2008 yılında patlak veren ekonomik krizin etkileriyle beraber, son yıllarda mültecilerden duyulan hoşnutsuzluğun Avrupa'da aşırı sağın yükselmesine sebep olduğu belirtilen açıklamada, ABD'de başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump'ın iktidara gelmesiyle Batı'daki sosyal ve siyasal dönüşümün başka bir boyut aldığı belirtildi.

Trump'ın 6 İslam ülkesinin vatandaşlarına yönelik aldığı "vize yasağı" kararının ABD'nin İslam'a ve Müslümanlara yönelik bakış açısının en keskin tezahürü olduğu belirtilen açıklamada, Batı'da "Dördüncü Aşırı Sağ Dalga" olarak nitelendirilen son dönemdeki "öfkeli" yükselişin, iki sebebi olduğu belirtildi.

2008 Küresel Ekonomik Krizi ve mülteci meselesine de değinilen açıklamada aşırı sağ fikirlerin revaçta olmasının tek göstergesinin siyasi partilerin oy oranlarındaki artış olmadığı, son yıllarda, aşırı sağcı birey ve grupların gerçekleştirdiği saldırı ve suç eylemlerinde de ciddi artışlar gözlendiği belirtildi.

Açıklamanın devamında, 2017 yılının ilk çeyreğinde yalnızca Almanya'da 200'den fazla Müslüman'ın saldırıya uğradığı ve kadınların tesettürleri nedeniyle aşağılandığı, Müslümanlara ait özel mülklerin ise tahrip edildiği belirtildi.

İngiltere'de yaşayan Müslümanların da çalışma hayatında ve sosyal yaşamda benzer önyargılı tutumlara maruz kaldığı bildirilen açıklamada "İngiltere de Müslümanlara yönelik saldırılara her gün yenisi ekleniyor, 2016 senesinde toplamda 3 bin 886 olan ırkçı ve İslamofobik saldırı sayısı 2017 yılında yüzde 41 oranında artarak 5 bine 848'e yükselmiştir" denildi.

2017 Avrupa için çelişkiler yılı

Kamu kurumları ve bağımsız STK'lar tarafından yapılan tüm araştırmalar da ABD ve Avrupa'da ki Müslümanların maruz kaldığı ayrımcılık ve şiddetin arttığını ve bütün bu verilerin Batı'nın hamisi olduğunu iddia ettiği değerlerle çeliştiği belirtildi.

Küresel aktörlerin demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi kavramlar üzerinden dünyaya direktifler vermeye kalktığı ve eleştirdikleri politikaları kendilerinin uyguladığı belirtilen açıklamada "ABD'nin vize uygulamaları, Fransa'da OHAL, İngiltere'de güvenlik ve Almanya'da göçmen yasaları bunun en açık örneğidir" denildi.

İslam âleminde yaşananlar dünya gündemini ilgilendirmiyor

Dünya'nın Suriye, Irak ve Filistin ile meşgul olurken Arakan, Patani, ve Moro'da yapılan katliam ve soykırımların İslam âleminin dahi dikkatini çekmediği belirtilen açıklamada, "ABD önümüzdeki on yılda nükleer enerjiye 400 milyar dolar harcayacak. Dünyadaki nükleer silahların yüzde 93'ü, yani her an alarm halindeki 10 bin kadar nükleer silah ABD ve Rusya'ya ait. Buna karşılık en büyük nükleer tehdit olarak İran, Pakistan ve Kuzey Kore öne çıkarılmaktadır" denildi.

Kapitalist sistemin şişirdiği finansal balonun her geçen gün patlamaya daha çok yaklaştığı belirtilen açıklamada, dünyanın en büyük ekonomileri olarak bilinen ABD, Çin ve Japonya'nın toplam borcunun 63 trilyon dolara vardığına dikkat çekildi.

 

Manevi hastalıklar çoğaldı

İslam fobinin batı toplumu açısından ruhsal bir hastalık haline dönüştüğü belirtilen açıklamada, İslam düşmanlığının her geçen gün daha tehlikeli bir boyuta ulaştığı ifade edildi.

Küresel kültür endüstrisinin sinema, televizyon vb. mecraları kullanarak oluşturduğu popüler kültürün tüm insanlığı bir kimlik bunalımına sürüklemeye devam ettiği belirtilen açıklamada "Küresel sistemin insanlığı felakete sürükleyen uygulamaları neticesinde bugün dünyada 1 milyardan fazla sigara tiryakisi, 600 milyon obez, yüz milyonlarca madde bağımlısı ve alkolik insan mevcut. İnsanlık topyekûn bir biçimde maddi ve manevi hastalıklarla boğuşuyor. Milyarlarca genç şiddet ve müstehcen içerikli dijital oyunlarla teknoloji bağımlılığının pençesine düştü." denildi.

Çevre kirliliği her yıl 10 milyon can alıyor 

Çevre kirliliği sebebiyle ölenlerin tamamına yakını düşük ve orta gelirli ülkelerdeki insanlardan oluştuğuna dikkat çekilen açıklamada, oluşturulan suni gündemlerle bu konudaki sorumluluk ve sorunun esas müsebbibi olan Batılı devlet ve şirketlerin görmezlikten gelindiğine dikkat çekildi.

"Küresel sistemin işgal politikaları yalnızca askeri müdahalelerle sınırlı kalmıyor." denilen açıklamada, "Toplumlar kültür-sanat, sağlık, çevre, ekonomi, medya ve eğitim gibi birçok alanda sömürü ve manipülasyona maruz bırakılıyor. Küresel güçler, kendi çıkarlarına uygun olarak oluşturdukları gündemlerle resmin bütününü görmemize engel oluyor." denildi.

Kudüs ve Mescidi Aksa farkındalık oluşturacak

Son olarak İslam âleminde Kudüs ve Mescidi Aksa ile ilgili yeniden bir farkındalık oluştuğu ifade edilen açıklamada "Birliğimizi ve beraberliğimizi geliştirirsek Kudüs kurtuluşa erecektir inşallah," temennisinde bulunuldu. (Nizamettin Aşkin - İLKHA)