Diyarbakır Barosu Cezaevi İzleme Komisyonu, hak ihlallerini tespit etmek amacıyla Türkiye genelindeki farklı illerden 20 cezaevinde yaptığı incelemeyle ilgili hazırladığı raporu açıkladı. Raporda, OHAL'in ilanından sonra cezaevlerinde mahpusların yaşadığı hak ihlalleri raporlaştırıldı.
Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Komisyonu Koordinatörü Neşet Girasun, baronun 20 cezaevinde 98 tutukluyla yaptığı görüşmelerle hazırladıkları raporu, yaptığı basın açıklamasıyla kamuoyu ile paylaştı.
İnsan Hakları Komisyonu Koordinatörü Girasun, Baro olarak 18 ayrı Hak İhlalleri Raporu'nu (HİR) Ceza infaz kurumlarında (CİK) yaşanan hak ihlalleri, Sağlık Hakkına Erişimin Engellenmesine ilişkin ihlaller, Savunma Hakkının Engellenmesine ilişkin ihlaller, Cezaevlerinin Fiziki Şartlarından ve Cezaevi İdaresinden Kaynaklanan İhlaller, Dilekçe, İletişim ve Haberleşme Hakkına İlişkin İhlaller, Kötü Muamele, İşkence ve Diğer Konulara İlişkin İhlaller, Mahpus Yakınlarının Yaşadığı İhlaller ve Çocuk Mahpuslara ve Cezaevinde Ebeveynleriyle Kalan Çocuklara İlişkin İhlaller gibi başlıklar altında belirttiklerini söyledi.
Ceza infaz kurumlarında yaşanan hak ihlallerine ilişkin tespitler
Girasun, ceza infaz kurumlarında yaşanan hak ihlallerine ilişkin tespit ve önerilerinde, dezavantajlı grupların başında gelen çocuk yaştaki mahpuslar, cezaevlerinde hak ihlallerine çokça maruz kaldığını belirterek, çocuk cezaevlerinin kapatılmasının tartışıldığı günümüzde, birçok cezaevinde çocuk mahpusların şiddetin birçok türüne maruz kaldığını gözlemlediklerini söyledi.
Girasun, açıklamasında daha sonra, sağlık hakkına erişimin engellenmesi (kelepçeli muayene, revirde yeterli sayıda hekim bulundurulmaması, hastane sevklerinin ve revir muayenelerinin gecikmeli yapılması) ziyaret edilen cezaevlerinin neredeyse tamamında temel bir problem olarak ifade edildiğini belirtti.
Elazığ Kampüs CİK'te birçok ağır hak ihlalinin gerçekleştiğini açıklayan Girasun, şöyle devam etti: "Süngerli oda, darp-işkence ve kötü muamelenin yanı sıra cinsel saldırı iddialarının da yoğun olarak meydana geldiği bir cezaevi olarak gündemden düşmemiştir. Mahpus olan anneleri ile birlikte cezaevlerinde yaşamak zorunda kalan küçük yaştaki çocukların ve annelerinin bulundukları ortamın şartlarından psikolojik ve fiziksel açıdan olumsuz etkilendikleri gözlemlenmiştir. Birçok cezaevinde mahpusların çeşitli nedenlerle cezaevlerinden nakilleri sırasında kelepçenin tersten takılması ve cezaevi personellerinin sözlü ve fiziki tacizlerde bulunması, banyo ve tuvaletleri görecek şekilde kameraların yerleştirilmesi, mevzuata aykırı olan kimlik kartı taşıma dayatması ve bazı mahpusların kameralarla donatılan, her tarafı sünger veya benzeri bir malzeme ile kaplı 'süngerli oda' olarak tabir edilen odalarda keyfi bir şekilde tutulması gibi birçok uygulama, kötü muamele ve işkence yasağının ihlali anlamına gelmektedir."
Siirt E Tipi CİK ve Tarsus Kadın CİK'te avukat görüş odalarında kamera sisteminin tüm odayı gözetleyecek bir şekilde kurulu olduğu komisyon üyeleri tarafından tespit edildiğini ifade eden Girasun, "Bu durum ve kameranın ses kaydı da yapma ihtimalinin avukatlar ile yapılan görüşmelerde mahpusların rahat ve özgür bir şekilde kendilerini ifade etmelerini engelledikleri ve mahpusların tedirgin oldukları gözlemlenmiştir. OHAL'in ülke genelinde ilanından sonra, cezaevlerinde yıllardır yaşanan hak ihlalleri ve sorunlar gözle görülür ve hissedilir bir şekilde artmıştır." dedi.
Girasun, ceza infaz kurumlarında yaşanan hak ihlallerine ilişkin önerilerini ise şöyle sıraladı:
"Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasal güvence altındaki en temel haklardan olup mahpusların tedavilerinin düzenli bir şekilde uygun koşullarda yapılması sağlanmalı, hekime ve sağlık birimlerine ulaşmada hızlı ve etkin bir şekilde hareket edecek kurumsal mekanizmalar oluşturulmalı, bu bağlamda sağlık koşulları sebebiyle tahliye olması gereken mahpusların, mevzuat ya da Adli Tıp uygulamaları gibi engellere takılmadan tahliyeleri sağlanmalıdır.
Cezaevlerinde görevli personellere yönelik insan hakları konusunda eğitici panel ve seminerler düzenlenmelidir.
Savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılması hususu ceza hukuku açısından hayati derecede önem taşıdığından bu hakkı ihlal eden her türlü keyfi uygulamadan vazgeçilmelidir. Anadilde savunma hakkının etkin şekilde kullandırılması sağlanmalıdır.
Çocuk cezaevlerinin kapatılmasına ilişkin tartışmaların doktrin ve dünya örnekleri açısından değerlendirmesi yapılmalıdır. Çocuk cezaevlerine ilişkin politikaların ve mevzuatın gözden geçirilerek çocuklara tam koruma sağlayan sağlıklı bir yaşam alanı oluşturulmalıdır.
Mahpus olan anneleri ile birlikte cezaevinde kalmak zorunda olan çocukların ihtiyaçları ve psikolojik durumları gözetilerek gerekli önlemlerin alınması ve uygun ortamların yaratılması gerekmektedir.
Cezaevlerindeki denetimin ve şeffaflığın önemli bir unsuru olan baroların ve sivil toplum örgütlerinin cezaevlerini etkin bir şekilde ziyaretlerinin sağlanması için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir." (Emrah Deniz, Mehmet Çelik - İLKHA)