanmıştı.

KPSS'ye yönelik ilk operasyon 23 Mart 2015'te düzenlenmişti. Savcı Erkman, soruşturma sonucunda ilk davayı da Aralık 2015'te açmıştı.

İddianamede, sınav sorularının FETÖ/PDY mensuplarınca sızdırıldığı ifade edilmiş, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in, örgüte bağlı kadroları kamu kurumlarına yerleştirmek suretiyle devleti ele geçirmeyi hedeflediği belirtilmişti.

Toplam 230 kişi hakkında düzenlenen iddianamede, sınav sorularının, muhatapları için menfaat niteliğinde kamu malı sayıldığı kaydedilerek, soruların sınava kadar açıklanması, paylaşılması, kullanılması yasaklanan gizli bilgiler olduğu ve ekonomik değer taşıdığı vurgulanmıştı.

İddianamede, soruları sınavdan önce örgütlü olarak elde eden adayların kamuya ait malı kamuyu aldatarak ve haksız şekilde edinerek kullandıkları ve haksız başarı elde ettikleri, bunun sonucunda ÖSYM'nin zarara uğradığı da anlatılmıştı.