İstanbul'un Güngören ilçesinde bulunan Köy İçi Kültür Merkezi'nde Eğitimci-Yazar Sıtkı Aslanhan tarafından konferans verildi.

Aile eğitimi üzerine birçok ilde konferans veren Aslanhan, burada yaptığı konuşmada, aile içerisinde düzen olması gerektiğini söyleyerek, ev içerisinde uyulması gereken kurallara dikkat çekti.

Aslanhan, "Bizim geçen sene elektrik faturamız aylık 80 TL geliyordu. Son gelen faturaya baktım 110 lira. Hemen çocukları çağırarak faturayı gösterip sebebini sordum. Onlar da 'Baba elektriğe zam gelmiştir.' cevabını verdiler. Ben, 'Hayır, aradım öyle bir şey olmamış. 30 lira bütçemizi sarsmaz ama bu enerji bizim sermayemiz, ümmetin malı. Boş yere tüketim yapıyorsunuz, yaptığınız israftır. İsraf da haramdır.' dedim. Özür dilediler, ben 'Hayır, ben sizi çok uyardım. Hiç kusura bakmayın harçlığınızdan keseceğim.' dedim. Sonraki ay baktım fatura 60 TL gelmiş. Bazen düşünüyorum. 12 yaşında çalışmaya giden babam, 15-16 yaşında evlenip 17 yaşında dünyaya gelmeme sebep olan anam yoksa hiç ergen olmadılar mı? Şimdilerde küçük çocuklarımıza, koca kızlarımıza, delikanlılara sorumluluk veremiyoruz." dedi.

"Çocuklarınıza görev verin, yük verin"

Çocuklara görev verilmesi gerektiğine dikkat çeken Aslanhan, şunları söyledi: "19 yaşında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanan bir delikanlı, ailesiyle beraber kayıt yapmak için gelmişti. Üniversite bahçesinde çay içerken kendisine sıra geldi. 'Oğlum, babanlarla çay içiyoruz. Sen git kaydını yap, biz buradayız.' dedim. Çocuk kekeleyerek, 'Babam olmadan ben yapamam.' deyince baba kalkıp gitti. Orta yaşlı olanlara sorsak şimdi hepsi 10-15 yaşları arasında her yaz çalıştıklarını söylerler. Hatta okula giderken bile çalıştıklarını söylerler. Şimdi biz çocuklarımızı markete, fırına gönderemiyoruz. Gitmek istemiyorlar. Çocuklarınıza görev verin, yük verin. Gerekirse ezilsinler. İmam Gazali 'Çocuklarınızı açlıkla terbiye edin.' diyor. Ne açlığı? Çocuk okuldan gelince 'Anne ne yemek var?' diye soruyor. Anne, '5 dakika sonra hazır olacak.' deyince çocuk, 'Öleceğim, dayanamıyorum.' diye cevap veriyor. 5 dakika yemeği bekleyemeyen çocuktan başarı mı bekliyorsun."

Merhamet duygularının kaybedildiğine değinen Aslanhan, "Suriyeli yetim çocuklar açlıktan ölüyor, fotoğrafları yayınlanıyor ama kimsenin umurunda değil. Ayağında çorap yok diye soğuktan donuyorlar, bizim çocuklar fotoğraflara kıs kıs gülüyorlar. 2 sene önce Bağcılar'da sabah seminere gidecektik. 17-18 yaşlarında 2 delikanlı kız yüzünden birbirini bıçaklamış. Biri olay yerinde ölüyor, diğeri hastaneye kaldırılıyor. Ortalık kan gölü. Arkadaşları kana parmaklarını batırıp birbirlerine sürüyorlar. Kendi arkadaşlarının kanını! Bunlar bizim çocuklarımız. Niye böyle canileştiler? Neden merhamet duygularını kaybettiler? Bunları kendimize sormak zorundayız." ifadelerini kullandı.

"Kızlarınızın depresyona girmesini istemiyorsanız bulaşık yıkatın"

Çocukların cinsiyetlerine göre yetiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Aslanhan, "Davranışlarından ve hareketlerinden giyim kuşamına kadar. İki kızım var. Biz onlardan çeyiz beklemiyoruz ama haftada en az 2-3 akşam anneleri yemeği onlara yaptırır. Bulaşıkları lavaboda elle yıkarlar. Hafta sonu tuvalet ve banyoyu yıkamak onların görevidir. El işi yaptırırız, kibar ve nazik olsun diye. Bir kızım fen lisesinde okuyor, diğeri de çok başarılı. TEOG hazırlığı döneminde annesi kızıma bulaşık yıkatıyordu. 'Anne derslerim var.' deyince 'Bulaşık depresyona iyi gelir.' diye cevap veriyordu. Kızlarınızın depresyona girmesini istemiyorsanız bulaşık yıkatın. Yoksa odasına gidip kulaklığı takarak sosyal medyada dolaşırsa kimin ne satın aldığına bakarak depresyona girer, sonra da sizin canınıza okur." şeklinde konuştu. (Nizamettin Aşkin - İLKHA)