Bitlis'te eğitimin geldiği noktayı değerlendiren İl Milli Eğitim Müdürü M. Emin Korkmaz, değerler eğitiminden okulların fiziki durumuna, derslik sayılarından her bir sınıfa düşen öğrenci sayısına, öğretmen doluluk oranından öğrenci üzerindeki diyaloğa kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu.
Kentin eğitim durumuyla ilgili İLKHA'ya konuşan Korkmaz, il genelinde eğitimde sıkıntı yaşamadıklarını söyledi.
Bitlis'in, eğitim kurumları açısından Türkiye'nin en iyilerinden biri olduğunu belirten Korkmaz, "İlimizde 10 yıldır milli eğitim müdürlüğü görevini yürütmekteyim. Bu süreç içerisinde başladığımız noktadan geldiğimiz noktaya baktığımız zaman eğitim kurumlarımız şu an il bazında Türkiye'nin en iyi illerinden biridir. Her alanda her çeşit eğitim kurumumuz var. Denizcilik lisemizden tutun sosyal bilimler lisesine kadar, fen lisesine, bilişim eğitimini veren liselerimize kadar, engelli eğitimi veren okullarımıza kadar mevcut. İlimizde vatandaş hangi alanda eğitim almak istiyorsa o alanda kendisine hitap edecek eğitim kurumlarımız mevcuttur. Tam kapasiteyle çalışılmaktadır. Üstelik fiziki altyapımız çok çok iyidir." dedi.
"Doluluk oranımız yüzde 90 civarında"
Okullardaki doluluk oranının yüzde 90 civarında olduğunu bildiren Korkmaz, şunları söyledi: "Eksik olan öğretmen kadrolarımızı ücretli öğretmen çalıştırarak gidermeye çalışıyoruz. Malum, bu son 3-5 yılda bizim ilimizde eğitim fakültesi mezunu olup atanmamış, fen edebiyat fakültesinin ilgili bölümlerinden mezun olmuş ve formasyonu olup atanmayan birçok insan var. Artık 10 sene önceki gibi şu veya bu mezunu değil, direkt boşluklarımızı da bu fen edebiyat fakültesinde formasyon alanlardan, eğitim fakültesi mezunlarından gideriyoruz. Doluluk oranımız yüzde 90'ın üzerindedir."
Derslik başına düşen öğrenci ortalamasının iyi bir noktada olduğunu dile getiren Korkmaz, 2018 yılı TÜİK verilerine göre Bitlis'in, Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu ifade etti.
"Bizim şu anda dersliğe ihtiyacımız yok"
Türkiye'de derslik başına düşen öğrenci sayısının ilk ve ortaokullarda 24, liselerde 23 olduğunu bildiren Korkmaz, "İlimizde ilk ve ortaokulda derslik başına düşen öğrenci sayısı 19, liselerde ise 24'tür. Yani biz Türkiye ortalamasının ilk ve ortaokulda çok altındayız, liselerde de Türkiye ortalaması sayılır. İlkokulda dünya standartlarını yakalamış durumdayız. Şu anda bizim dersliğe ihtiyacımız yok. 4 bin 740 dersliğimiz var. 2003 yılında bu ilde derslik sayısı bin 910 iken bugün 4 bin 740'e yükseldi. 2 bin 340 derslik yapıldı. Cumhuriyet tarihinde yapılanın yüzde 120 fazlasıdır. Cumhuriyet döneminden 2002 yılına kadar 10 pansiyonumuz varken, şimdi 38 pansiyon var ve hepsi de modern. 14 YİBO vardı, şu an 20 YİBO var. Binaların hem fiziki kapasitesi hem öğrencilerin hijyen, beslenme, eğitim ve öğretim durumu çok üst düzeyde. Yani 3 yıldızlı oteller gibidir. Sağ olsun, buradaki eğitim kadromuz üzerine düşen vazifeyi yapıyor. Şu an YİBO ve pansiyonlardaki öğrenci sayımız 18 bin küsurdur. 90 bin örgün eğitimde öğrenci sayarsanız bu iyi bir rakamdır. Türkiye'de pansiyonların ve yatılı okulların en çok olduğu birinci sıradaki iliz. Allah'a şükür olsun, bu ana kadar herhangi bir sıkıntımız olmamıştır." ifadelerini kullandı.
