Mardin Dostluk Eğitim Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Dost-Der) Başkanı ve Alimler ve Medreseler Birliği (İttihadul Ulema) üyesi Fesih Memiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Avrupa Birliği'nin talepleri doğrultusunda kaldırılan zina yasağıyla ilgili yanlış adım atıldığı yönündeki özeleştirisini değerlendirdi.

Avrupa'dan alınan yasaların Müslüman millete uymadığını, bu yüzden artık değiştirilmesi gerektiğini anlatan Memiş, neslin korunması için zinanın yasaklanması gerektiğini ifade etti.

Zina ve çocuk istismarı ile ilgili sadece ceza kanunun çıkartılmasının tek başına yeterli olmayacağına  vurgu yapan Memiş, topyekûn bir ıslah seferberliğin başlatılması gerektiğini anımsattı.

"Allah, dünya hayatının saadeti için bazı kaide ve kurallar koymuştur"

Allah'u Teâlâ'nın dünyadaki tüm insanlara cüzi irade verdiğini söyleyen Memiş, "Bununla Allah-u Teâlâ ahiret hayatını saadetini elde etmemiz için bazı kaide ve kurallar koymuştur. Bu koyduğu kurallar dünya hayatı içinde hem ferdi açıdan hem toplumsal açıdan uyulması gereken kurallardır. Uyulmadığı takdirde düzensizliğin, anarşinin ahlaki çöküntünün olacağını göz ardı etmememiz gerekir. Çünkü Allah-u Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de 'Yaradan bilmez mi?' diye buyuruyor. Elbette ki yaradan bilir, bildiği içindir ki; bizi yaratıp dünyaya gönderdiği zaman toplumun ferdin uyması gereken kaide ve kuralları da peygamber vasıtasıyla bizlere bildirmiştir. Dinin zaruretten saydığı; dinin koruması, neslin korunması, canın korunması, malın korunması, aklın korunması bunlar zarurettendir." dedi.

"Toplumun huzur, güven ve selameti için zinaya giden bütün yollar yasaklanmıştır"

Neslin korunması için zinanın yasaklanması gerektiğine işaret eden Memiş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Zina yasaklanır ve suç olarak kabul edilirse, neslin korunması içinde ele alınması gereken tedbirlerden bir tanesi olur.  Allah-u Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de bazı ayetlerde direk, bazı ayetlerde dolaylı olarak zina ve fuhşiyatın haram ve çirkin bir şey olduğunu bize bildirmiştir. Yüce Rabbimiz İsra Suresi'nde 'zinaya yaklaşmayınız' yani 'zinaya götürecek bütün yollardan kaçınınız' diyor. Nur Suresi'nde ise 'mümin erkeklere söyle, gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar. Kadınlar içinde 'mümin kadınlara söyle gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar.' diye buyuruyor. Zinaya götüren bütün yolların bakmayla bakışmayla başlar. Onun içindir ki Allah'u Teâlâ zinaya götüren yolları da bize yasaklamış ki; toplumda huzur, güven, selamet oluşsun diye."

"Biçilen batı elbisesi Müslümanlara uymadı"

Osmanlı döneminde zinanın haram olduğunu hatırlatan Memiş, "Fakat zinaya götürücü yollar özgürlük adı altında Tanzimat dönemiyle başlayan Avrupa hayranlığıyla yavaş yavaş artık kadınların açılması, saz caz ve içki içmeleri eşliğinde belli mekânlarda bir araya gelmeleri ve ondan sonra Cumhuriyet döneminde artık alanen yapılmaya başlandı. Özellikle Avrupa'nın içinde bulunduğu o ahlaki çöküntü durumunu adeta Türkiye'deki halka dayatmaya çalıştılar. Bu biçilen elbise Türkiye'de yaşayan Müslümanların hiçbirine uymadı ve uymuyor. Artık akabinde geldiğimiz günlerde görülüyoruz ki; çocuk istismarı ve zina; TV ekranlarından gazete manşetlerinde bas bas bağırılıyor." diye konuştu.

"En ağır ceza uygulamalı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çocuk istismarı ve zinayla ilgili dile getirdiği konuların görüşülecek olmasının olumlu olduğunu belirten Memiş, "Konuya ilişkin bazı cezalar dile getiriliyor. Bu hadım mı yoksa idam mı olur onu göreceğiz. Fakat benim düşüncem cezanın caydırıcılığı da göz önünde bulundurularak, toplumun ıslahı için bu ifsattan kurtuluşu için en ağır ceza ne ise onun verilmesi lazım.  Hatta Allah-u Teala'nın Kur'an-ı Kerim'de belirttiği ve Resulullahın (sav) uygulamaları ve cezaları da göz önünde bulundurularak en ağır cezayı verilmesi gerektiğine inanıyorum." diye konuştu.

"Ahlaki çöküntüden kurtulmak istiyorsak manevi açıdan güçlenmemiz lazım"

"Avrupa'dan alınan bütün kanunlar ve yasalar biçim, şekil, usul ve üslup olarak bu millete uymuyor." diyen Memiş, "Biz bunlarla amel ettiğimiz içindir ki; bu 80-90 yıl içerisinde toplumumuz ifsat oldu ahlaki yönden çöküntüye uğradı. Önümüzdeki yıllarda ve önümüzdeki asırda eğer bu çirkeflikler bu ahlaksızlıklar ve çirkeflik ve ahlaksızlıklardan dolayı baş gösteren hastalıklar ki onunla mücadele etmek için büyük paralar sarf ediliyor. Bunlardan bir tanesi AIDS hastalığı ama bir türlü önüne geçilemiyor. Bütün bu hastalıklarla, ahlaksızlıklarla mücadele etmek için bütün toplumların, bütün milletlerin hatta gayri Müslim olan devletlerin, ülkelerin bile belki yapabilecekleri bir şey kalmaz. Belki kendileri Müslüman olmaz ama İslam dininin öngördüğü kuralları kendi toplumlarında uygulama yoluna önümüzdeki asırlarda gidebilirler diye düşünüyorum. Çünkü bizi de onları da yaratan Allah bizimle ilgilide onlarla ilgilide dünyadaki toplumsal ictimai hayatla ilgili hangi şeyin güzel olduğu, hangi şeyin çirkin olduğu hangi şeyin zararlı hangi şeyin yararlı olduğunu bizi yaratan Allah biliyor. Bununla ilgili de kurallarını kaidelerini kitaplarında ve Peygamberleri vasıtasıyla bizlere göndermiştir. Eğer biz bu çöküntüden kurtulmak istiyorsak manevi açıdan güçlenmemiz lazım. Mukaddesatımıza sahip çıkmamız lazım. Kur'an-ı Kerim'in hüküm olarak belirlediği emir ve yasakları hayatımızda tatbik etmemiz lazım." dedi.

"Islah seferberliği başlatılmalıdır"

Memiş, son olarak şunları söyledi: "Zina ve çocuk istismarı ile ilgili sadece ceza kanunu çıkartmak veya uygulamak yetmiyor. Toplum, son bir asırda büyük bir ifsada uğradı. Bu yüzden toplumun ıslahı için gerek okullarda gerek camilerde gerek mahallelerde insanın olduğu her yerde bu yozlaşma anlatılmalıdır. Devletin bütün kurumları ile birimlerinde yozlaşmanın önüne geçilmelidir. Islahat yönünde ne yapılması gerekiyorsa bir an önce yapılmalıdır." (M. Salih Keskin, Mehmet Aslan - İLKHA)