Son dönemlerde gündemde olan zinanın suç sayılması ve cinsel istismar konuları hakkında değerlendirmelerde bulunan Marmara insani Hak ve Özgürlükler Platformu(MİNHAP) Başkanı Cemal Çınar, İslam literatüründe kullanılan bir kavram olan zinanın tanımının da yine İslami bir bakış açısıyla belirlenmesi gerektiğini, önlemlerinin de İslam'ın belirlediği sınırlar çerçevesinde düzenlenmesi gerektiğini söyledi.

İslam literatürüne göre zinanın, evli ya da bekar ayrımı yapılmaksızın kadın ve erkeğin nikah akdi olmadan birlikte olmaları anlamında olduğunu belirten Çınar, konuşmasına şöyle devam etti:

"Aile yapısı düzgünse toplum da düzgün olur"

"Zina meselesi ile ilgili yapılacak herhangi bir düzenlemede ölçü Kur'an ve sünnet olmalı. Müslüman kuran ve sünnete göre hareket etmelidir.  Zira, bunun dışında uygulanacak bütün kurallar beklenen neticeyi elde etmede yetersiz olacaktır."

Zinanın en çok aileleri etkilediğini belirten Çınar, ailenin toplumun temel taşı olduğunu hatırlatarak, "Aile yapısı düzgünse toplum da düzgün olur. Aile içerisinde tahribatlar oluşursa dolaylı olarak toplumda da tahribat baş gösterir. Hutbelerde hatiplerin ve İslami basında yazan yazarların bu konuya daha duyarlı yaklaşmaları ve gerekli önemi vermeler gerekir." ifadelerini kullandı.

"İslam hukukunun kadına verdiği değer hiçbir kanunun vermez"

Hiçbir kanunun İslam hukukunun kadına verdiği değer kadar değeri vermediğini belirten Çınar, İslam hukukunda herhangi bir meselenin çözüme kavuşması için 2 şahit talep edilirken, kadının iffetinin söz konusu olduğu noktalarda 4 şahidin talep edildiğini söyledi.

Allah Resulünün, hicretten sonra müşriklerle yaptığı Hudeybiye Antlaşmasını hatırlatan Çınar, 'Eğer antlaşma sonrası müşriklerden Müslümanlara katılanlar olursa da iade edilecek. Müslümanlardan müşriklere katılan olursa iade edilmeyecek' şeklindeki maddeyi hatırlatarak, "Amam söz konusu kadın olunca hemen vahiy iniyor ve Allah (celle celaluhu) 'Sizin yaptığınız anlaşmalara iffetiniz dahil değildir' manasında ayet gönderiyor. Allah vahiy ile kadınların teslim edilmesini men etmiştir. Çünkü kadının namusu İslam dini için çok değerlidir." şeklinde konuştu

Allah'ın (celle celaluhu) Kur'an-ı Kerim'de 'zina etmeyin!' yerine 'zinaya yaklaşmayın!' şeklinde emir buyurduğunu belirten Çınar, zinaya yaklaştıran etkenlerin ortadan kaldırılmaması durumunda 'zina yapmayın, zina suçtur' demenin çare olmayacağını söyledi.

"Avrupa kanunlarını Müslüman topluma dayatmak toplumu imha etmekle eşdeğerdir."

Hükümetin, zina meselesinin önüne geçebilmesi için Müslümanların temel kaynağı olan Kur'an ve hadisi kıstas alması gerektiğinin altını çizen Çınar "Avrupa kanunlarını bu Müslüman topluma dayatmak, bu milletin geleceğini kirletmek ve toplumu imha etmekle eşdeğerdir." dedi.

Çınar "Ülkeler fethedebilir, modern silahlar üretebilirsiniz ama bu milletin iffetinin bombalandığı bir zamanda yöneticiler olarak seyirci kalırsanız bu toplumu idare edemezsiniz. Bu başka günahlara benzemez. Zina ve fuhşun yapıldığı bir yere gökteki melekler lanet okur. Bu gayretullaha dokunur.  Bunun faturası toplum için çok ağır olur." şeklinde konuştu.

'Nikah benim sünnetimdir, kim ondan yüz çevirirse benden değildir'

İffetsizliğe giden yolların, Müslümanlar bireyler ve Müslüman idareciler tarafından kapatılması gerektiğinin altını çize Çınar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu konuda Hatipler konuşmalar yapmalı, STK'lar ciddi çalışmalar içerisine girmeli ve yapılan olumlu çalışmalara destek sunmalıdır. Ayrıca, Müslümanlar, Müslüman idareciler tarafından, İslami bir hassasiyetle yönetilmelidir. Ümmet, Allah'ın kitabına dönmekle kendine gelir.'

Nikahın önemine de değinen Çınar "Nikah bir rahmettir. Nikah büyük bir sünnettir. Resulullah, 'Nikah benim sünnetimdir, kim ondan yüz çevirirse benden değildir.' diyor. Nikah, toplum içerisinde ortaya çıkan olumsuz birçok olayın önüne geçer. Bu sebeple evlilik kolaylaştırılmalı, toplumsal olarak bu konuda bir bilinç oluşturulmalıdır." ifadeleri kullandı.

"Düğünlerde aşırıya gidilmemeli, israfa mahal bırakılmamalı"

Yapılan düğünlerde aşırıya gidilmemesi ve israfa mahal bırakılmaması gerektiğini belirten Çınar "Maalesef bugün İslami duyarlılıkla hareket eden aileler bile içinde bulunduğumuz toplumsal kapitalist kültürün dayatmasının dışına çıkamıyor, takı, ev eşyası ve diğer malzemeleri talep etmede, ihtiyaç olmasa bile alınmasını istemektedirler.  Müslümanların içerisinde bulunduğu hali düşünerek hareket eden ve bu duruma çareler arayan bir Müslümanın kendi çocuğunu evlendirirken evliliği zora sokacak bu tür fiillerden uzak duracağı kanaatindeyim." dedi.

"Müslümanlar çocuklarını evlendirirken kolaylaştırma yollarına baksınlar"

Evliliği zorlaştırmanın felaket olduğunu sözlerine ekleyen Çınar, konuşmasını şöyle bitirdi:

"Müslümanlar çocuklarını evlendirirken birbirleriyle yardımlaşsınlar. Günün şartlarına göre düşünerek yüklerini ağırlaştırmasınlar. Özellikle zenginlerin bu konuda daha duyarlı olması gerekir. Zenginler, alma güçleri olsa dahi israf etmesinler ki diğer Müslümanlara örnek olsunlar. Aksi halde onların aldıklarını alamayanlar evlenemez hale geliyor. Bilinçli, şuurlu, dünyaya geliş gayesini bilen ve ümmetin halini göz önünde bulundurup buna çare arayanlar bu konuda kolaylaştırıcı yollar açması gerekir" (Nizamettin Aşkin- İLKHA)