Medya yoluyla İslami değerlere ve bu değerlerin savunulmasına yönelik yapılan saldırılar hakkında değerlendirmelerde bulunan Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası (Diyanet-Sen) Diyarbakır Şube Başkanı Ömer Evsen, insanların medya üzerinde yargılanır pozisyona getirilmesinin ciddi manada toplumu gereceğini belirtti.

Basın özgürlüğünü 'insanlara saldırma özgürlüğü' olarak kullanarak belli bir noktaya getirme çabası içerisinde olanların varlığına işaret eden Diyanet-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Evsen, bunun toplum olarak ciddi manada zarar görmeye yol açacağını söyledi.

Medya ve sosyal medya üzerinden din ve dindar kurumlara yoğun saldırıların olduğunu dile getiren Evsen, "Türkiye'de medyanın tam olarak dindar kesimden de olmaması, daha sonraki süreçte de ne yazık ki sağduyulu hareket tarzı olmaması önümüze böylesi ciddi sıkıntılarla gelmesine yol açıyor. Medya ve sosyal medya üzerinden din ve dindar kurumların hepsine ciddi manada saldırılar oluyor ve bu saldırılarla ne yazık ki bir şekilde taban bulma noktasına gidiliyor. Bu tabanla birlikte aslında toplumun ıslahı için çalışan, yönlendirmeye çalışan, düzeltmeye çalışan kurumlara birçok saldırıların olmasına neden olunuyor. Bunların kendilerine bir çeki düzen vermesi gerekiyor. Bir çeki düzen verilmediği için bunlar kendilerini 28 Şubat sürecindeki gibi sahipsiz, başıboş insanlara yönelik hareketlerin içerisinde, basın özgürlüğünü 'insanlara saldırma özgürlüğü' olarak kullanarak belli bir noktaya getirme çabası ve çalışması içerisindeler. Bu da bizim toplum olarak ciddi manada zarar görmemize yol açıyor." dedi.

"Toplum bunu kabul etmediğini açık ve net bir şekilde gösterdi"

Toplumun bu tür oyunlara gelmediğini söyleyen Evsen, "Son süreçte Diyanete yönelik saldırıların da temelinde aslında olan buydu. Hem medya hem de sosyal medya üzerinden Türkiye'nin en güzide kurumlarından biri olan böylesine bir kurumun zedelenmeye çalışılması, bu kurumun kodlarıyla oynanmaya çalışılması aslında toplumda ciddi bir sıkıntı yarattı ve toplum buna sert bir şekilde karşılık verdi. Bu karşılığı biz açık bir şekilde gördük. Onlar istedikleri kadar çabalasalar da bir şeyleri dezenforme edip bunu bozmaya yönelik hareketler içerisine girseler de toplum bunu kabul etmediğini açık ve net bir şekilde gösterdi ve Diyanetin yanında olduğunu, diyanetle birlikte hareket ettiğini açık bir şekilde gösterdi. Bu da bizim açımızdan önemli şey." ifadelerini kullandı.

Sosyal medyayı kullanma noktasında İslami kesimin kendini geliştirmesi gerektiğine vurgu yapan Evsen, sözlerine şöyle devam etti:

"Dindar kurumlarımızın, hem toplum hem basın hem de sosyal medya üzerindeki etkisini artırması gerekiyor. Bizim sosyal medyayı çok daha net kullanabilmemiz gerekiyor. Yani sıradan bir insanın 10-15 bin takipçisinin olması, onun aslında ulaştığı 10-15 bin kişilik bir kitleden bahsediyor olmamızı sağlıyor. Ne yazık ki sosyal meyda üzerindeki fonksiyonumuz, yetkimiz artmadı ve artırılamadığı için böylesi sıkıntılarla karşı karşıyayız. Biz dindarlar hem medyayı, hem de sosyal medyayı çok iyi kullanabilmeli ve bu noktada iyi adımlar atabilmeliyiz ki böylesi sıkıntılarla karşılaşmayalım, önümüze getirilen böylesi saçma sapan haber ve yorumlara kanmayalım ve bunlarla ilgili ciddi tedbirler alabilelim."

"Kimsenin insanlar arası düşmanlık yaratacak bir haber döngüsünün içerisine girmesinin bir karşılığı yoktur"

"Kimse kimseyi manipüle edici haberlerle farklı bir şekilde yönlendirme hakkına sahip değildir." diyen Evsen, "Şunu açık ve net bir şekilde görmemiz gerekiyor. Dezanforme haberlere yönelik yetkililerin açık ve net bir şekilde uyanık olması, bu konularla ilgili gerekiyorsa işi hem adli mercilere taşıması hem de idari noktada bir ceza gerekiyorsa bunlarla ilgili gerekli iş ve işlemlerin fiiliyata geçirilmesi gerekiyor ki kimse kendini basın kisvesi adı altında rahat görmemeli. Kişinin özgürlüğü başkasının özgürlüğünün başladığı noktada biter. Kural budur. Adınız medya da basın da olsa herhangi bir sınırsız bir özgürlüğünüz yoktur. Tüm özgürlükler başkasının özgürlüklerini olduğu noktada sınırlanır ve bu sınırları da çok açık ve net bir şekilde kanun koyucu ortaya koymuştur. Kimse kimseye hakaret etme, kimseyi manipüle edici haberlerle farklı bir şekilde yönlendirme hakkına sahip değildir. Bunun açık ve net bir şekilde görülmesi, bu şekilde de detaylandırılması gerekiyor. Bunu yapabildiğimiz zaman güzel bir topluma, doğru bir topluma ve insanlara haberi en güzel şekilde ulaştırabilen bir topluma sahip olabiliriz. Bir toplumun ihtiyacı olan da budur. Kimsenin insanlar arası düşmanlık yaratacak bir haber döngüsünün içerisine girmesinin de bir karşılığı yoktur." şeklinde konuştu.

"Kimse ne sosyal medya ne de normal medya üzerinden kimseye saldırma pozisyonuna girmesin"

İnsanların medya üzerinde yargılanır pozisyona getirilmesinin toplumu gereceğini ifade eden Evsen, "Son olarak sosyal medyanın ciddi manada bir kontrol altında tutulması ve buradaki fonksiyonel olarak bir denge içerisinde bu işin yürütülmesi gerekiyor ki kimse ne sosyal medya ne de normal medya üzerinden kimseye saldırma pozisyonuna girmesin. Bir yanlış varsa bu ülkede hukuk ve yargı sistemi vardır. Bunun dışındaki yapılarda bununla gerekli müeyyideleri uygulama noktasında zaten adımları atacaktır. Bunun dışında insanların sosyal medya üzerinde yargılanması veyahut medya üzerinde yargılanır pozisyona getirilmesi de ciddi manada toplumu germeye ve sıkıntıların yaşanmasına neden olacaktır. Buna çok dikkat edilmesi gerekiyor. Herhangi bir konu varsa bununla ilgili ivedilikle inceleme, soruşturma yapılması ve bunun açıklığa kavuşturulmasının en uygun olduğunu düşünüyorum." dedi. (M. Hüseyin Temel - İLKHA)