Muhsin Şenol-DOĞRUHABER
Amerika`nın bölgeyi siyasi ve askeri olarak dizayn etme projesi kapsamında silahlandırdığı PKK-PYD`ye yönelik başlatılan Afrin harekatının başlatılmasıyla aşırı milliyetçi söylemlerde artış yaşandı. Kullanılan dil ve üsluba dikkat edilmesi gerektiğini belirten Sosyolog- Yazar Müfit Yüksel ve Yazar Vahdettin İnce, toplumun tüm kesimlerinin kullandığı üsluba dikkat etmesi gerektiği uyarısında bulundu.
“BİR ALGI OLUŞTURULUYOR BUNUN ÖNÜNÜ ALMAK LAZIM”
Günübirlik ve çıkarcı düşünülmemesi gerektiğini belirten Sosyolog- Yazar Müfit Yüksel, “ Şu an siyasiler maalesef anlık fayda üzerine düşünüyorlar. 3-5 yıl sonra bu söylemlerin ne tür sonuçlar doğuracağını hesap edemiyorlar, belki de etmek istemiyorlar. Bu da çok zarar veriyor. Maalesef siyasi bazı çevreler hiçbir sorumluluk hissi taşımıyor. Burada Kuzey Irak`taki referandumla birlikte sanki Kürtlerin tamamının bir tehdit olarak algılanması gibi tehlikeli bir görüş çıktı ortaya. Böyle bir algı oluşturuyorlar. Bunun önünü almak lazım. Alabildiğince önleyici tedbirler almak lazım ve siz bunu yapamazsınız diyebilmek lazım. PKK-PYD`yi bahane ederek tüm Kürtleri hedef alan bir yaklaşım sergilemeye kimsenin hakkı yoktur. Aynı şekilde PKK-PYD`nin Marksist ve Leninist örgüt olduğunu söyleyerek tüm Kürtlere zaten bunlar dinsiz denmesi de bu oyunun bir parçasıdır. Devlet içerisindeki bazı etnik yapılanmalar sırf ülke bize kalsın diye aşırı Türk milliyetçiliği yaparak ve bunun üzerinden Kürtlerin üzerine giderek sonuç almaya çalışıyorlar. Bunun önünü almak için siyasilere sözümüz olması gerekiyor.” dedi.
“AYRIŞTIRICI DİLİN KULLANILMASI SOSYAL MEDYADA YANKI BULUYOR”
PYD koridoru bir siyonizm koridorudur ve Kürtleri temsil edemez diyen Yüksel, “ 750 bin Suriye Kürt`ü şu an Türkiye`de mülteci durumunda. Aynı zamanda 450 bin kişisi ise Irak Kürdistan`ında mülteci durumunda. Dolaysıyla PYD'nin kantonları Kürtleri temsil etmediği gibi Kürtleri esir almıştır. Bunu da belirtmekte fayda var. Bu dil henüz halka yansımadı. Fakat siyasilerin, ayrıştırıcı dili kullanması sosyal medyada yankı buluyor. Bunun zamanla halka yansıması mutlaka olacaktır. Bu dili ve üslubu konuşanların üzerine gitmek lazım yoksa ülkenin gidişatının hiç iyi olmayacağını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
“RAHATSIZLIK DUYULDUĞUNU GÖRÜYORUM VE HAK VERİYORUM”
Haklı bir meseleyle ilgi bir adım atılırken bunun zararlı bazı söylemlerin ortaya çıktığını belirten Yazar Vahdettin İnce, “Irkçılık ve Milliyetçilik eğilimlerinin bazı kesimler üzerinde olduğunu hep görüyoruz. Bu da tabi henüz taşların yerine tam oturmadığının göstergesidir. Türkiye`nin bir imparatorluk bakiyesi olduğu sürekli dillendirilir fakat bunun birçok yerde tekçiliğe doğru evirtmek istendiğini görüyoruz. Bu da sürekli dikkat çekmeye çalıştığımız bir şeydir. Bundan rahatsızlık duyulduğunu da görüyorum ve hak veriyorum. ” şeklinde konuştu.
“KÜRT`ÜN KALBİNİ KIRIYORSAN BURADA DİKKAT EDECEKSİN”
Suriye diye bir ülkenin neredeyse kalmadığının altını çizen İnce, “Burada bir yapı oluşturulmak isteniyor. Ama bunun Suriye halklarının iradesiyle olmaması isteniyor. Savaşın kontrolünü elinde tutan emperyalist güçlerin; Amerika`nın, Rusya`nın son hamlesiyle belki Fransa`nın aslında etkili olmasını sağlayacak bir yapı kurulmak isteniyor. Türkiye ise sınırlarında kendisiyle ileride savaşacak ve zarar verecek bir yapıya izin vermemek adına böyle bir harekâta girişti. Ama böyle giderken tıpkı silahların geri tepmesi olduğu gibi sen düşmana kurşun sıkarsın ama silahın geri tepmesi sana zarar verebilir. Ben, bu ırkçı ve aşırı milliyetçi söylemleri, düşmanı vururken içerideki sosyolojiyi tahrip etmesi olarak görüyorum. Bu çok tehlikelidir. Devletler büyük resmi görerek hareket etmelidirler. Özellikle aydınların, akademisyenlerin bu hususta devleti düşünmeleri normal görebiliriz. Ama devlet gibi düşünmemelidirler. Aydın çevrelerimiz devlet gibi düşünerek asıyor, kesiyor ve yargılıyor. Tamam, zor ve sıkıntılı süreçten geçiyoruz, doğrudur. Ama neticede PKK-PYD`ye operasyon yaparken yan etki olarak içerideki Kürt`ün kalbini kırıyorsan burada dikkat edeceksin. Böyle bir dönemde devlet erkânına Kur`an`dan ve Siyer`den akıl vermesi gereken bir ulema olması gerekiyor. Maalesef şu anda seküler- laik kesimden figürler akıl veriyor. Onlarda toptancı ve ayrıştırıcı bir dille olaylara yaklaşıyor. Çukur operasyonları sırasında PKK ile Kürt halkını ayırmayı bildi diye düşünüyorum. Burada da aynı şeyi bekliyoruz.” dedi.
“ORTADOĞU`DA KURULAN DÜZEN ENERJİMİZİ İÇE VERMEMİZE NEDEN OLUYOR”
Batının oluşturduğu yapının fark edilmesi ve enerjimizin dışarı doğru yönelmesi gerektiğini belirten İnce, “Her seferinde enerjimizi içeri doğru yöneltmemizi sağlıyorlar. Bütün gruplar, camialar hedef olarak haçlı zihniyetini ve siyonizmi tahtaya koyduğunda taşlar o zaman yerine oturmuş olacak. Bölgenin önemli ülkelerinden olan Türkiye`nin enerjisini dışarıya verdiğini gördüğümüz gün gönlümüz rahat olabilir. Ne yazık ki Ortadoğu`da kurulan bataklık gibi düzen sürekli enerjimizi içe vermemize neden oluyor. Bu da siyonizme yarıyor. İşte Kudüs`ün israilin başkenti yapılması da Müslümanların bir biriyle uğraşmasından dolayıdır. Bunu uzun zamandan beri düşünüyorlardı ama en uygun zaman olarak bu zamanı gördüler.” ifadelerini kullandı.