Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığınca düzenlenen ve dünyanın çeşitli bölgelerinden Müslüman ilim adamlarının katıldığı, "Vahyin Kutsadığı Şehir: Kudüs" toplantısının sonuç bildirisini okudu.

Toplantı kapsamında gerçekleştirilen oturum ve müzakereler sonucunda 22 maddelik bildiri kaleme alındı.

Erbaş, Kudüs'ün Müslümanların aralarında fark gözetmeksizin iman ettikleri peygamberler şehri, Allah'ın yeryüzünde tevhide adadığı ikinci mabedi Mescid-i Aksa'nın bulunduğu mübarek belde olduğuna vurgu yaptı.

KUDÜS, FİLİSTİN'İN EBEDİ BAŞKENTİDİR
İsrail'in uluslararası hukuka ve BM'nin kararlarına rağmen, bir oldu bittiyle Kudüs'ün işgalini meşrulaştırmak istediğine dikkati çeken Erbaş, "Hukuk ve adalet dışı aldığı pek çok kararla, şehrin diğer dinler için kutsiyetini inkar eden İsrail, bu inkarın bir tezahürü olarak güvenlik bahanesiyle Müslümanların şehre giriş-çıkışlarını ve yerleşmelerini engellemekte; Mescid-i Aksa ve Kubbetü`s-Sahre başta olmak üzere Müslümanların kendi mabetlerinde rahat ibadet etmelerine izin vermemektedir. Bu, uluslararası insan hakları anlaşmalarına, kişi hak ve hürriyetine kesinlikle aykırıdır. Kudüs'ün statüsünü değiştirme girişimleri, şehrin Müslüman kimliğini de yok etmeye sebep olmaktadır. UNESCO kararlarına rağmen, Harem-i Şerif'in altında yapılan sözde arkeolojik kazılar, bilimsel gayelerden çok ideolojik ve art niyetli çalışmalar olup Müslümanların şehirdeki dini ve kültürel mirasına zarar vermekte, geleceğini tehdit etmektedir." diye konuştu.

Erbaş, İsrail'in Kudüs'te Müslümanlara ait pek çok yeri de sistematik işgalle yıktığını, Müslümanların asırlardır hakkı olan oturumlarını iptal ettiğini belirterek, bildiride yer alan şu maddeleri sıraladı:

"Bu durum, en basit ifadesiyle bir insan hakkı ihlalidir ve asla kabul edilemez. Kudüs ve çevresinde Müslüman varlığını yok etmeye yönelik Yahudi yerleşim birimlerinin inşasının bir an evvel durdurulması gerekmektedir. Uluslararası kamuoyunun iradesi, BM'nin de değişik kararlarında vurgulandığı üzere, Kudüs'te hem Müslümanların hem de Hristiyanların hassasiyetleri mutlaka gözetilmelidir. Yahudi din adamları, özellikle de politikacılar popülizmden vazgeçerek Kudüs'ün Müslüman kimliğine yönelik inkar merkezli kışkırtıcı açıklama ve eylemlere bir an evvel son vermelidir. Antisemitizm ve ötekileştirmeden yakınan Yahudilerden, İsrail'in Kudüs'e ve Müslümanlara yönelik haksız ve saygısız tutumları karşısında sessizliğini bozarak Müslümanların şehirle olan dini, tarihi ve sosyo-kültürel bağlarını yüksek sesle dile getirmeleri beklenmektedir. İslam dünyası Kudüs meselesinin, sadece Filistinliler'in ya da Arapların değil, bütün Müslümanların ortak meselesi ve Kudüs'ün, Filistin devletinin ebedi başkenti olduğu gerçeğini her vesileyle dile getirilmelidir. Filistin davasının yeni nesillere doğru bir şekilde aktarılması için Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa'yla ilgili dini ve tarihi bilgilerin eğitim ve öğretim müfredatlarına dahil edilmesi gerekmektedir."

MESCİD-İ AKSA ZİYARETLERİ HAC VE UMRE İBADETLERİNİN PARÇASI HALİNE GETİRİLMELİDİR
"İslam dünyasında siyasi ve ekonomik menfaatlerini, küresel güçlerin emelleriyle birleştirerek Kudüs'ün Müslümanlara ait bir şehir olduğunu gölgeleme çabalarının varlığı bir vakıadır." denilen sonuç bildirisinde ayrıca şu ifadelere yer verildi:

"Bu kesimler, gaflet ya da hıyanetten sıyrılarak kayıtsız ve şartsız, şehrin asırlardır Müslümanlara ait bir kent olduğunu yüksek sesle ve cesaretle dile getirmelidir. Tüm dünya Müslümanları Filistin davası farkındalığını artırarak Kudüs ziyaretlerini çoğaltmalı, Mescid-i Aksa ziyaretini de hac ve umre ibadetlerinin bir parçası haline getirmelidir."

Sonuç bildirisinin ardından Başbakan Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım ve kızı Büşra Yıldırım'ın da katılımıyla 20 kişiye Kudüs seyahati hediye edildi