ADIYAMAN

Sömestr tatilinin ardından eğitim ve öğretimde 2'nci dönemin başlaması ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Psikolojik Danışman Mustafa Kaygusuz, öğretmen-veli, veli-öğrenci ilişkilerine dikkat çekti.

Yeni dönemde öğrencilerin başarılarını etkileyecek yöntemlere değinen İkra Koleji Eğitimcilerinden Psikolojik Danışman Mustafa Kaygusuz, başarıyı etkileyen birçok faktörün olduğunu söyleyerek, öğrencilerin başarılarında rol oynayan faktörleri şöyle sıraladı: "Bunların başında bireyin benlik algısı geliyor. Sonrasında ebeveynlerin tutumları, duygusal ve zihinsel faktörler, motivasyon gibi birçok nedene bağlı olarak başarı farklılaşabiliyor."

BİRİNCİ DÖNEMİN DEZAVANTAJI VAR

İki haftalık tatilin ardından okulların tekrar eğitim vermeye başladığını anımsatan Kaygusuz, "15 Eylül'de başlamış olduğumuz 2017-2018 eğitim-öğretim yılının birinci dönemini 19 Ocak`ta sonlandırdık. Öğrencilerimizi 2 haftalık bir tatile gönderdik, tatilin ardından tekrardan okullarına döndüler. Birinci dönemi değerlendirecek olursak; birinci dönemin şöyle bir dezavantajı var. Öğrencilerimiz 3 buçuk ayılık uzun bir yaz tatili sürecinden dönmüş oluyorlar. Dolayısı ile kâğıttan, kalemden uzaklaşmış bir şekilde gelmiş oluyorlar. Öğretmenlerimizde bu birinci dönemin özellikle ilk 2 ayında öğrencilerimiz kâğıda yakınlaştırabilmek için motivasyonlarını en üst düzeyde tutabilmek için yoğun çaba sarf ediyorlar." ifadelerini kullandı.

Öğrencilere tavsiyeler de bulunan Kaygusuz, "Öğrencilerimizin öncelikle karnelerini iyice bir analiz etmeleri gerekiyor. Öğrencimizin şu soruyu öncelikle kendilerine sormalarını istiyorum; karne sonucumdan memnun muyum? Eğer öğrenci memnun olmadığı sonucuna varırsa peki, neden memnun değilim? Bunun için neler yapmam gerekiyor? Sorusunun cevabını araması gerekiyor. Eğer bu sorunun cevabını irdelemekten zorlandığı takdir de velilerimiz ile birlikte öğrencilerimizi ya da tek başlarına okul psikolojik danışmanlıklarına gelmelerini veya yönlendirilmelerini istiyoruz." dedi.

"ÇOCUKLARINIZI BAŞKASIYLA KIYASLAMAYIN"

Anne ve babaların tutumlarının da öğrencelerin başarılarında önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Kaygusuz daha sonra şöyle devam etti:

"Ebeveynin tutumları çocukların kişilik gelişimleri üzerinde büyük bir öneme sahiptir. Başarıda sorumluluklarını bilen kendine güvenen bireylerin elde ettiği bir sonuçtur. İdeal ebeveyn tutumlarına örnek verecek olursak, öğrencisine kendisinin her dem yanında olduğunu, sevdiğini, değerli kıldığını hissettirmesi gerekiyor velinin. Başarı anında onu motive etmeli desteklemeli. Başarısızlık anında da başarısızlığın altında yatan nedenleri irdeleyen bir ebeveyn olmalı karşımız da bu şekilde de ebeveynler çocuklarımızın yapamadıkları durumlar da onları motive etmeli desteklemeli. Başarı için amaç edinmeye çalışmalılar ebeveynlerimiz. Ayrıca çok önemli olarak çocuklarını başka çocuklar ile kıyaslamaz. Çocuğunun kendi içinde her çocuk gibi özel bir çocuk olduğunu değerlendirerek kendi içerisinde değerlendirmeye almayı da ihmal etmemelidir. Komşunun çocuğuyla, sınıf arkadaşıyla kıyaslamamaktan her zaman kaçınmalıdır. Çünkü bu çocukta benlik algısının düşmesine neden olabilmektedir."

"VELİ İLE ÖĞRETMEN İLETİŞİMİ ÖNEMLİ"

Öğrenci ile öğretmen ilişkisi kadar öğretmen ve veli ilişkisinin de önemli olduğunun altını çizen Kaygusuz, "Öğretmen, veli ilişkilerini günümüz anlamında çok yeterli bulmuyorum. Bunun nedenlerini irdeleyecek olursak da şöyle söyleyebilirim; bugün işini layığı ile yapmadığını düşündüğümüz bir devlet memuru, bir işçi, bir manav geçmişin öğrencileri idi. Bu anlamda da şöyle bir metefor kullanmak istiyorum; öğrenci veli işbirliği iletişimi için ben öğrenciyi yontulmamış bir heykele benzetiyorum. Heykelin bir yüzü okula dönük bir yüzü ailenin içine dönük olarak tanımlıyorum. Eğer bir taraftan bir taraf iyi yontulmamış ise ortaya güzel bir ürün çıkmayacaktır. Ortaya tam anlamı ile güzel bir ürün çıkarmak istiyor isek öğretmen ve velinin ilişkisinin olması gerektiğine inanıyorum." Şeklinde konuştu. (Cemil Özdaş-İLKHA)