Hizbullah Cemaati'nin kurucu rehberi Hüseyin Velioğlu, 17 Ocak 2000 tarihinde İstanbul'un Beykoz ilçesinde bulunduğu eve yönelik baskın sonucunda şehit edilmişti.
Hayatını İslam davasına adayan, gece-gündüz demeden davası uğruna çalışan Velioğlu, şehadetinin 18'inci yılında rahmet ve minnetle yâd ediliyor.
Hüseyin Velioğlu'nun İslam uğruna büyük sorumluluklar yüklendiğini belirten yakın arkadaşları, onun, ümmeti birleştirme ve vahdeti sağlamaya yönelik çabalarına dikkat çekiyorlar.
Şehidi yakından tanıyan dava arkadaşlarından ve bölgenin kanaat önderlerinden Mustafa Durgun, onun, dünya metaına ve sermayesine tenezzül etmeyen mümtaz bir şahsiyet olduğunu söyledi.
Durgun, "Şehit Rehber, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi mezunudur ancak kendisini tamamıyla ilahi davaya verdiği için bu alanda resmi bir vazife almadı. Rehber Hüseyin, insanlığın ancak İslam'ı yaşayarak kurtulabileceğine inanır ve o istikamette hareket ederdi. Bu doğrultuda, insanları ziyaret ederdi. Ona destek çıkanlar da oldu çıkmayanlar da. Şehit Rehber'in tüm gayesi İslam'ı bir hayat nizamı olarak yaşamak ve yaşatmaktı. Tüm derdi buydu." dedi.
Geçmişte oldukça büyük sıkıntıların olduğunu hatırlatan Durgun, Hüseyin Velioğlu'nun bütün bu zorluklara rağmen âlimleri ve kanaat önderlerini ziyaret edip, onların görüşlerini aldığını ve bir araya gelmeye yönelik girişimlerde bulunduğunu anlattı.
"Biz onu gördükten sonra ona gönül verdik, aradığımızı onun yanında bulduk"
Şehit Rehber'in kıt imkanlarla büyük işler başardığına vurgu yapan Durgun, şunları söyledi:
"Bugün olsa akla hayale gelmeyen işler yapardı. Benim eskiden beri İslami hassasiyetim vardı. Hüseyin Velioğlu ile 1980'li yıllarda tanıştım. Biz onu gördükten sonra ona gönül verdik. Aradığımızı onun yanında bulduk. Bir çoban arkadaşım vardı, onu kitapevine götürerek, Şehit ile görüştürdüm. Kitapevinin çevresinde güzel yüzlü insanlar vardı. Şehit, götürdüğüm arkadaşımı görünce sohbet etmeye başladı. Sohbetten sonra arkadaşımı yolcu ettim. Bir süre sonra bana, çoban arkadaşımın nerede olduğunu sordu. Ben de Erzurum'un Palandöken Dağı'nda koyun otlattığını söyledim. Bana, 'Erzurum'a giderek onu ziyaret edelim.' dedi. Şehit Rehber öyle bir insandır. İleride İslam'a hizmet edecek olan velev ki çoban olsa vazgeçmiyordu. Onun sayesinde biz de dava sahibi olduk. Biz muvaffak olursak ne ala, biz olmazsak siz, siz olmazsanız çocuklarınız olur inşallah. Bu dava devam edecek."
"Hüseyin Velioğlu'nun varisleri inşallah İslam ümmetinin birleşmesine vesile olacaktır"
"Rehber Velioğlu, tüm âlimlerden ve eserlerden faydalanırdı." diyen Durgun, "Hasan El Benna'yı, Abdullah Azzam'ı, Bediüzzüman'ı, Ayetullah Humeyni'yi ve diğerlerini de seviyordu. Onların kitaplarını okuyor, fikirlerinden faydalanıyordu. Bir gün kendisine, devamlı Risale-i Nur okuduğumu, bu konudaki fikrinin ne olduğunu sorduğumda bana, 'Seyda, ben her şeyimi Risale-i Nur'a borçluyum.' dedi. Hüseyin Velioğlu'nun varisleri inşallah İslam ümmetinin birleşmesine vesile olacaktır. Şehit Velioğlu, ümmetçi bir Müslümandı, vahdet çizgisinden ayrılmazdı. Ümmeti birleştirmek için uğraştı. Gençlerimiz, Kur'an-ı Kerim ve sünnet çerçevesinde hareket etsinler, diğer insanlara da el uzatsınlar isterdi. Hep vasat olanı tercih ederdi. Hüseyin Velioğlu'nun kurulmasına vesile olduğu cemaat de aşırılıktan arınmış bir cemaattir." ifadelerini kullandı.
Hüseyin Velioğlu'nun dava arkadaşı ve aynı zamanda komşusu olan Mehmet Fatih Anal, onun mücadelesi, çalışması, emeği ve her saatinin İslam davası için olduğunu dile getirdi.
