Türkiye`ye sığınmacı olarak gelen insanların zulüm gördükleri ülkelere geri gönderilmesi İslami kuruluşlarca bugün Kumkapı Yabancılar Şubesi önünde protesto edildi.
Geçtiğimiz hafta biri Kazak (Samet Emirhanov) ikisi Azeri (İslam Ganiyev ve Fuzuli Muharremov) sığınmacının ülkelerine iade edilmesi; Kafkasyalı mültecilerin yaşadığı dram ve mültecilerin Kumkapı Yabancılar Şubesinde insanlık dışı şartlarda tutulması üzerine bir araya gelen Özgür-Der, İHH, Mazlumder İstanbul Şubesi, Medeniyet Derneği, Anadolu Platformu, Araştırma Kültür Vakfı, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Hikmet Vakfı, İMKANDER, Mustazafder ve Davet-Der muhacirlere yönelik zulme son verilmesi çağrısında bulundular.
Kumkapı İçinden Tekbir Sesleri
Cuma namazı sonrasında Behram Çavuş Camii önünden kortej halinde sloganlarla yürüyerek Kumkapı Yabancılar Şube önüne gelen grup, tel örgülü parmaklıklar arkasından içeride bulunan mültecilerin tekbirleri ve “La İlahe İllallah” sloganlarıyla karşılandı. Duygusal atmosferin yaşandığı eylem içeriden ve dışarıdan atılan ortak sloganlarla devam etti.
“Kumkapı Guantanamo Olmasın, Mülteci Kardeşlerimize İnsanca Muamele Edilsin!”, “Mülteci Kardeşlerimizi İşkencecilere Teslim Etmek Büyük Bir Utançtır!”ve “Mülteci Statüsü İstiyoruz!” yazılı pankartların açıldığı eylemi sunan Özgür-Der Genel Başkan Yardımcısı Kenan Alpay, muhacir kardeşlerimizin tutulduğu muameleye dikkat çekti. Bizlere emanet edilen kardeşlerimizin Türkiye tarafından iade edilmesinin büyük bir zulüm olduğunu belirten Alpay, geçtiğimiz aylarda İstanbul’un merkezi bir yerinde katledilen Çeçen muhacirlerin katillerinin de halen bulunamadığını hatırlattı.
Alpay’ın sunumundan sonra konuşan İMKANDER Başkanı Murat Özer, içeride tutulanların tekbirlerle tel örgülü pencerelere çıkmalarına dikkat çekti. İslami kimlikli mültecilerin statüsüne değinen Özer, kendilerine kimlik dahi verilmediğini, dışarıdaki mültecilerin, çocuklarını sağlık ocaklarına dahi götüremediklerini ifade etti. Gerek kamplarda bulunan Kafkasyalı mültecilerin gerekse de Kumkapı Yabancılar Şubenin insani koşullarının son derece kötü olduğunu ve bu tür ortamlarda barınılamayacağını söyleyen Özer, mültecilerin yaşadığı bu drama derhal son verilmesi gerektiğini vurguladı.
Allah’ın Emanetlerine Sahip Çıkalım!
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya ise konuşmasına “Kumkapı Guantanamo Olmasın!” pankartına dikkat çekerek başladı. Bu pankartta dile getirilen talebin abartılı olmadığını belirten Kaya, Kumkapı’daki rezalete son verilmesini istedi. Türkiye’ye sığınan kardeşlerimize sahip çıkmak gerekirken öldürülecekleri ya da işkence edilecekleri açık olan ülkelerine iade edilmelerinin büyük bir utanç olduğunun altını çizen Kaya, Başbakan’a seslendi. Müslümanların yaşadığı bu zulmün bitirilmesinin Başbakan’ın sorumluluğunda olduğunu belirten Kaya, bu konuda emniyet, İçişleri Bakanlığı ya da Yabancılar Şube gibi bürokratik kurumlarla muhatap edilmelerini kabul etmediklerini söyledi. Kaya, Müslümanları Allah’ın emanetlerine sahip çıkmaya çağırdı.
İnsan Medeniyet Hareketi adına konuşan Orhan Demiral da ensar-muhacir dayanışmasına dikkat çekerek, buraya iltica eden Müslümanlara ensar olabilme yönünde bir irade ortaya konulması gerektiğini belirtti. Demiral, bedenleri tutuklu olsa da ruhları özgür olan bu insanları sahipsiz bırakmanın vebal olduğunu hatırlattı.
Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar da eylemin çağrıcısı kuruluşlar adına hazırlanan ortak basın bildirisini okudu. Bildirinin tam metnini aşağıda yayınlıyoruz.
Mülteciler için yasal statü güvencesinin istendiği bildiride, iade prosedürünün de hukuki olmadığı ve açık bir hak ihlali olduğu ifade edildi.
Eylem sonunda Kenan Alpay, eyleme katılanlardan, yüzlerini, tel örgülü pencerelerde bekleyen mültecilere döndürmelerini istedi. Birlikte tekbirler getirildi ve sloganlar atıldı.
Eylem boyunca “Müslüman Zulme Sessiz Kalamaz!”, “Mülteciler Ölüme Yollanmasın!”, “Müslüman Uyuma Muhacire Sahip Çık!”, “Mülteciler Misafir Kardeşimizdir!”, “Sınır Dışı Kararı Durdurulsun!”, “İşbirlikçi İktidar İstemiyoruz!”, “Muhacirler Allah’ın Emanetidir!”, “Toplama Kampı Dağıtılsın!”, “Kumkapı Guantanamo Olmasın!” şeklinde sloganlar atıldı.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
KUMKAPI GUANTANAMO OLMASIN!
30 Mart 2012
Geçtiğimiz hafta, ülkesinde zulüm görme endişesinden kaçıp Türkiye`ye sığınan ve BMMYK ( Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği)’ne kayıtlı olan Samet Emirhanov (Samat Amerkhanov) 19 Mart 2012 tarihinde Türkiye tarafından Kazakistan’a, Fizuli Muharremov ve İslam Ganiyev ise Azerbaycan’a kaçtıkları ülkelerine iade edildiler . Bu üç kişiden Samet, BMMYK nezdinde mültecilik statüsü kazanması için gereken prosedür henüz tamamlanmamışken, ailesi ve vekiline keyfiyet bildirilmeden İçişleri Bakanlığı’nın tek taraflı iradesi ile zorla ülkesine yollandı. Diğer kişiler ise üçüncü bir ülkeye gitmek üzere vize işlemleri için verilen süre dolmadan alelacele, hızla ve zorla ülkelerine iade edildiler. Her üç kişinin de akıbeti bilinmemektedir ve bundan iadeye karışan yetkililer ve İçişleri Bakanlığı sorumludur.
Türkiye’nin de tarafı olduğu 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin 31. Maddesi; imzacı ülkelerin iltica başvurusu sahiplerine her türlü kolaylığı göstermesini düzenlemektedir. Danıştay ve İdare Mahkemeleri; iltica başvurusu sahibinin BMMYK tarafından üçüncü bir ülkeye yerleştirilmesine kadar devletin bu kişilere her türlü kolaylığı sağlaması gerektiği yönünde kararlar vermektedir. Buna rağmen gerçekleştirilen bu uygulamalar hukukun açık ve ağır ihlalidir.
Adı geçen üç kişinin uğratıldığı akıbetin benzeri Çeçenleri, Kırgızları, Özbekleri, Azeriler vs. Afrika ve Asya ülkelerinden Türkiye`ye sığınan diğer sığınmacıları da beklemektedir. Bu insanların Türkiye’de yaşamaları, ikamet etmeleri veya ilticaları ile ilgili prosedürlere riayet edilmemekte, idari kararlarla temel hak ve özgürlükleri ihlal edilmekte, tehlike altında olduğu ülkeye sınırdışı edilerek veya teslim edilerek yaşam hakları tehlikeye atılmaktadır.
Sığınmacı ve yabancılarla ilgili bir başka temel insan hakları sorunu da Geri Gönderme Merkezlerinde tutulan kişilerin hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasına ilişkin sorunlardır. Bu kapsamda ortalama kapasitesi 600 kişi olan Kumkapı`daki merkez’in diğer adıyla misafirhanenin aldığı yabancı sayısı bazen 800’leri bulmaktadır.
