ENES DURMAZ – DOĞRUHABER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde zina konusunda açıklamalarda bulunmuş ve bu konuda düzenlemelerin yapılacağı sinyalini vermişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söylemişti; “Zina konusunda yeniden ele alınmasının çok isabetli olacağının düşüncesindeyim. Bu toplumun manevi değerler noktasında farklı bir konumu var. Biz Avrupa Birliği sürecinde, bu bir özeleştiridir; bu konuda bir yanlışımız oldu. Zina ile ilgili düzenlemeyi de yapmak suretiyle tacizler vs. belki de aynı kapsam içinde değerlendirmemiz lazım.” Gazetemize değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, zinaya karşı uyarılarda bulunarak, evliliğin kolaylaştırılması gerektiğinin altını çizdiler.
GÜNAH BİREYSELDİR AMA TEHLİKE HERKESİ KAPSAR
Zinanın cezasız bırakılmaması gerektiğini ifade deden Saadet-i Dareyn Programcısı Yazar Abdulhakim Sonkaya, “Zina insanlık tarihi boyunca günah ve suç olarak görülmüştür. Bunun değişmesi de mümkün değildir. Allah (cc) “zinaya yaklaşmayın” buyuruyor. Çünkü “yaklaşmayın” tehlikeyi haber veren bir uyarıdır. Yani burada “yasaktan” ziyade tehlike haber verilmektedir. Bir şeye “yaklaşmayın” denildiğinde yasak algısından çok tehlike algısı oluşur. Gerçekten de zinanın çok büyük bir tehlikesi vardır. Nesli, nüfusu, toplumu tehdit eden, insanı tükenmişlik sendromuna mahkûm eden büyük bir tehlikedir. Zinada “istihlak” adı verilen tükenmişlik boyutu çok açık bir şekilde tezahür ediyor. Bu nedenle toplumu zinaya karşı korumak gerekir. Günah bireyseldir ama tehlike herkesi kapsar. Zina günahtır ama aynı zamanda bir tehlikedir. Bu nedenle zinaya bir müeyyidenin olması gerekiyor. Çünkü tehlikeli olması zinayı sadece bir günah yapmıyor aynı zamanda ona suç vasfı da kazandırıyor. “tehlikeli ve yasak” ibaresi insanlarda sırf bir yasak duygusu oluşturmuyor aynı zamanda maslahatı ifade ediyor. Bunun gibi zina tehlike ortaya çıkaran bir eylemdir. Binaenaleyh böyle bir suçun cezasız bırakılması hukuk felsefesi ve mantığı açısından kabul edilir bir şey değildir.” şeklinde konuştu.
ZİNAYA GİDEN YOLLARI KAPATMAK GEREKİR
“Zina nüfusu azaltır, nesil kalitesini bozar.” ifadelerini kullanan Sonkaya, “Bireyin saygınlığını ve huzurunu bozar. Üreticiliği olumsuz etkiler. Zinaya karşı günah algısı var ama tehlike algısı zayıftır. Bu amaçla Resmi düzeyde toplumsal düzeyde bu tehlike algısının hissedilir hale gelmesi için medyada eğitimde ve diğer alanlarda yoğun çalışmaların yapılması gerekir. Zina, bir suçtur. Bir suç olan zinaya müeyyidenin olması da gayet doğaldır ve gereklidir. Ancak bununla birlikte zinaya karşı başka tedbirlerin de alınması gerekir. Zinaya giden yolları kapatmak gerekir. Cezai müeyyide bir tedbirdir. Ancak bunun yanında başka tedbirler de almak gerekir.” dedi.
