Batman Üniversitesi tarafından organize edilen ve TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkan Vekili ve AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ'ın konuşmacı olarak katıldığı "Türkiye'nin Ayaklarındaki Pranga: Darbeler" konulu konferans verildi.
Konferansa; Vali Ahmet Deniz, Belediye Başkan Vekili Ertuğ Şevket Aksoy, Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın Durmuş, kamu kurum müdürleri, STK temsilcileri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Konferans Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Ardından 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz'daki darbeler hakkında konferans veren TBMM Darbeleri İnceleme, Araştırma Komisyonu Üyesi, İnsan Hakları İnceleme Komisyon Üyesi olan Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, darbelerin sebepleri, nedenleri ve sonuçları hakkında detaylı bilgi verdi.
Türkiye'de çok partili hayata geçişin Batı'nın bir dayatması olduğunu savunan Özdağ, "Batı mecbur bıraktı bizi. 1950'de ilk defa kapalı oy açık tasnif yapılarak seçimler yapıldı. Menderes iktidara geldi. Menderes'in iktidara gelmesiyle birlikte kalkınma hamleleri başladı. Artık Türkiye dünyada muasır medeniyetler seviyesine çıkartmak için bu hamleleri hızlandıran bir Menderes vardı. Girdiği her seçimi kazanan 'Yeter söz milletindir' diyerek yola çıkan, 'Sandıktan başka irade tanımıyoruz' diyerek yola çıkanlar hep galip geldiler ama egemen güçler Türkiye'nin büyümesini çok ciddi takip ediyorlardı." dedi.
"Sizi tam bin yıldır takip ediyorlar"
Batı'nın hiçbir zaman Türkiye'nin kalkınmasını istemediğini vurgulayan Özdağ, konuşmasına şöyle devam etti: "Batı dünyası ilk defa olarak bize parti ile beraber bizi kamplaştırmak istediler. Çok partili hayat iyidir ama partiler amaç olmamak şartıyla, çok partili hayat iyidir ama partiler araç olmak şartıyla, kamplaştırmak ve kutuplaştırma kadına iyi değildir. Menderes ve arkadaşları darbe muhatap oldular, bunu Batı dünyası yaptırdı. Menderes idama götürüldü, idam edildi. Türkiye'deki 1960, 1971, 1980, 28 Şubat, 15 Temmuz gibi bütün darbeler de ekonomik çok iyiydi, enflasyon aşağılarda ve kalkınma hızı çok yüksekti. Ekonomimiz büyürken, enflasyon aşağı çekilirken, kalkınma hızı büyürken neden yaparlar bu darbeleri? Sizi sevmedikleri için. Sizi tam bin yıldır takip ediyorlar, sizin genlerinizde büyük devlet kurma genleri var, Batı dünyası bunları çok iyi biliyor."
"Batı dünyasında hiç kan akmıyor"
Kan ve gözyaşının hiç İslam coğrafyasından eksik olmadığını vurgulayan Özdağ, "Batı dünyasında hiç kan akmıyor, bütün kan İslam dünyasında akıyor. Cezayir'den Afrika'ya, Afrika'dan Suudi Arabistan'a, Suudi Arabistan'dan Kazakistan'a, Kazakistan'dan Kafkasya'ya bir hilal çizin. Bütün dünyanın yeraltı zenginlikleri burada; petrol, doğalgaz, uranyum, altın burada ve 5 önemli Nehir olan Nil, Fırat, Dicle, Seyhun, Ceyhun burada. Dünyanın kimyasal silahlarının kullanılmadığı tarım toprakları burada. Dünyanın en büyük ovaları burada. Niye burada kan ve gözyaşı var da Batı'da yok? Şundan dolayı var; Allah her 100 kişiden 4 kişiyi zeki, deha yapıyor. Bu dehalar milletlerini veya devletlerini zirve noktaya çıkarıyor. Bunlar dünyada çok ciddi icatlarda bulunuyorlar. Şimdi kanın aktığı yerde hiçbir zeki, deha çocuk kalır mı?" diye sordu.
