Hamd, çok sabreden, şükredenlere nîmetiyle karşılık veren, çok yüce, çok büyük, herşeyi hakkıyla işiten, herşeyi kemaliyle gören, herşeyi lâyıkıyla bilen ve kudreti sonsuz Allah'a mahsustur.
Mahlûkatının bütün işleri, O'nun dilemesine bağlıdır, Allah Teala kıyamet gününde çağrısını kabirde bulunanlara işittirir. Bütün mahlûkatın mukadderatını ve ecellerini takdir etmiş, onların geride bıraktıkları eserleri, amelleri yazmış, onlar arasında maişetlerini ve mallarını taksim etmiş, onların hangisinin daha güzel amel ve harekette bulunacağını imtihan etmek için, ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galibtir, çok yargılayıcıdır, eşsiz kahır ve kudret sahibidir, her güçlük O'na kolaydır. O, mevladır, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcıdır O. Göklerde ve yerde ne varsa (hepsi) O'nu tesbih (ve tenzih) eder.
Mülk ve tasarruf O'na aittir. Bütün hamd O'na mahsustur. O, herşeye hakkıyla kadirdir. Sizi yaratan O'dur, öyle iken kiminiz kafir, kiminiz mü'minsiniz. Allah ne yaparsanız hakkıyla görücüdür. Gökleri ve yeri hakk ile yaratmış, size suret vermiş, suretlerinize de güzellik bahsetmiştir. Dönüş ancak O'nadır. Allah; ne gizlerseniz ve ne açıklarsanız (hepsini) bilir. Çünkü O, sinelerin özünü bile hakkıyla bilendir.
Ben şehadet ederim ki, Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur. O birdir. O'nun ortağı ve benzeri yoktur. O, ortak ve yardımcı edinmekten münezzehtir. Mahlukata benzemekten münezzeh olduğu gibi, sapkınların dediğinden de münezzehtir. O'nun (benzeri olmak şöyle dursun), benzeri gibisi (dahi) yoktur. O, hakkıyla işiten, kemaliyle görendir.
Ben şehadet ederim ki, şüphesiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) O'nun kulu ve resulü, mahlukatın hayırlısı ve seçkini, vahyin emini, Allah ile kulları arasında elçi, Allah'ı en iyi bilen ve O'ndan en çok korkan, ümmetine en iyi nasihat eden, Allah'ın hükmüne en çok sabreden ve O'nun nimetlerine en çok şükreden ve Allah'a en yakın olandır. Çünkü Allah katında mevkii ve makamı en yüce ve en büyük olan odur. Allah katında en büyük şefaat sahibi odur.
Allah Teala onu, imana ve cennete davet etmek için göndermiştir. Allah rızası için çalışmış, iyilikleri, emretmiş, kötülüklerden nehyetmiş, Rabbinin elçisi oluşunu tebliğ etmiş, Allah'ın emrini apaçık bildirmiş, Allah'ın rızası uğrunda hiçbir kimsenin katlanamayacağı meşakkatlara katlanmış ve Allah'ın rızasına ulaşmak için sabır ve şükür ile hakkıyla kaim olmuş, sabredenlerden hiç birinin ulaşamayacağı, "sabır makamı"nda sabit olmuştur. Bütün şükredenlerin erişemeyeceği "şükür derecesi"ne yükselmiştir. Allah Teala, melekler, peygamberler ve bütün mü'minler onu methetmiştir. Bundan dolayı Livâü'l-hamd ismindeki sancak yalnız ona tahsis edilmiştir. Hz. Adem (a.s.) ve diğer bütün peygamberler, onun sancağı altında toplanacaktır. Allah Teala,"hamd"i, peygamberimize indirdiği Kur'an-ı Kerim'in başında zikretmiştir. Tevrat ve İncil'de de bu böyledir. Peygamberimiz vesilesiyle hidayete ermiş olanların cennetteki son duaları da Allah'a hamd etmek olacaktır.
Allah Teala, peygamberimizin ümmetini yaratmadan önce onlara, "hamdedenler" ismini vermiştir. Çünkü, onlar Allah Teala'ya bollukta ve darlıkta hamdederler. Onlar bütün ümmetlerden önce cennete gireceklerdir. Mahlukatın livâ'ül-hamd'e en yakın olanları, Allah'ı en çok hamdeden ve zikredenlerdir. Nitekim onların makam itibariyle en yükseği, en çok sabreden ve şükredenleridir. Allah Teala, melekleri, peygamberleri ve bütün mü'minler ona cok selât (ve tekrim) ederler. Çünkü Allah'ı birleyen, O'nu tanıtan ve O'na davet eden odur.
Yalnız Allah'dan Yardım Dileriz.