Şiddetli omuz ağrıları, omuz üzerine yatamamak, kolu hareket ettirememek... Tüm bu belirtiler, omuz sıkışma sendromuna işaret edebiliyor. Toplumun neredeyse yüzde 30'unu etkileyen omuz sıkışmaları, manuel terapi uygulamaları ile tedavi edilebiliyor. Memorial Wellness Manuel Tıp Uzmanı Dr. Metin Mutlu, omuz sıkışma sendromu hakkında bilgi verdi.

Mutlu, "Impingement; yani omuz sıkışma sendromuna genellikle bursitler, donuk omuz, fibromiyalji, kireçlenme, travmatik ve atletik zedelenmeler, sinir yaralanmaları, enfeksiyonlar, tümörler, boyundan yayılan ağrılar, romatoid artrit gibi iltihabi romatizmal hastalıklar, gut, diyabet, çeşitli metabolik ve hormonal hastalıklar, omzu etkileyen torasik çıkış sendromları, miyopati adı verilen kas hastalığı, kalp hastalıkları ve akciğer tepe tümörleri gibi iç organ hastalıkları sebep olabilmektedir. Kolunu kuvvet gerektirecek şekilde uzun süre baş üstünde kullanan kişilerde de bu probleme sık rastlanmaktadır." dedi.

Omuzun sıkışma sendromunun, sık görülen omuz rahatsızlıklarından biri olduğunu belirten Mutlu, "Omuz sıkışma sendromu, genellikle omuz üzerine yatarken ağrı hissetme hatta ağrıdan omuz üzerine yatamama, kolu baş üstüne kaldıramama ve bu tür hareketlerde kısıtlılık yaratarak belirtiler verir. Bu sendromda ağrı kimi zaman kişiyi uykusundan uyandıracak derecede ağırlaşabilmektedir." uyarısında bulundu.

"Omzun hareket açısı önemli"

Mutlu, şunları söyledi: "Muayene sırasında omzun hareket açıklığına bakılır ve sıkışmayı gösteren bazı testler yapılmaktadır. Bazı durumlarda enjeksiyon uygulaması yapılır. Bu enjeksiyon sonrası ağrının geçmesi ve hareketlerin ve testlerin düzelmesi tanı açısından anlamlıdır. Röntgen çekilerek kireçlenme ve kemiklerdeki değişiklikler görülmelidir. Tendonların ve diğer yumuşak dokuların durumunu görmek için ultrason, MR tetkikleri yapılmalıdır. Tendonun durumu, yırtılıp yırtılmadığı görülerek tedavi planlanmaktadır."

İlk aşama 25 yaş altı kişilerde görülüyor

Omuz sıkışma sendromunun ilk aşamasının genellikle 25 yaş ve altı kişilerde görüldüğünü belirten Mutlu, "Bu aşamada tendonda ödem, şişlik, kanama meydana gelir. İlaç, manuel terapi ve egzersizle tedavi planlanabilir. Bu aşamada kol üzerine yüklenilmemesi gerekir. Tetikleyici hareketlerden de uzak durulursa ağrılar hafiflemektedir. Omuz sıkışma sendromu yaşayan bu gruptaki hastalar için cerrahi uygulanmasına gerek duyulmamaktadır. İkinci aşamada ise sıkışan tendonda tendinit; yani yangı meydana gelir. Bu aşama daha çok 25-40 yaş arası kişilerde görülmektedir. Tedavi için ilaç, egzersiz ve fizik tedavi ve manuel terapi uygulanır. Bu dönemde lokal enjeksiyon, nöralterapi de uygulanabilir." ifadelerini kullandı.

"Erken dönemde tedavi sağlanmazsa yırtıklar meydana gelebilir"

Mutlu, sözlerine şöyle son verdi: "Birinci ve ikinci aşamada hastalığı teşhis edilen kişiler uygun tedavi uygulamaları, egzersiz ve korunma yöntemleri sayesinde üçüncü aşamaya geçmeyebilir. Bu aşamada ise hastalar genellikle 40 yaşın üzerindedir ve bu dönemde tendonda yırtıklar meydana gelebilir. Bu aşamada tanısı konulan hastalar 6 ayı aşmamak şartıyla fizik tedavi, egzersiz tedavisi, manuel terapi, lokal enjeksiyonlarla konservatif tedaviye alınmaktadır. Bu konservatif tedaviye rağmen şikayeti devam eden ya da tendonda tam bir yırtık olan hastalarda cerrahi yöntemlerin uygulanması gerekebilir. İyi bir sonuç için ameliyat sonrası fizik tedavi ve egzersiz mutlaka önerilmektedir. Hangi dönem olursa olsun tedavi ile amaç; koruyucu önlemlerle hastalığın ilerlemesini önlemek, egzersiz ve fizik tedaviyle omuz fonksiyonları geri kazandırmak olmalıdır." (İLKHA)