EVLİLİĞİ ‘KOLAYLAŞTIRIN ZORLAŞTIRMAYIN`
Evliliğin kolaylaştırılması gerektiğinin altını çizen Sonkaya son olarak şunları söyledi; “Bunun en etkili yollarından birisi de evliliğin kolaylaştırılmasıdır. Kuran, ‘Allah size kolaylığı ister` buyurur. Peygamber (sav) ‘kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin` buyurur. Bu nedenle evliliğin kolaylaştırılması gerekir. Kolaylık herkese yarar. Herkese yansır. Zorluktan da kolaylıktan da herkes payını alır. Aksi takdirde toplumda nefret oluşur. Nasihatler kâr etmemeye başlar. Bu konuda en büyük sorumluluk öncelikle devlete düşüyor. Toplumun ve bireylerin de ayrıca buna destek olmaları gerekiyor. Bu konuda ailelere de büyük görevler düşüyor. Aileler yeni bir yuva kurmak isteyen çocuklarına huzurlu ve mutlu bir gelecek sağlamak istiyorlarsa bu konuda kolaylık sağlamalıdır. Özellikle kız tarafı erkek tarafını ağır bir yükün altına koyacak isteklerden kaçınmalı ve bu işin kolaylaştırıcısı olmalıdır. Birçok gencimiz evliliğin ağır külfetinden dolayı evlilik konusunu ertelemek zorunda kalabiliyor. Bu konuda sağlanacak kolaylıklarla gençlerimizin evliliği ertelemeleri engellenmeli ve huzurlu bir ailenin temelleri için herkes üzerinde düşeni yapmalıdır.”
"BATI EVLİLİK DIŞI HAYATI ÖZENMEKTEDİR"
Bitlis Eren Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsa Yüceer, Cumhurbaşkanının zina konusundaki öz eleştirisini değerlendirerek, batıyı memnun etmek adına haram yollara girilmemesi gerektiğini belirterek, haram ve helallerin kesin olarak belli olduğunu vurguladı. Batının, aile hayatını tahrip ederek yok etmenin gayreti içerisinde olduğuna vurgu yapan Yüceer, İslami olan ve Allah'ın hoş gördüğü evliliklerin, nikah ahdi üzerine kurulan evliliklerin olduğunu ifade etti. Yüceer, "Batı bunu tahrip etmeye çalışmaktadır. Son zamanlarda özellikle filmler yoluyla sunulanlar, nikahsız hayattır, evlilik dışı hayattır. Biz asla buna özenemeyiz. Gençlerimiz buna özenmemelidir. Allah'ın razı olduğu hayat, nikah ile evliliktir. Meşru yol ve yöntemdir. Hz. Adem'den Peygamberimize, bin 400 yıldır birikim ile bize gelmektedir. Biz bunu izleyeceğiz. Asla batıya özenemeyiz. Asla nefsimize ve arzularımızın peşine düşemeyiz. Batı'yı memnun etmek için dünyanın cazibesine kapılamayız. Hedefimiz, Allah'ın razı olduğu yolda gitmektir. Bu da aile hayatımızı düzenlemek, tanzim etmekle, kendimize istikamet vermekle olacaktır. Biz hidayet üzere kalacağız. Hz. Peygambere layık bir ümmet olacağız. Başta Rabbimizi tanıyacağız ve ona layık bir kul olacağız. Bizim aile yuvasını kurmamız, Allah'ın razı olduğu bir yoldur. Bütün peygamberlerin sünneti ve siretidir. Biz helal yolu ve meşru yol olan evlilik yolunu izleyeceğiz. Bunun dışındaki yollar yasaklanmıştır. Öyleyse biz buna uymak zorunda ve mecburiyetindeyiz. Bunun dışındaki yollar hüsrandır. Batı bizden aile hayatını tahrip etmemizi istemektedir. Bizi çökertmek istemektedir. Aile hayatında, iş hayatında çökertmek istemektedir. Moda şeklinde gelmektedir. Gençlere nikâhsızlığı cazip hale getirmektedir. Bunu hoş göstermektedir. Öyleyse sen batıyı razı etmek zorunda değilsin. Sen rabbini razı edeceksin. Onun yolunda gideceksin." diye konuştu.