Bugüne kadar mültecilerle yaptığımız sayısız görüşme ve kısıtlı da olsa yerinde yapılan gözlemler neticesinde aşağıdaki ihlaller genel olarak dikkatimizi çekmiştir:
- 1- Çok uzun süreli alıkoyma (Bir mahkeme kararı olmaksızın yabancı kişilerin aylarca, bazen 6 ayı aşan süre, özgürlükleri kısıtlanmaktadır)
- 2- İnsani olmayan koşullarda gözaltında tutulma
- 3- İşkence ve kötü muamele (Polis memurlarının insanlık onuru ile bağdaşmayacak derecede ciddi darp ve küfürleri yönündeki iddialar en çok şikâyet edilen hususlardandır)
- 4- Sıcak su ve banyo ihtiyaçlarının kısıtlı olması
- 5- Beslenmenin yetersiz olması (Verilen yemeklerin, bayat, soğuk ve yenilemeyecek kadar kötü olması)
- 6- Sosyal faaliyetlerden yoksun bırakılma (Havalandırma ve açık havaya çıkma imkanı olmaması)
- 7- İhtiyaçlarını karşılayabilecekleri kantin ya da başkaca bir sistemin olmaması
- 8- Koğuşların çok kalabalık olması (40 kişilik koğuşlarda adım atmanın neredeyse imkânsız olması)
- 9- Yakınları veya arkadaşları ile görüşmelerinin belli bir kuralı olmadan yasaklanması
- 10- Temizlik ve hijyen eksikliği sorunu ile koğuşların ve ortak kullanım alanlarının son derece pis olması
- 11- Hasta olan kişilerin doktora çok geç çıkarılması veya hiç çıkarılmaması (hastane muayenelerinde sorun çıkarılması, çok geç izin verilmesi veya tedavinin hiç yapılmaması)
- 12- Koğuşların pis olmasından kaynaklı uyuz benzeri bulaşıcı hastalıkların yaşanması, (Koğuşlarda tahtakurusu gibi böcek ve parazitlerin çok belirgin bir şekilde var olmasından doğan rahatsızlıklar ve hastalıklar ile kalan kişilerin şikayetlerine rağmen ilaçlama yapılmaması)
- 13- Ölümcül ve bulaşıcı hastalıkları olanlar ile hastalığa yakalanma riski olanların aynı koğuşlarda tutulması
- 14- Yaşı küçük çocuk ve bebeklerin sağlıksız ortamda uzun süre tutulmaları (Çocuklu annelere ait özel bir alan ile çocukların vakit geçirebileceği bir alan olmaması.)
- 15- Sığınma başvurusu yapmak isteyen kişilere zorluk çıkarılması ( başvurularının alınmaması, dilekçelerinin işleme konulmaması)
- 16- Birleşmiş Milletlerde sığınmacı olarak işlemleri devam ettiği halde sınırdışı edilmeye çalışılması
- 17- Denetim eksikliği (Geri Gönderme Merkezinde tutulan kişilerin durumları, işlemleri ile memurların muameleleri konusunda yeterli denetim yapılmaması )
- 18- Özellikle Müslüman kadınların inançlarına uygun koşullarda barınma sağlanmaması
Aşağıda imzası bulunan kuruluşlar olarak:
- - Hükümetin; hukuka, imza koyduğu sözleşmelere, insan haklarına ve kendilerini yetkilendiren Türkiye halkının İslami ve İnsani duyarlılığına, vicdanına ve misafirperverliğine saygı göstermesini,
- - Yabancı ve sığınmacıların tutulduğu Geri Gönderme Merkezleri veya yabancılar misafirhanesi olarak adlandırılan tutulma yerlerinin koşullarının iyileştirilmesini, tutulan kişilere insanca muamele edilmesini,
- - Sığınma ve iltica talebinde bulunan veya işlemleri devam eden kişilerin zulüm görecekleri ülkeye zorla gönderilmemesini,
- - Geri Gönderme Merkezi olarak adlandırılan Kumkapı başta olmak üzere yabancı kişilerin tutulduğu merkez ve misafirhanelerin sivil toplum denetimine açık olmasını bekliyor,
- - İslami inancımıza, adalet ve vicdan duygularına açıkça aykırılık içeren, Evrensel insan hakları ilkelerine, AİHM kararlarına ters olan bu uygulama ve haksızlıklara bir an önce son verilmesini,
- - Burada ve diğer illerde bulunan yabancıların insan hakları ve onuruna uygun muamele edilerek bütün insancıl ihtiyaçlarının ve haklarının sağlanmasını kamuoyu önünde tekraren talep ediyoruz.
- - Bu konularda ayrımcı uygulaması ve ihmali olan yetkili kişi ve kurumlar hakkında suç duyurusunda bulunuyor İdari ve Adli yetkilileri kamu otoritesi sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyoruz.
AKABE, AKDAV, AKV, FATİH AKINCILARI, HİKMET VAKFI, İHH, İMH, İMKANDER, MAZLUMDER, MEDENİYET DERNEĞİ, ÖZGÜR-DER
İmkan-der