Konuşmasının devamında Özdağ şunları söyledi: "Libya'da, Sudan'da, Somali'de, Suriye'de, Irak'ta, İran'da, Pakistan'da, Türkiye'de, Kafkasya'da kalır mı? Kalmaz. Nereye giderler Batı'ya giderler. Orada kan yok. 'Gelin' derler, 'Size 30 dolar maaş veriyoruz' alırlar 30 bin dolarla o çocuğu, sonra Nasa'da, Pentagon'da eğitirler veyahut İngiltere'de, Almanya'da dünyanın en seçkin üniversitelerinde evlendiler ve sonra kirli idealleri için Müslümanların dehalarını kullanırlar. İşte 1980 darbesinde de yine bizim dehalarımızı çalıp götürdüler. Bir yandan öldük, bir yandan cezaevlerine girdik, bir yandan sakıncalı olduk ve bir diğer yandan başka ülkelere gittik ve zekilerimiz gitti."
"Bir siyasi fenomen olmasaydı Recep Tayyip Erdoğan'ı devirirlerdi"
15 Temmuz öncesinde Recep Tayyip Erdoğan'ın 17/25 Aralık'ta FETÖ yapısını keşfettiğini aktaran Özdağ, "17/25 Aralık'ta bir yapının tehlikeli olduğunu gördü. Bu yapının İslam dinine zarar verdiğini, Türkiye'yi ve siyaseti ele geçirmeye çalıştığını, kendi anlayışları doğrultusunda bir rejim kurmak istediklerini gördü, mücadeleye başladı. 'Haşhaşiler, Paralel Yapı' dedi. Büyük bir mücadeleye başladı. Biz Darbeleri Araştırma Komisyonundayken bir general bize şunu söyledi; 'Eğer güçlü bir siyasi fenomen olmasaydı Recep Tayyip Erdoğan bunlar Türkiye'de hükümette kim olursa olsun devirirlerdi' dedi. 'Ama güçlü bir siyasi fenomen vardı, iradesi güçlüydü, direndi ve onun yemediler' dedi. Yenemeyince bu sefer Türkiye'de 15 Temmuz'u yapma kararı aldılar. Ne zaman orta ölçekli devlet olma yolunda adım atıyoruz hemen başımızda ya bir darbe, ya bir sağ sol olayları, ya bir ayrılıkçı hareket, mutlaka ya bir mezhepsel çatışma veyahut ekonomik krizleri bize dayatıyorlar." ifadelerini kullandı.
"Fethullah Gülen darbenin arkasında"
300 yıldır İslam dünyasının geri kaldığını dile getiren Özdağ, İslam dünyasında mürekkep damlaları değil kan damlalarının aktığını kaydetti.
ABD ve FETÖ'nün darbenin arkasında olduğuna işaret eden Özdağ, "Amerika Birleşik Devletleri'nin bu darbenin arkasında olduğunun en büyük delilini şunu söylüyorum; Eğer Fethullah Gülen bu darbenin arkasında değilse Fethullah Gülen Türkiye'ye gelmesi lazımdı. Gelmediğine göre bu darbenin arkasında. Zaten bütün itiraflar, ifadeler bunu gösteriyor. Artık kesinleşmiştir ki bu darbeyi bu yapı yapmıştır. Fethullah Gülen tarih sahnesine çıktığı andan itibaren bir projeydi. Kesinlikle bir projeyi ve bu yapı 1991'li yıllardan itibaren ihtilal yapmayı kafalarına koymuşlardı. Darbe yapacaklardı ve darbe ile geleceklerdi. Zaten Amerika Birleşik Devletleri de bunları darbeye hazırlıyordu." açıklamasında bulundu.
"FETÖ darbelerden güçlenerek çıktı"
Konuşmanın ardından söz alan Rektör Aydın Durmuş, hak ile batıl savaşının Peygamber ile başladığını ve halen devam ettiğini belirterek, "Tüm İslam ülkelerinde olduğu gibi Osmanlı'nın içinde de, günümüzde de çeşitli dönemlerde batıla hizmet eden FETÖ ve benzeri yapılar olmuş, ülkeyi içerde onlar dışardan ise dış güçler zayıf düşürmeye çalışmışlardır. 28 Şubat darbesinde FETÖ'nün parmak izlerini görmek mümkündür. 28 Şubat'ı hatırlarsanız 12 Eylül darbesinde olduğu gibi FETÖ örgütünden hiç kimse zarar görmemiş, hatta darbelerden güçlenerek çıkmışlardır." dedi.(M.Fatih Akgül-İLKHA)