Mustazaflar Cemiyeti Cizre Şube Başkanı Kadri Özalp, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın zina konusunda "Avrupa Birliği sürecinde yanlış yaptık." açıklamasının ardından yeniden gündeme gelen zinanın suç sayılması konusu hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Anayasadaki zina tanımının aileyi ve toplumsal yapıyı bozduğuna işaret eden Özalp, bu tanımın, İslam'ın istediği ideal insan ve toplum hedefine aykırı olduğunu vurguladı.

Özalp, "Türkiye anayasasına göre yapılan zina tanımı, belirtildiği gibi, evli olanların cinsel ilişkide bulunmalarıdır. Buna göre; mesajlaşma ve flört zina tanımı içine girmemektedir. Evli olsun ve olmasın bunlar kesinlikle İslam'a ve İslami yaşama aykırıdır. Bu anayasadaki tanım, toplumsal yapıyı ve aile yapısını bozmaktadır. İslam'ın istediği ideal insan ve toplum hedefine aykırıdır. Günümüzde de İslami yaşamın olmadığı toplumların ne kadar bozulduğunu hepimiz birlikte görüyoruz. Bunu zina haricinde de görebiliriz. Bu hatadan dönülmesi, yanlışın farkına varılması iyiye dönüktür ancak zina suçlusuna İslami kriterleri esas alınmadan yapılacak cezai işlem caydırıcı olmayacaktır. İslami kaynaklar baz alınmalıdır. İslami açıdan baktığımız zaman zina, toplumsal hayatı ifsat eden büyük günahlardandır." dedi.

"Zina nedeniyle aile yapısı tamamen dağılıyor"

Toplumun en küçük katmanı olan ailenin yapısının, zina nedeniyle tamamen dağıldığına değinen Özalp, şunları söyledi: "Ailenin dağılması çocukların farklı şekilde büyümesine, İslami terbiyeyi ve İslam ahlakını almadan hayatlarını devam etmelerine neden oluyor. Bu da ileriki aşamada çocukların büyümesi, gelişmesi ile beraber suçun ve günahların artmasına, toplumun yapısının daha da bozulmasına sebep olur. İdeal toplumu oluşturan peygamber efendimizin döneminde zina suçu çok az işlenmektedir. Bu, toplumun korunması ve muhafaza edilmesi ile olmuştur. Toplum içinde yapılan büyük suçlar hemen cezalandırılmış ve caydırıcı olmuştur. Verilecek cezalar da aynı şekilde İslami açıdan bakılarak buna göre yapılmalıdır. Cezaların caydırıcı olması gerekmektedir."

"Zinayı tetikleyen etkenlerden en önemlisi, evlilik şartlarının zorlaştırılmasıdır"

Evliliğin çok önemli bir husus olduğunu ve İslam'ın evliliğe önem verdiğini dile getiren Özalp, "Bu, peygamberimizin sünnetidir. Bugünkü şartlara baktığımızda, artık evlilik yaşını geçmiş insanlar 40 yaşlarında evleniyor ya da hiç evlenmiyor. Flört etmek, nikâh akdi olmadan beraber yaşamak gibi toplumu bozan büyük günahlar işlenmektedir. Eğer biz peygamberimizin sünnetini uygularsak bu tür bozukluklara sebep veren şeylerin önüne geçebiliriz. İnşallah toplum yavaş yavaş düzelmeye başlayacaktır. Zinayı tetikleyen etkenlerden en önemlisi de evlilik şartlarının zorlaştırılmasıdır. Ayrı evlere çıkılması, ev alınması, evin içindeki eşyaların pahalı olması ve gençlerin, evli olan diğer çiftlere özenmesi maddi olarak insanları zorlamaktadır. Bu da gençlerde 'Ben maddi durumumu düzeltmeden evlenemem.' algısını oluşturuyor. Böyle bir algı oluştuğu zaman evlilikler de geç olmaktadır veya hiç olmamaktadır. Buna çözüm olarak, maddiyatın ön planda olmaması gerektiği gençlere anlatılmalıdır. Ayrıca, ilgili devlet kurumları, anne ve babalar, yakın akrabalar, toplumda söz sahibi insanlar gençleri evliliğe teşvik etmeli ve onlara maddi olarak yardımcı olmalıdırlar." ifadelerini kullandı.

"Çocukların neyin haram olduğunu bilmesi gerekmektedir"

Okullarda ahlak ve büyük günahlarla ilgili derslerin verilmesinin şart olduğunu vurgulayan Özalp, "Zinanın önüne geçmek için günah ve sevap kavramını çocuklarımız açısından iyi işlemeliyiz. Çocukların neyin günah olduğunu ve neyin haram olduğunu bilmesi gerekmektedir. Eğitim kurumlarında çocuklara ve gençlere verilen derslerin içerisinde zina ya da daha kapsamlı olarak büyük günahlarla ilgili detaylı bilgi olması gerekmektedir. Ayrıca, eğitim kurumlarında güzel ahlak ve ahlaki değerler üzerine seminerler verilebilir. Toplum içinde söz sahibi insanların da her fırsatta büyük günahları, büyük ahlaksızlıkları topluma anlatmaları ve bunun çözüm önerilerini açıklamaları gerektiğine inanıyorum." şeklinde konuştu. (Ahmet Uçar - İLKHA)