Ziyarette gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arınç, “Mecliste tansiyon bir hayli yüksek, 4 4 4`ten dolayı. Tansiyon nasıl düşecek? Uzlaşı olacak mı?” sorusu üzerine, “Meclis`e giren zaten yüksek tansiyon hastası olur. Ben oldum mesela. Meclisin yapısından mıdır, neyindendir bilmiyorum” diye konuştu.

Sadece son günlerdeki tartışmalarla ilgili değil, Meclis`te çok yoğun işler olduğunu, milletvekillerinin hem seçmenleriyle hem kanun tasarılarıyla büyük bir stres altında çalıştıklarını ifade eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Meclis`te tansiyon vardır ama tartışma ve gerginlik hoşlanılmayan, arzu edilmeyen bir gelişme. Buna kimin sebep olduğunu tartışmaları izlerseniz siz görebilirsiniz. Belli bir partiyi suçlamam herhalde yakışık almaz. Ama benim tavsiyem gerginliği artıran, insanların kişilik haklarına saygısızca saldırmadan vazgeçilmesidir. Konuşmalara dikkat edilmesidir.”

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kur`an-ı Kerim` in mealinin seçmeli ders olarak okutulmasıyla ilgili olarak "Tüm bu dersler seçmeli ders olarak baskı altında kalmadan yürütülecek.. Bunun yanısıra orjinal seçmeli derslerde göreceksiniz" dedi.

KURAN DERSİ AÇIKLAMASI

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kur`an-ı Kerim ve Hz. Peygamber`in hayatının seçmeli ders olarak okutulmasıyla ilgili, “Milletimiz bundan büyük bir memnuniyet duydu. Bunun dışındaki seçmeli dersler de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tespit edilecektir, Talim Terbiye Kurullarının ve diğerlerinin iştiraki ile. Bütün bu dersler seçmeli olacaktır, isteğe bağlı olacaktır. Kimse mecbur edilmeden, baskı altında kalmadan bu dersler isteyenlere verilecektir” dedi.

BİR AÇIKLAMA DA ŞAHİN`DEN

Gazetecilerin yeni eğitim sisteminde Kuran’ı Kerim’in seçmeli ders verilmesiyle ilgili sorusu üzerine Bakan Şahin, şunları söyledi:

"İnsanoğlu maddi ve manevi olarak bir bütündür. Hayatını mutlu ve huzurlu geçirmek için ihtiyacı olan şeyleri karşılamak sosyal devlet olarak bizim görevimiz. Neye ihtiyacı varsa, biz burada süreç içerisinde seçmeli ders olarak önüne koyduğumuz model seçme özgürlüğüdür. Biz bir insana gel ben sana bu dersi vereceğim demiyoruz. Eğer aile çocuğu ile alakalı böyle bir eğitim ihtiyacı görüyorsa, ben çocuğumun milli ve manevi değerlere bağlı olarak yetişmesini önemsiyorum, bunu kulaktan dolma yanlış bir şekilde alacağına doğrusu neyse müfredatıyla bu işin ilmini yapmış insanlar ile gelip eğitilmesini doğru buluyorum. Bunun için bana yardımcı olun denen bir talep var. Bu talebi görüp kendimizi gerekli şekilde organize etmemiz gerekiyordu. Dün parlamentoda yapılan budur, ailelerin takdirine bağlıdır, seçmek özgürlüktür. Ben kendi erkek evladımı nasıl yetişmesini istersiniz diye sorduğunuz zaman hem bilgiyi, hem teknolojiyi iyi kullanan, dünyayı tanıyan ama aynı zamanda milli ve manevi değerlerini bilen özümsemiş evlatlar olarak yetiştirmek benim için önemli bir anne ve baba olarak. Hangi anne ve baba evladını hangi değerde yetiştirmek istiyorsa onlara istediği modelleri sunmamız tek tipçi, tepeden bastırmacı bir model değil. Alternatifler üreten, seçenekler sunan modeller oluşturmamız gerekiyor. O yüzden çok doğru buluyorum."