"Eğitim kalitesini sağlamak ve aile bireylerini kaynaştırmak için birçok proje üretiyoruz"
Korkmaz, farklı projelerle anne-baba ve kardeşler arasındaki diyaloğu geliştirerek, eğitim kalitesini daha da yükselteceklerinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz bu arada bir proje değil, 3-4 projeyi bir arada götürüyoruz. 'Riski Azalt, Başarıyı Artır Projesi', 'Gelişim için Değişim Projesi'. Yeni bir projeyi daha 17 Şubat'ta başlatıyoruz: 'Annem Varsa Ben de Varım Projesi'. Bu proje Düzce'de pilot il olarak başlatıldı. Sayın bakanımız da sahip çıktı. Şimdi biz 3 ve 4'üncü sınıflardaki 15 bin öğrencimize 17 Şubat'ta start veriyoruz. İlhan Bey'in projesidir. Onun yazdığı kitaptan, 3'üncü ve 4'üncü sınıftaki öğrenciler için 15 bin adet temin edildi. Velilerin çocuklarına daha fazla zaman ayırması için bir adım atmış olacağız. Projenin temel esprisi, her akşam 15 dakika boyunca anne çocuğa ya da çocuk annesine kitap okuyacak. Ellerinde kitap bittikten sonra bizim ilimizin her yerinde bulunan kütüphanelerden gidip kitap temin edecekler. Biz bununla anne-baba ve kardeş arasındaki diyaloğu geliştirmeyi hedefledik. Artık sadece televizyonun başında oturup, gözlerini televizyon ekranına kilitleyip, birbiriyle göz teması kuramayan aile bireylerinin dışına çıkarıp; birebir ilişki ve diyalog kurmalarını sağlayacağız. Bunu da kitap üzerinde götürmeyi hedefliyoruz. Biliyorsunuz bizim medeniyetimiz kitap medeniyetidir, okuma ve yazma medeniyetidir. İlk emri 'Oku.' olan bir medeniyetten geliyoruz. Biz bu projede özellikle de anneyi direkt işin içine katacağız. Şu an annelerin okuma oranı yüzde 95 civarında ama okuma-yazma bilmeyen annelere de çocuk kendisi kitap okuyacaktır. Bu da anne ile çocuğun, baba ile çocuğun, kardeş ile kardeşin birlikte nitelikli zaman geçirmesini sağlayacaktır. Bu aynı zamanda okullarımıza da velinin ilgisini artıracak. Kitap seçimi ve çocuğun durumunu öğrenmek için okula gelecek. Öğretmen onu takip edecek. Biz her haneye bu proje üzerinden gireceğiz inşallah."
"Üniversiteye öğrenci yerleştirmede Türkiye ortalamasının üzerindeyiz"
Kentte bulunan öğretmen ve dersliklerin durumuna değinen Korkmaz, "5 bin 683 öğretmen arkadaşımız, 4 bin 740 dersliğimiz var. Derslik başına düşen öğrenci sayısı ve öğrenci başına düşen öğretmen sayımız Türkiye standartlarının çok üzerinde. Fiziki altyapı olduktan sonra başarı ister istemez gelir. Düşünün, bir sınıfta 55 öğrenci var ve ders 40 dakika. Bir öğretmen, öğrenciye 30 saniye zaman ayırabiliyor ama şimdi 19 öğrenci var, yine ders 40 dakika. Şimdi 150 saniye ayırıyor. Yani öğrenci başına düşen zaman iki buçuk kat arttı. Bizim kalitemiz ister istemez çok yüksektir. Türkiye'nin üniversiteye yerleştirme oranı yüzde 24 iken, bizde yüzde 39 ile iyi üniversitelere yerleştiriyoruz. Yani iki yıllıkları, açık öğretimleri saymıyorum." şeklinde konuştu.
Son müfredat değişikliği ile değerler eğitiminin direkt müfredata girdiğini hatırlatan Korkmaz, "Bundan önce ayda 2-3 sempozyum, sunum ve konferans yapılıyordu. Buna rağmen her ay asgari 10-12 okulda okuma, adalet, temizlik, medeniyet, medeniyetimizde kadın, medeniyetimizde çocuk, medeniyetimizde eğitim, medeniyetimizde öğretmen konularını işliyoruz. Okul müdürlerinin belirledikleri konularda ben, yardımcım, etkin ve yetkin insanlar bunu götürüyoruz. Bitlis kadim bir kenttir. Kadim bir kültürün oluşturduğu, kadim bir kültürden gelen insanların yaşadığı bir kenttir. Dikkat ederseniz manevi etkileşimin en az etkilendiği illerin başında geliyor. Çünkü kökleri sağlam bir il olduğu için çok fazla sağa sola savurulmamış. Tabi, bunları besleme adına seçmeli dersler var. Kur'an-ı Kerim, siyer-i nebi ve temel dini bilgilerde Türkiye ortalamasının üzerindeyiz. Türkiye'de ortalama yüzde 20'lerdeyken, bizde yüzde 40-50'lerdedir." dedi.
"Milli eğitimin birinci temel amacı iyi insan yetiştirmektir"
Korkmaz, değerler eğitiminin bir yaşam tarzı olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu yaşam tarzını pekiştirme adına çocuk Kur'an-ı Kerim'i görüyor, temel dini bilgileri, siyer-i nebiyi görüyor. Bununla beslenen bir çocuk zaten sağa sola savrulmaz. Bunun yanı sıra biz diğer paydaşlarımız olan STK'lar, Yeşilay, Kızılay, üniversitelerle diyalog içerisindeyiz. Düşünürler, yazarlar getirerek, çok geniş çapta bir çalışma yapıyoruz ama biz bunu ön plana çıkarmayı düşünüyoruz. Çünkü bizim asıl işimiz budur. Milli eğitimin birinci temel amacı iyi insan yetiştirmektir. İkicisi iyi vatandaş yetiştirmek, yetiştirilen insanların bir üst öğrenim görerek, müreffeh bir yaşam sağlanmasıdır. İyi insanı koyduğu için biz bu bağlamda iyi insanı yetiştirmeyi sessiz ve sakin yapıyoruz. Çünkü bu işin reklam boyutunu yapmıyoruz. Temel görevimiz budur. Allah'a şükürler olsun, bizim okullarımızda kavga, dövüş, gasp, hırsızlık, madde bağımlılığı yok denecek durumda. 90 bin öğrenciden bahsediyoruz. Yani kent nüfusundaki her 3 kişiden biri bizim okullarımızdadır." (İLKHA)