Kadınlarla iyi geçinmeli ve onlara karşı güzel ahlâklı olmalıdır. Kadınların aklı kısa olduğundan dolayı kocaları böyle yapmakla onlara merhamet etmiş olur. Zira Allah Teâlâ (c.c) şöyle buyurmaktadır:
Onlarla iyi geçinin. (Nisâ/19)
Onlar sizden sağlam bir teminat almışlardır. (Nisâ/21)
Yakın arkadaşınıza iyilik edin. (Nisâ/36)
Müfessirlerden bazıları 'yakın arkadaşları maksadın zevce olduğunu söylemişlerdir. Hz. Peygamber (s.a) son nefesinde üç şey hakkında vasiyette bulundu. Dili ağırlaşıncaya ve konuşması fısıltı hâlini alıncaya kadar bu üç şey hakkındaki tavsiyesini tekrarlayıp duruyor ve şöyle diyordu:
Namaza dikkat ediniz. Bir de elinizde bulunan kölelerin hakkına riayet ediniz. Onların tâkatinin dışında kendilerine birşey yüklemeyiniz. Kadınlar hakkında Allah'tan korkunuz. Allah'tan! Zira kadınlar ellerinizde esirdirler; (esire benzerler). Onları Allah'ın emanetiyle tasarrufunuz altına almış bulunuyorsunuz. Onların nefislerini Allah'ın kelimesiyle kendinize helâl kılmış bulunuyorsunuz.
Hanımının kötü huyuna karşı sabır gösteren bir müslümana Allah Teâlâ Hz. Eyyûb'a vermiş olduğu sevap kadarını verir. Hangi müslüman kadın, kocasının kötü huylarına karşı sabır gösterirse Firavun'un karısı Âsiye'nin" sevabı kadar kendisine Allah tarafından sevap verilir.
Kadınla iyi geçinmek, sadece kadına eziyet etmemek demek değildir. Aksine kadına eziyet etmediği gibi, kadından gelen eziyete de tahammül etmektir. Kadının heyecan ve öfkesi ânında hilim ve sabır göstermelidir. Böyle yapmakla Hz. Peygamber'e uymuş olur. Çünkü Hz. Peygamber'in pâk zevceleri onun konuşmalarına karşılık verirlerdi. Hatta onlardan bazıları sabahtan akşama ka-dar Hz. Peygamber'e küserdi.
Hz. Ömer'in zevcesi konuşmasına karşılık verince Hz. Ömer öfkelenerek 'Ey mendebur! Sen bana karşılık mı veriyorsun?' dedi. Kadın "Allah Rasûlü'nün hanımları bile ona karşılık veriyorlar. Oysa o, senden çok hayırlı ve üstündür' dedi. Hz. Ömer 'Kızım Hafsa, eğer Rasûlullah'a karşılık veriyorsa mahrum oldu ve zarar etti' diye dövündü. Sonra kızı Hafsa'ya şöyle dedi: 'Kızım Hafsa! Sakın İbn Ebî Kuhâfe'nin (Hz. Ebubekir'in) kızına (Âişe'ye) bakıp aldanma. Zira o, Rasûlullah'ın sevgilisidir, (Sen ise, onun kadar Rasûlullah nezdinde sevilmemektesin)'.
Böylece Hafsa validemizi Rasûlullah'a karşılık vermekten sakındırdı.
Rivayet ediliyor ki, Rasûlullah'm pâk zevcelerinden biri Hz. Peygamber'i göğsünden iteledi. O hanımı gören annesi, onun bu hareketini şiddetle kınayarak onu azarladı.
Bu durumu müşâhede eden Hz. Peygamber kayınvalidesine şöyle dedi:
Onu azarlama, kendi hâline bırak. Onlar senin gördüğünden daha fazlasını yapıyorlar.
Rasûlullah ile Aişe validemizin arasında bir münâkaşa cereyan etti. Öyle ki, Hz. Ebubekir es-Sıddîk'ı aralarında hakem yapmaya mecbur oldular. Bunun üzerine Rasûlullah, Âişe validemize şöyle dedi:
- Sen mi konuşacaksın, yoksa ben mi?
- Hayır, sen konuş! Fakat hakikatten ayrılma. Ancak hakkısöyle!
Hz. Âişe'den bu sözü duyunca Hz. Ebubekir (r.a) öfkelenerek, ağzını kanatacak şekilde Âişe'yi tokatladı ve Âişe'ye hitâben dedi ki: 'Ey nefsinin düşmanı! Acaba Allah'ın Rasûlü haktan başkasını mı söyler?' Bu durum karşısında kalan Hz. Âişe, Rasûlullah'a sığındı ve arkasında oturmaya mecbur oldu.
Rasûlullah (s.a) Hz. Ebubekir'e hitaben şöyle dedi.
Biz seni onu dövmek için çağırmadık ve senden vurmanı da istemedik.
Bir ara Âişe validemiz, Rasûlullah'ın yanında öfkelenerek şöyle dedi: 'Allah'ın peygamberi olduğunu iddia eden bir kimsesin sen!' Bu söz karşısında Hz. Peygamber tebessüm etti. Halim ve kerim sıfatına bürünerek buna da tahammül gösterdi.
Hz. Peygamber (s.a), Âişe validemize şöyle dedi:
- Ben senin öfkeli olup olmadığını biliyorum.
- Nasıl biliyorsun?
- Sen hoşnut olduğun zaman 'Hayır, Muhammed'in ilahına yemin ederim' dersin, öfkelendiğin zaman da 'Hayır, İbrâhim'in ilahına yemin ederim' dersin.
- Doğru söylüyorsun, sana öfkelendiğim zaman senin ismini terkediyorum. (Peygamberliğinden ise, hiçbir zaman şüphe etmiyorum).
Deniliyor ki: İslâm'da ilk sevgi, Rasûlullah'ın Hz. Âişe'ye olan sevgisidir.
Hz. Peygamber, Âişe validemize derdi ki:
Ebu Zer, Ümmü Zer'e nasıl idiyse, ben de sana öyleyim. Ancak ben seni boşamam.
Hz. Peygamber pâk zevcelerine şöyle demiştir:
Âişe hakkında beni üzmeyiniz! Zira Allah'a yemin ederim, onun dışında hiçbirinizin yatağında bana vahiy nâzil olmuş değildir.
Enes (r.a) der ki: 'Allah'ın Rasûlü, çocuklar ve kadınlar hakkında herkesten daha merhametli ve şefkatli idi'.