İnsana sabrın ağır gelmesi;

- Fiile (eyleme) çağıran şeyin kuvvetli,

- Fiilin (eylemin) de kolay olmasına bağlıdır.

- Fiilde (eylemde) bu iki unsur toplanınca insanın o fiilden uzaklaşmaya sabretmesi zordur. 

- Fiilde (eylemde) bu iki unsur bulunmadığı takdirde, o fiilden uzaklaşmaya sabretmesi kolaydır. 

- Fiilde (eylemde) bu iki unsurdan biri bulunup diğeri bulunmazsa, sabır, bir cihetten kolay diğer bir cihetten zor olur. 

Kendinde, adam öldürmeye, hırsızlık yapmaya, içki içmeye, fuhuş türlerini işlemeye davet eden kuvvet bulunmayan kimsenin bunlardan uzaklaşmaya sabretmesi kolaydır. 

Bu fiillere davet eden şeyin kuvvetli olması ve bu fiilleri işlemesi de kendisi için kolay olan kimsenin bunlardan uzaklaşmaya sabretmesi çok zordur. Bundan dolayı: 

- zulümden uzaklaşmaya sabreden hükümdarın, 

- fahişeden uzaklaşmaya sabreden gencin, 

- lezzetlerden ve şehvetlerden uzaklaşmaya sabreden zenginin Allah katında büyük dereceleri vardır. 

Bir hadis-i şerifde: 

"Senin Rabbin, aşkla oyun oynamayan genci çok sever." buyurulmuştur.

Bundan dolayı hadis-i şerifde de beyan edildiği üzere Allah Teala kıyamet gününde sabırları olgun ve zor sabır olduğu için yedi kimseyi arşının gölgesinde barındıracaktır.

İmamın (müslümanların işini idare eden kimsenin) sabrı; taksiminde, hükmünde, öfkeli ve öfkesiz halinde adaletten ayrılmamasıdır.

Genç insanın sabrı; Allah Teala'nın ibadet ve taatına devam edip, nefsin ve hevanın arzu ve isteklerine uymamasıdır. 

Erkek kimsenin sabrı; mescidlere devam etmesidir. 

Sadaka Veren kimsenin sabrı; sadaka - vermesinden yanındaki kimse haberdar olmayacak kadar gizli olarak sadaka vermesidir. 

Fuhşa davet edilen kimsenin sabrı; kendisini güzel bir kadının davet etmesine rağmen "Ben Allah'dan korkarım" diyerek haramdan uzaklaşmasıdır. 

Allah yolunda sevişen iki kimsenin sabrı; buluşmalarının da ayrılmalarının da Allah için olmalarıdır. 

Allah korkusundan ağlayan kimsenin hali ise, insanlardan gizleyip sabretmesi en zor sabırlardandır. 

Bundan dolayı: 

- zina eden ihtiyarın, 

- yalancı hükümdarın ve 

- kibirlenen fakirin kıyamet gününde azapları çok şiddetli olacaktır. 

Çünkü bunların bu haramlara davet eden kuvvetler zayıf olduğunda sabretmeleri kolaydır. Sabretmeyip bu günahları işlemeleri, Allah'a karşı baş kaldırmalarının ve kibirlenmelerinin delilidir. 

Bundan dolayı dilin ve fercin günahlarından uzak durmaya sabretmek, sabır nevilerinin en zor ve en çetinlerindendir. Çünkü bu işlere davet edenler çok kuvvetli olduğundan bu günahların işlenmesi de kolay olmaktadır. 

- Lâf taşıma; 

- gıybet etme, 

- yalan söyleme, 

- devamlı münakaşa etme, 

- gizli ve açık olarak birisini övme, 

- insanların sözlerini taklid etme, 

- sevmediği kimseyi aşırı yerme, 

- sevdiği kimseyi aşırı övme gibi dilin günahlarından olanlar insanın meyvesidir. Yani insanın, zevk aldığı günahlardır.

Günaha davet eden kuvvetin gücü ile dilin hareketinin kolay olması birleşince sabır zayıf düşer. Nitekim Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Muaz Hazretlerine hitaben: 

"Dilini tut";

diğer bir hadis-i şerifde: 

"Biz konuştuklarımızla elbette cezalandırılacağız";

diğer bir hadis-i şerifde: 

"İnsanları yüzükoyun ateşe sürükleyecek olan dillerinin hatalarıdır."buyurmuştur.

Bilhassa, dilin günahları insan için artık adet haline gelince onlardan uzaklaşmaya sabretmek de çok zor olur.

Bu yüzden geceleri namaz kıldığını, gündüzleri oruç tuttuğunu, takvası yüzünden bir an dahi ipek yastığa bile dayanmadığını gördüğün bir çok kimsenin, söz taşımada, insanların namusları hakkında konuşmada, salih alim ve dindar kimselerin gıybetini yapmada ve bilmediği konularda Allah'a isnad edip O'na iftira atma gibi büyük günahlarda ise dillerini salıverdiklerini görürsün. 

Yine insanlardan birçoklarının, en küçük haramdan, bir damla şaraptan, iğne ucu kadar necasetten sakındıkları halde zinadan sakınmadıklarını görürsün. 

Rivayete göre birisi, yabancı bir kadınla yalnız kalıp onunla cinsî münasebette bulunmak istediğinde, "Ey kadın, yüzünü ört, çünkü yabancı bir kadının yüzüne bakmak haramdır?" demiş. 

Küfe'lilerden biri Abdullah b. Ömer'e: 

"Sivri sineğin kanı necis midir?" diye sorunca o da: 

"Hele şunlara bakın! Allah Resulü'nün torununu öldürmüşler, benden sivrisineğin kanını soruyorlar" şeklinde cevap vermişti. 

Buna benzer bir hadise de benim başımdan geçti. Ben ihramda iken, adam öldürme, mal yağma etmekle bilinen bir arap kabilesi benden ihramlının bit öldürmesinden sordular. 

Ben de: 

"Allah'ın haram kıldığı canlara kıymaktan sakınmıyanlar şimdi ihramlıyken bit öldürmenin günahından soruyorlar" diye cevap vermiştim onlara. 

Netice olarak:

Günahların çeşitlerinde sabrın zor veya kolay olması, o günahlara davet edenin (Fiilin, eylemin) kuvvetli veya zayıf olmasına bağlıdır.