Ayetler
Gündüzü ise, geçim vakti kıldık.
(Nebe/11).
Orada sizin için ve (beslediğinizi sandığınız, fakat aslında) sizin beslemediğiniz kimseler için geçimlikler meydana getirdik.
(Hicr/20)
(Hac mevsiminde) rabbinizin lütuf ve keremini aramanızda (alışveriş yapmanızda) sizin için bir günah yoktur.
(Bakara/198).Bir kısmı Allah'ın fazlından rızık aramak için (ticaret maksadıyla) yeryüzünde yol tepecekler.
(Müzzemmil/20)
Sonra namaz kılınınca yeryüzüne dağılın da, Allah'ın fazlından rızık arayın.
(Cum'a/10)
Hadîsler
Günahlardan bir kısım vardır ki, onlara ancak kazanç yolunda çekilen üzüntü ve yorgunluklar kefaret olur.
Dürüst tüccar kıyâmet gününde sıddîk ve şehidlerle beraber haşrolunur.
Kim nefsini dilencilikten korumak, çoluk çocuğunun nafakasını temin etmek ve fakir komşularına yardım etmek için helâlinden kazanırsa, o kimse kıyamet gününde Allah'ın huzuruna yüzü ayın ondördü gibi parıl parıl parladığı halde varır.
Hz. Peygamber (s.a) günün birinde ashabıyla beraber oturuyordu. Ashâb-ı kirâm güçlü, kuvvetli ve sabahın erken saatlerinde çalışmaya giden bir genç görürler ve şöyle derler: 'Bu gence yazık! Keşke gençliğini ve kuvvetini Allah yolunda sarfetseydi'. Bunun üzerine Hz.
Peygamber (s.a) şöyle buyurur:
Böyle söylemeyin! Eğer bu genç nefsine yardım etmek, nefsini dilencilikten korumak ve insanlara muhtaç olmamak için çalışıyorsa, onun bu çalışması Allah yolundadır. Eğer düşkün ebeveyninin nafakası veya zayıf olan çoluk-çocuğunun nafakası için çalışıp onları kimseye muhtaç etmemek ve dilenmekten korumak gayesini güdüyorsa bu da Allah yolundadır. Eğer böbürlenmek ve servetinin çokluğuyla arkadaşlarına karşı gururlanmak için çalışıyorsa, onun çalışması şeytan yolundadır.
Allah Teâlâ (c.c), insanlara muhtaç olmaktan kurtulmak için herhangi bir iş edinen kulunu muhakkak sever. Mal kazanmaya âlet etmek için ilim öğrenen kuluna da muhakkak buğzeder.
Muhakkak ki, Allah Teâlâ, sanatkâr bir mü'mini sever.
Kişinin yediği en helâl nafaka, kazancından (el emeğinden) ve dürüst alışverişten yediği nafakadır.
Kulun yediği en helâl rızık -(Allah rızası için) nasihatta bu-lunduğu takdirde- sanatkârın kazandığıdır.
Ticaret yapınız! Çünkü rızkın onda dokuzu ticarettedir.
Anlatıldığına göre, Hz. İsa (a.s) bir kişiyi görür ve ona şöyle sorar.
-Ne yapıyorsun?
-Allah'a ibadet ediyorum.
-Senin geçimini temin eden kim?
-Kardeşim.
-O halde senin kardeşin senden daha fazla Allah'a ibadet ediyor.
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Ben sizi cennete yaklaştırıp ateşten uzaklaştırıcı olan her ne biliyorsam muhakkak onu yapmanızı size emrettim. Yine sizi cennetten uzaklaştırıp cehenneme yaklaştırıcı bildiğim herşeyden sizi nehyettim. Rûhu'l-Emîn (Cebrâil) benim kalbime vahyetti ki, herhangi bir nefis dünyadaki rızkını sonuna kadar almadıkça ölmez. Her ne kadar o rızık, bazen gecikse bile... Bu bakımdan Allah'tan korkunuz! Rızık ararken güzel ve helâl yollardan arayınız.
Görüldüğü gibi, Hz. Peygamber (s.a) burada güzel ve helâl yollardan rızık aramayı emir buyurmaktadır. 'Rızık aramayı bırakınız' demiyor. Sonra hadîsin sonunda şöyle buyurmuştur:
Sakın rızkın herhangi bir kısmının gecikmesi sizi Allah'a isyan ederek rızık aramaya sevketmesin. Zira günah ile Allah'ın nezdinde bulunan rızka asla erişilmez.
Pazarlar Allah Teâlâ'nın kurulmuş sofralarıdır. Kim o sofralara gelirse mutlaka nasibini alır.
Herhangi birinizin eline bir ip alıp sırtında odun taşıması, Allah'ın fazlından rızık verdiği bir kişiye gelip dilenmesinden daha hayırlıdır. İster o servet sahibi kendisine versin, isterse vermeyip reddetsin.
Kim nefsi için dilencilikten bir kapı açarsa Allah Teâlâ onun üzerine fakirlikten yetmiş kapıyı açar.