Emrah Tel / İstanbul
 

Türkiye’ye sığınan Müslümanlara yönelik sınır dışı kararlarını protesto etmek amacıyla Kumkapı Yabancılar şubesi önünde bir araya gelen Sivil Toplum Kuruluşları “Kumkapı Guantanamo olmasın” dedi. Yoğun yağmura rağmen gerçekleştirilen basın açıklamasında geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen sınır dışı olayları telin edilirken sınır dışı kararı çıkarılan Çeçen mültecilere yönelik sınır dışı kararlarının durdurulması istendi. Açıklamada konuşma yapan, İmkân-Der Genel Başkanı Murat Özer, “Buradan gidenler ölüme gidiyorlar” dedi. “İşbirlikçi Hükümet İstemiyoruz” , “Sınır dışı kararı kaldırılsın” sloganlarının atıldığı basın açıklamasına Özgür-Der, İHH, Mazlumder İstanbul Şubesi, Mustazaf-Der, İMKAN-DER, Medeniyet Derneği, Anadolu Platformu, Araştırma Kültür Vakfı, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Hikmet Vakfı ve Davet-Der destek verdi.


SINIR DIŞI KARARI DURDURULSUN
Geçtiğimiz hafta sınır dışı edilen biri Kazak Samet Emirhanov, ikisi Azeri İslam Ganiyev ve Fuzuli, Muharremov’un iade edilmesine tepki gösteren Özer, sınır dışı edilenlerden hala hiçbir haber alınamadığını söyledi. Devletin Türkiye’deki mülteci problemini görmesi gerektiğini dile getiren Özer, “Özellikle Kafkasyalı Müslümanlara, Çeçenlere yönelik baskıcı uygulamadan bir an önce vazgeçilmesini istiyoruz. Bir süredir Kafkasyalı Mültecilerinin kaldıkları kampların boşaltılması gündemde. İstanbul’da 3 Yalova’da da 1 mülteci var ve buralarda yaklaşık bin kişi yaşıyor. Onun dışında Türkiye’nin farklı yerlerinde yaşayanlar var. Toplamda 2 bin 500’e yakın muhacir 18 yıldır hiçbir statü olmadan yaşıyorlar. Ve bunlar her sene ikametleri uzatılsın diye yabancılar şubesine geliyorlar ve korkuyla bekliyorlar. Çünkü buraya girince çıkamıyorsunuz. Ayrık bu muhacirlere mülteci statüsü verilsin bir kimlik sahibi olsunlar istiyoruz. Çünkü en ufak bir sağlık ocağına gittiklerinde kimlik veya pasaport isteniyor. Çoğunun kimliği yok. Bazılarının pasaportu yok olanların ise tarihleri geçmiş. Ve onlardan Zalim Rusya’ya gidip pasaport çıkarmaları isteniyor. Bu kabul edilemez. İkincisi ise sınır dışı kararları bir an önce durdurulsun istiyoruz” şeklinde konuştu.


BU UTANCI DAHA FAZLA TAŞIMAYALIM
Daha sonra kısa bir konuşma yapan Özgür Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, basın mensuplarına seslenerek, “İstanbul’un göbeğinde insanların gayri insani muamelelere sistematik bir şekilde maruz kaldığı bu merkeze dönük olarak hepimizin sorumlulukları var. Bu sorumluluklarımızı en güzel şekilde ifa edelim” dedi. Konuşmasının devamında Hükümete seslenen Kaya, “Bizi yabancılar şube müdürüyle lütfen muhatap etmeyin burada siyasi bir sorun vardır. Dolayısıyla siyasiler bu konuya gerektiği gibi önem vermek durumundadırlar. Bu durum insan haklarıyla ilgili bir sorundur. İnsan onuruyla alakalı bir durumdur dolayısıyla doğrudan siyasileri ilgilendirir. Bu yüzdende özellikle Başbakan bu konuda sorumluluğu üstlenmelidir. Bu insanların çağrılarına kulak tıkamamalıdırlar. Biz bu konuda doğrudan hükümetin sorumlu olduğunu düşünüyoruz. Bu gün bunların yaşanması büyük bir ayıp büyük bir utançtır bu utancı lütfen daha fazla taşımayalım. Kardeşlerimizi gerektiği gibi ağırlayalım” ifadelerini kullandı.