"Bir günde ancak 3 saat uyuyabiliyordu"
Şehidin, köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir, bölge bölge gezerek İslam'ı anlattığını bildiren Anal, "Bölgede âlim, seyda ve şeyh olup da Rehber'in ziyaret etmediği bir kişinin olduğunu sanmıyorum. Birbirinden istifade etmişlerdir. Şehit Rehber çok ileri görüşlü bir fikir adamıydı. Son zamanlarda çok beraberdik. Bir günde ancak 3 saat uyuyabiliyordu. İşi davasıydı. İnsanları Allah'a yöneltmek, kulluğa döndürmekti. Sürüsüne kurtlar düşen bir çobanın telaşı ve çabaları gibi İslam ümmetini kurtarmak istiyordu. Gencinden yaşlısına kadar herkese koşuyordu. Bazen biz dinlenmesini, yatmasını istiyorduk. O ise ceketini yastık yapar, 10 dakika dinlenir ve kalkardı. Kaldığı yerden devam ederdi." şeklinde konuştu.
"Şii, Sünni, Türk, Kürt, Arap ya da Acem derdi taşımadı"
Anal, sözlerini şöyle tamamladı: "Nasıl ki arı her çiçekten nasibini alıyor, bu camia ve rehberi olan Şehit Hüseyin Velioğlu da her âlimden ve eserden faydalı olanı almıştır. Mevdudi'nin eseri, Bediüzzaman'ın eseri, Seyyid Kutub'un eseri, Hasan El Benna'nın ve diğerlerinin de eserleri okunuyor. Şii, Sünni, Türk, Kürt, Arap ya da Acem derdi taşımadı. Yeter ki ihlaslı ve samimi olsun, Allah'a kul olmayı düşünsün. Her Müslümandan, bölgedeki âlimlerden ve dünyadaki âlimlerden yararlanmıştır. Bundan daha kapsayıcı, daha güzel ve daha ümmetçi bir çizgi yakalanabilir mi?"
"Fikirleri insanların zihinlerinde yeni ufuklar açıyor, onları harekete geçiriyordu"
Hüseyin Velioğlu'nun yakın arkadaşlarından Ahmet Seyitoğlu, "Şehit Hüseyin Velioğlu'nun dile getirdiği fikirler insanların zihinlerinde yeni ufuklar açıyor ve onları harekete geçiriyordu. Özellikle ibadetlerine çok şahit oluyordum. Çok muttaki bir insandı. Hatta sünnetlerinin hiçbirini terk etmiyordu. Onun insanlar üzerindeki etkisinin en önemli tarafı, Müslümanların gelecekteki programları üzerindeki fikirleriydi. Bu herkesin zihninde soru işareti oluşturuyor, ufuklarını açıyor ve insanları harekete geçiriyordu. Velioğlu'nun şu anda Müslümanların izzetli duruşunda payı çok büyüktür. İnşallah Allah-u Teâlâ, onun hizmetini kabul eder ve cennetiyle mükâfatlandırır. Bizim birlikteliğimizin olduğu dönemde Müslümanların gelecekteki izzetlerini koruyabilecek programlar üzerinde çok ciddi önerileri vardı. Ulema üzerindeki çalışmaları bunu net bir şekilde gösteriyordu. Hemen hemen görüştüğü tüm âlimlerin kendisinden etkilenmemesi mümkün değildi. Herkesin kafasında soru işaretleri yaratıyor ve onları harekete geçiriyordu." dedi.
"İslam'ı yaymak için neredeyse Türkiye'de gezmediği yer bırakmadı"
Şehit Rehber'in ağabeyi Serdin Velioğlu, "Kardeşimin ahlakı çok güzeldi. Dini için çok çalışkandı. Hiç korkmazdı, İslam'ın hâkim olabilmesi için çok çalıştı. İslam'ı yaymak için neredeyse Türkiye'de gezmediği yer bırakmadı. Çok insanın hidayetine vesile oldu. Bu topraklara dindar bir neslin yetişmesi için tohum attı." ifadelerini kullandı.
"Yaşça ondan büyük olmamıza rağmen sürekli bize nasihatlerde bulunuyordu"
Şehidin ağabeylerinden Seyfettin Velioğlu, duygularını şöyle dile getirdi: "Biz 5 kardeştik ve Hüseyin bizim en küçük kardeşimizdi. Küçük yaşlarda dahi çok imanlı birisiydi. Biz yaşça ondan büyük olmamıza rağmen sürekli bize nasihatlerde bulunuyordu. Çok dindar bir kişiliğe sahipti. O çok cesurdu. Kendi başına şehir şehir, köy köy, mezra mezra dolaşıp Allah'ın dinini anlatıyordu. Hep bize 'Allah'ın bizler için takdiri neyse ondan başkası olmaz.' derdi. İslam'a hizmette çok çalışkandı. Ölene kadar asla onu unutmayacağım. Şehadetinden bir gün önce bana 4 adet yeni gömlek göndermişti. Her okul döneminin sonunda takdir alırdı. Hep iyi insanlarla arkadaşlık yapardı. Kesinlikle kötü insanlarla arkadaşlık yapmazdı. Bizlere karşı çok iyi ve merhametliydi. Bacılarına kendilerini örtmeleri için sık sık nasihatlerde bulunuyordu. Bize sürekli ölümü hatırlatıyor ve buna hazırlık yapmamızı söylüyordu. Konuştuğu zaman sürekli iyi şeylerden bahsederdi. Çok güzel bir ahlaka sahip olan kardeşimi babam çok severdi."
