Müslüman bir kimsenin, kesin olarak haram yollardan elde edilen aynî veya nakdî malları tüketmesi caiz değildir. Bu tür malları kendisi için tasarruf edemeyeceği gibi anne ve babasının, eşinin ve çocuklarının tüketmesi de caiz değildir. Helalliği ve haramlığı şüpheli olan mallardan kaçınmak ise kişinin dininin ve takvasının güzelliğindendir.

Zatî itibariyle haram/necis sayılan malları tüketmenin haram olduğuyla ilgili şüphe yoktur. Bunlar Kuran ve sünnetle bizlere geniş bir şekilde açıklanmıştır. Zatî itibariyle değil de kazancı ve elde ediliş biçimiyle haram olan malları da yine iki kategoride ele almak gerekir; başkasına ait bir malı rızası olmaksızın almak, gasp etmek ile Allah (cc) tarafından bizlere haram kılınan yollarla elde edilen kazanç... Başkasına ait olan mallar ancak bir şekilde tasarruf edilir o da, kendisinden alınan malın yine kendisine iadesinin yapılmasıdır. Eğer kendisi yoksa veya bulunamıyorsa ya da vefat etmişse başta mirasçıları olmak üzere yakınlarına teslim edilir. Uzun uğraşlar sonucu bunlar da bulunmazsa o zaman fakirlere verilir.1

Faizli bankaların yaygın olduğu ülkelerde haram yollardan para elde etmek oldukça yaygındır. Öyle ya da böyle bir şekilde bankayla muhatap olanlar bazen farkında olmadan faiz parası elde edebiliyorlar. İslam âlimleri haram yollardan elde edilen paraların, kazanan kişi tarafından tüketilmemesi konusunda görüş birliği içerisindedir. Peki, ne yapılmalıdır? Bu paralar nasıl ve ne şekilde elden çıkarılmalıdır?

Öncelikle şunun izah edilmesinde fayda vardır; İslamda ne fakirlere vermek için faizli bankalara para yatırmak meşrudur. Ne de gayri ihtiyari bir şekilde elde edilen haram paraları bankalarda tutmak uygundur. Asri âlimlerimiz banka tarafından verilen faizleri bankada tutmanın, onlara daha fazla destek olma manasına geldiğinden caiz olmadığını söylemektedir. Çeşitli sebeplerden dolayı bu bankalar cari hesaplara faiz parası eklerse veya maaşlardan dolayı yıllık promosyon verirse bunlar bankada bırakılmamalıdır.2

Haram parayla ilgili her ne kadar geçmiş âlimlerden bazıları, yakılarak veya denize atılarak telef edilmesi gerektiğiyle ilgili görüş beyan etse de cumhur bunun uygun olmadığını bildirmektedir. Zira bu şekilde elde edilen mallar asli itibariyle haram değil, bilakis haram yollardan elde edildiği için buna vesile olan kişiye haramdır. Öyle ki bu fiil, haram yollardan kazanç elde etmeyle ilgili kendisine bir meşruiyet kazandırmasın. Bununla ilgili sünnetten bir delil getirerek yetinebiliriz. Hz Ebubekir Rumlarla Mecusiler arasında cereyan eden savaşla ilgili müşriklerde iddiaya girdiğinde kumar hâlâ haram kılınmamıştı. Rumlar ileriki zamanda galip olduğunda Hz Ebubekir, girdiği iddianın karşılığını müşriklerden aldı. Bu sırada ise kumar yeni yeni haram kılınmıştı. Bu sebeple Allah Resulü (aleyhissalatu vesselam) Hz Ebubekir`e, elde ettiği bu kazancın suht yani haram mal olduğu söyleyerek müminlere dağıtmasını emretti. (Tirmizî) Bu rivayetten de anlaşıldığı üzere haram yollardan elde edilen paraları telef etmek uygun değildir.  

Bu şekilde elde edilen paralar müslümanların ihtiyaçları için kullanılmalıdır. Bu mallar zekâtın verilmesi gereken sekiz sınıfa verilebildiği gibi islami kurum ve kuruluşlar, vakıflar, yetimler ve insanların faydasına olacak yollar, hastaneler, okullar için de kullanılabilir.

1-) Zâdul-Meâd - İbnu Kayyim El-Cevzî 5/690
2-) Fetâvâ Mustafa Zerkâ 586

Kaynak: fetvakurulu.com/Molla Enver KILIÇARSLAN