EVLİLİĞİ ERTELEMEYİN!
TESSEP Genel Koordinatörü Aynur Sülün ise “Toplumumuza Batının yapay ve hiçbir ahlaki, insani dayanağı olmayan kültürü dayatılıyor. Bu anlamda medya batının kültürünü zihinlere dayatmada ciddi anlamda rol oynuyor. Evliliği değersiz hale getirici, evlilik dışı ilişkilere özendirici yayın ve çalışmalar yapıyor. Bu yönlendirmelerin etkisinde kalınmış olacak ki toplumumuzda gençlerin büyük bir kısmı evliliği ileriki yaşlara bırakma inancı taşıyor. Öncelikle gençlerimize bu yönde tavsiyelerimiz evliliği ertelememeleridir. Çünkü şeytanin en fazla insanla uğraştığı dönem gençlik dönemidir. Her bir tarafta ahlaksızlığa yönlendiren çalışmaların, teşviklerin olduğu bu dönemde evlilik gençler için ahlaki anlamda sığınılacak bir kaledir. Gençler bu kale içine sığınmakla içgüdülerinin ve dışardan yönlendirmelerin etkisinden sıyrılmış olabileceklerdir. Üstelik ancak aile olmak kişiyi bireysellikten, bencillikten kurtarıp fedakârlık, merhamet, şefkat duygularını geliştirir. Çünkü kişi hayatına giren hayat arkadaşını ve çocuklarını düşünmek zorunda kalır. Böylece bireyden topluma doğru yol alinmiş olur. Kişi ahlaki olgunluğa erişir. Birçok sapmaya karşı da tedbir almış olur.” şeklinde konuştu.
EBEVEYNLER GENÇLERİN EVLENMESİNİ KOLAYLAŞTIRMALI
Ailelere düşen sorumluluklar hakkında da konuşan Sülün, “Aileler kendi evlatlarını bozulmalara karşı ancak evlilik kalesini kurmalarına yardımcı olarak koruma altına almış olurlar. Aksi halde evlilik dişi ilişkilerin normalleştirilmeye çalışıldığı bu dönemde evlatlarını bu gibi tehlikelerden muhafaza etmeleri mümkün olmayabilir. Onun için çocuklarını evlendirme konusunda birçok şartlar öne sürmemeliler. Kimi aileler askerlik bitsin, iş bulsun veya üniversite bitsin sonra evlendiririz diyor. Fakat bir duyuyor ki evladı başkalarıyla flört ediyor. Ebeveynler gençlerin evlenmesini kolaylaştırmalı, onlara devamlı evelemeyi tavsiye etmelidirler. Ancak bu şekilde harama bulaşmalarının önüne geçmiş olacaklardır.” ifadelerini kullandı.
KUR`AN VE SÜNNET; İSRAFA, GÖSTERİŞE KAÇAN HER TÜRLÜ GİRİŞİME KARŞIDIR
Sülün son olarak şunları söyledi; “Kız çocuğu olan ebeveynler kızlarını verirken erkek tarafına yüklenmemeli, evliliği zorlaştırmamalıdır. Alışverişlerde itidalli olunmalı, sonradan kullanılamayacak eşyaları sırf gösteriş olsun diye aldırmamalıdır. Yüce Rabbimiz israfı haram kişmiştir. Düğün alışverişlerinde, çeyizde, takılarda, nişan, kına ve düğün organizasyonlarında her dönem yeni bir anlayış geliştiriyor. Topluma adet diyerek dayatılıyor. Tüm bunlara karşı bizim ölçümüz Kuran ve sünnet olmalıdır. Kuran ve sünnet israfa, gösterişe kaçan her türlü girişim karşıdır. Oğlunu evlendirmek isteyen ailelerin belini kiran gereksiz masraflardan kaçınmalı. "İnsanlar ne der" anlayışından ziyade "Allah ne der' anlayışına sahip olmalıyız.”