"Onun yolundan gitmeyenler dahi onun çok iyi bir insan olduğunu halen bize anlatıyorlar"
Şehit Hüseyin Velioğlu'nun kız kardeşi Saliha Hanım ise "Annem Hüseyin'e hamile olduğu zaman Mardin'de hapiste bulunan bir imam, yanında bulunan bir köylümüze, rüyasında annemi, başında nurlu bir başörtüsü olduğu halde gördüğünü söylüyor. Kesinlikle hiçbir zaman namazlarını kaçırmazdı. Hüseyin daha çocukken köyde bulunan hayvanlarımıza bakardı. Camide Kur'an-ı Kerim okuma vakti geldiği zaman beni çağırır, hayvanlara benim bakmamı söylerdi. Daha sonra gelir, tekrar hayvanlara bakardı. Hüseyin çok fazla ve gereksiz konuşmazdı. Batman'da iken okuldan eve dönünce hemen kafasına bir takke koyardı. Küçük yaşta bile İslam'ın şiarı olan şeyleri çok severdi. Annem ve babam ona çok muhabbet duyardı. Kız kardeşlerine nasihatlerde bulunur ve Allah'ın istediği şekilde örtünmemizi söylerdi. Özellikle akıllı gençlerle arkadaşlık eder ve onlara sohbet ederdi. Tek başına köyleri, şehirleri dolaşır; şeyhleri ve âlimleri ziyaret edip, onlarla İslam'ı konuşurdu. Tek gayesi Allah rızası ve İslam'dı. Çok güzel bir ahlaka sahipti, akıllı ve zekiydi. İslam'ı tebliğ için dünyevi bazı makamlardan vazgeçti. Onun tek gayesi Kur'an'a, İslam'a hizmet etmekti. Her kimin yanına giderse onlara İslam'ı anlatırdı. İslam düşmanları dışındaki herkesi çok severdi. Onun yolundan gitmeyenler dahi onun çok iyi bir insan olduğunu halen bize anlatıyorlar." şeklinde konuştu.
Hüseyin Velioğlu kimdir?
Hacı Osman ve Fatma çiftinin 11 çocuğundan biri olan Hüseyin Velioğlu, resmi kayıtlara göre, 1 Ocak 1952 yılında Batman'ın Gercüş ilçesine bağlı Bağözü (Xiro) köyünde dünyaya gözlerini açtı.
Batman ve çevresinde kalabalık bir topluluğa sahip olan Habizbini aşiretine mensup olan ve İslami hassasiyete sahip bir anne ve babanın çocuğu olan Velioğlu, daha küçük yaşlardan itibaren İslami bir karakter edindi. 6-7 yaşlarında iken köy imamının yanında Kur'an-ı Kerim dersi alan Velioğlu, köylerinde okul olmadığı için orada kaldıkları müddetçe okula gidemedi.
Velioğlu 9 yaşına geldiğinde ailece Batman'a yerleştiler. İlkokulu Batman Devrim (şimdiki ismi Mehmet Akif Ersoy) İlkokulunda, ortaokulu Batman Site Ortaokulunda (Bu okul sonradan Batman Petrol Ortaokulu adını almıştır.), liseyi Mardin Yatılı Lisesinde okuyup ardından üniversiteye başladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü'nü bitirdikten sonra resmi bir görev almadı ve Batman'a yerleşip, orada İslami faaliyetlere başladı.
Hüseyin Velioğlu daha üniversite öğrencisiyken 18 Mayıs 1978 tarihinde evlenmiş, bu evliliği 20 Kasım 1978 itibariyle resmi kayıtlara geçmiştir. Evlilik hayatı boyunca 7 erkek ve 4 kız olmak üzere toplam 11 çocuğu olmuştur.
1979 yılında beraberindeki arkadaşlarıyla Batman'da Hizbullah Cemaati'ni kuran Velioğlu, gizli bir şekilde cemaatsel faaliyetlere başladı. Bununla beraber, henüz okula devam ettiği için Ankara'dan ilişkisini kesmemişti ancak Batman'a sık aralıklarla gidip geliyor ve arkadaşlarıyla ilişkilerini canlı tutuyordu.
1999 yılında İstanbul'a gidip yerleşen Hüseyin Velioğlu, İstanbul'a yerleştikten bir yıl sonra, 17 Ocak 2000 tarihinde Beykoz'daki Kavacık Mühendis Sokak'ta bulunduğu evin ablukaya alınarak saatlerce uzun namlulu silahlarla taranması sonucu şehit edildi. (İLKHA)