MÜSLÜMANLIĞIN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEK ZORUNDAYIZ
İnsan ve Medeniyet Hareketi yönetim kurulu üyesi Osman Demirel “Konu bu kadar hassas olmasaydı bu yağmurun altında sizi biraz daha tutmak istemezdik. Müslüman zulme razı olmaz. Müslüman kardeşini zulme teslim etmez onu düşmanına teslim etmez düsturuna, iman ediyoruz. Kardeşlerimizin yaşadıkları coğrafyada düşüncelerini ifade etme şansları yok. Onlar ailelerini evlerini eşyalarını bırakarak hicret etmişlerdir. Bizleri de ensar kabul etmişlerdir. Medine’de ensarın Resulullah’ı kucakladığı gibi kucaklamayacaksak Müslümanlığımızı nasıl ifade edebiliriz. Kardeşliğimizi nasıl gösterecek, insanların yüzüne nasıl bakacağız. Buradaki bu şahitliğimizi herkesin bilmesini isteriz. Hangi konjüktöre kurban edildiklerini bilmediğimiz bu kardeşlerimizin mazlumiyetlerinin derhal giderilmesini istiyoruz” dedi.


HÜKÜMETE ÇAĞRI
Daha sonra Sivil Toplum Kuruluşları adına basın metnini Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar okudu. Açıklamada yabancılar şubede mültecilere yönelik hak ihlalleri şu şekilde sıralandı;
“1-Çok uzun süreli alıkoyma. ( bir mahkeme kararı olmaksızın yabancı kişilerin aylarca, bazen 6 ayı aşan süre, özgürlükleri kısıtlanmaktadır.
2- İnsani olmayan koşullarda gözaltında tutulma.
3- işkence ve kötü muamele. (polis memurlarının insanlık onuru ile bağdaşmayacak derece ciddi darp ve küfürleri yönündeki iddialar en çok şikayet edilen hususlardandır)
4-sıcak su ve banyo ihtiyaçlarının kısıtlı olması.
5- beslenmenin yetersiz olması (verilen yemeklerin, bayat, soğuk ve yenilemeyecek kadar kötü olması)
6- sosyal faaliyetlerden yoksun bırakılma. (havalandırma ve açık havaya çıkma imkanı olmaması),
7-ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri kantin yada başkaca bir sistemin olmaması.
8- koğuşların çok kalabalık olması. (40 kişilik koğuşlarda adım atmanın neredeyse imkansız olması)
9- yakınları veya arkadaşları ile görüşmelerinin belli bir kuralı olmadan yasaklanması
10- temizlik ve hijyen eksikliği sorunu ile koğuşların ve ortak kullanım alanlarının son derece pis olması
11- Hasta olan kişilerin doktora çok geç çıkarılması veya hiç çıkarılmaması (hastane muayenelerinde sorun çıkarılması, çok geç izin verilmesi veya tedavinin hiç yapılmaması)
12- koğuşların pis olmasından kaynaklı uyuz benzeri bulaşıcı hastalıkların hastalıkların yaşanması
13-ölümcül ve bulaşıcı hastalıkları olanlar ile hastalığa yakalanma riski olanların aynı koğuşlarda tutulması
14- yaşı küçük çocuk ve bebeklerin sağlıksız ortamda uzun süre tutulmaları
15- sığınma başvurusu yapmak isteyen kişilere zorluk çıkarılması
16-birleşmiş Milletlerde sığınmacı olarak işlemleri devam ettiği halde sınır dışı edilmeye çalışılması
17-denetim eksikliği
18-özellikle Müslüman kadınların inançlarına uygun koşullarda barınma sağlanmaması
Açıklamanın devamında beklenti ve talepler de şu şekilde sıralandı;
- Hükümetin; hukuka, imza koyduğu sözleşmelere, insan haklarına ve kendilerini yetkilendiren Türkiye halkının İslami ve İnsani duyarlılığına, vicdanına ve misafirperverliğine saygı göstermesini,
- Yabancı ve sığınmacıların tutulduğu Geri Gönderme Merkezleri veya yabancılar misafirhanesi olarak adlandırılan tutulma yerlerinin koşullarının iyileştirilmesini, tutulan kişilere insanca muamele edilmesini,
- Sığınma ve iltica talebinde bulunan veya işlemleri devam eden kişilerin zulüm görecekleri ülkeye zorla gönderilmemesini,
- Geri Gönderme Merkezi olarak adlandırılan Kumkapı başta olmak üzere yabancı kişilerin tutulduğu merkez ve misafirhanelerin sivil toplum denetimine açık olmasını bekliyor,
- İslami inancımıza, adalet ve vicdan duygularına açıkça aykırılık içeren, Evrensel insan hakları ilkelerine, AİHM kararlarına ters olan bu uygulama ve haksızlıklara bir an önce son verilmesini,
- Burada ve diğer illerde bulunan yabancıların insan hakları ve onuruna uygun muamele edilerek bütün insancıl ihtiyaçlarının ve haklarının sağlanmasını kamuoyu önünde tekraren talep ediyoruz.
- Bu konularda ayrımcı uygulaması ve ihmali olan yetkili kişi ve kurumlar hakkında suç duyurusunda bulunuyor İdari ve Adli yetkilileri kamu otoritesi sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyoruz.

Doğruhaber