SARAYBOSNA - Birçok Avrupa ülkesi, sosyal medya üzerinden nefret söylemleri, hakaretler, yalan haberler ve yasa dışı içerikli paylaşımlara yönelik hukuki yaptırımlar uygulanmasında kararlı.

Almanya'da sosyal medya sitelerini nefret söylemleri, sahte haberler ve yasadışı içerikli paylaşımları hızlı bir şekilde silmeye zorlayacak yeni bir yasa 1 Ocak itibariyle yürürlüğe girdi. Yasa kapsamında, açık bir şekilde nefret söylemi olduğu takdirde, sosyal paylaşım sitelerine bu paylaşımları silmemesi durumunda 50 milyon avroya kadar para cezası verilebilecek. Yasa aynı zamanda, sitelere bu içeriklerin yasa dışı olduğunun bildirilmesinin ardından harekete geçmeleri için 24 saat mühlet tanıyor.

Almanya'da yasanın yürürlüğe girmesinin ardından Twitter, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin milletvekili Beatrix Storch'un bir paylaşımını silerek, hesabı 12 saatliğine askıya almıştı. Bir başka AfD milletvekili Jens Maier de eski tenisçi Boris Becker'in oğlu Noah Becker için "yarı zenci" ifadesini kullanmış ve bu paylaşım da Twitter tarafından silinmişti.

Öte yandan, Almanya Adalet Bakanı Heiko Maas'ın sosyal medyadaki hesabının da bu yeni yasadan nasibini aldığı iddia edildi. "Bild" gazetesinde yer alan haberde, Maas'ın 7 yıl önce paylaştığı, "Saarbrücken İslam Cemiyetini ziyaretimde bir kez daha Sarrazin'in (Göçmenler hakkında yazdığı kitap ile Almanya'da tartışmalar yaratan eski Merkez Bankası Başkanı Thilo Sarrazin) ne kadar aptal olduğunu anladım." ifadelerinin yer aldığı tweetin silindiği belirtildi. Bakanlık sözcüsünün, bu tweeti kendilerinin silmediğini açıkladığına yer verildi.

Yeni yasa yürürlüğe girmeden önce de Facebook, 24 Eylül'deki seçimler öncesinde ağustos ayında, Almanya'daki 10 bin hesabı "gerçeği yansıtmayan haber ve dezenformasyon ürettiği" gerekçesiyle askıya almıştı.

Ayrıca, Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir de 20 Ağustos 2017'de, kendisine sosyal medya üzerinden hakaret ettiği gerekçesiyle Türk kökenli siyasetçi Bekir Sipahi'yi mahkemeye vererek 30 gün hapis cezası almasına neden olmuştu.

Macron da "mücadele sözü" verdi
Bir diğer Avrupa ülkesi Fransa da sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlara karşı mücadelede kararlı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, cumhurbaşkanı seçimi kampanyası sırasında geçen nisan ayında yaptığı açıklamada, iktidara geldiği takdirde sosyal medya şirketlerinin kriptolanmış mesajlarını isteyeceğini ifade etmişti.

Söz konusu şirketlerin, "yaptıkları sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerinin bulunduğunu" savunmalarının, "artık kabul edilemez" olduğunu vurgulayan Macron, bu çerçevede Google, Facebook, Apple ve Twitter ile görüşeceğini de açıklamıştı.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, kısa bir süre önce yaptığı açıklamada da yalan haberle mücadele için atağa geçeceklerini kaydederek, yıl sonuna kadar internet üzerinden yalan haber ve propagandaya karşı yasa çıkarılacağını açıkladı.

Macron, son dönemde başta internet olmak üzere, basında yalan haber ve propaganda amaçlı yayınların arttığına işaret ederek, bununla mücadele etmek için atağa geçeceklerini duyurdu.

Kısa süre içerisinde bir yasa tasarısının hazırlanarak parlamentoya sunulacağını aktaran Macron, tasarının çerçevesinin gelecek günlerde netleşeceğini belirtti.

Macron, yalan haberin yayılması durumunda konunun yargıya taşınacağını, ilgili haberin silinmesi, kullanıcının üyeliğinin askıya alınması veya ilgili siteye erişimin engellenmesi gibi yaptırımların uygulanabileceğini kaydetti.

İngiltere de ısrarcı
İngiltere'de Theresa May başbakanlığındaki hükümet de başta saldırılarla bağlantılı olanlar olmak üzere, internet üzerinden işlenen suçlar konusunda sosyal medya şirketlerinin önlem alması noktasında ısrarcı. Hükümet, sosyal medya şirketlerinin eylem içerikli mesajları silmemesi halinde, bunlara ceza uygulanmasını gündeme getirmeye hazırlanıyor.

İngiltere, sosyal medyadaki eylemsel içerikleriyle mücadeleyi geçen yıl yaptığı girişimlerle G7 ve BM platformlarına da taşımış, bu çerçevede G7 Zirvesi marjında yapılan ve büyük sosyal medya şirketlerinin de katıldığı bir toplantıda, İnternet Üzerinde Terörle Mücadele İçin Küresel Forum oluşturulması kararı alınmıştı.

Başbakan May, eylül ayında yaptığı açıklamada, "Eylemcilerin interneti kullanmada gösterdiği gelişmeye ayak uydurabilmek için hem şirketler, hem de hükümetler olarak temel bir değişimi gerçekleştirmek zorundayız." ifadelerini kullanmıştı. Bunun küresel bir tehdit olduğunu vurgulayan May, ayrıca bazı mesajlaşma uygulamalarındaki şifreleme tekniklerinin, güvenlik güçleri açısından engel teşkil etmesini de eleştirmişti.

Öte yandan, İngiliz yargısı da internet üzerinden işlenen nefret suçlarına yönelik cezaların ağırlaştırılması için hazırlık yapıyor. Bu kapsamda, geçen yıl savcılara sosyal medya aracılığıyla işlenen suçlar konusunda daha hassas olmaları talimatı verildi.

İngiltere'de, sosyal medya platformlarında yaptıkları paylaşımlarla İletişim Yasası'nın 127. maddesini ihlal edenler, 6 aya kadar hapis cezası ya da 5 bin sterline kadar para cezasına çarptırılabiliyor. Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren mesajlarda ise cezalar artıyor.

İngiltere Adalet Bakanlığının verilerine göre, 2016 yılında günde ortalama 2 kişi, 127. maddeyi ihlalden hüküm giydi. Bakanlık verilerine göre, suçluların birçoğu para cezasına çarptırılırken, ortalama hapis cezası hükmü ise 2 ay 2 hafta oldu.


Son yıllarda yargılananlar genellikle sosyal medyada saldırıları teşvik eden, ırkçı, cinsiyetçi, İslamofobik veya Yahudi karşıtlığı gibi nefret içerikli paylaşımlarda bulunan ve tehdit içerikli mesajlarla kişileri hedef alan internet kullanıcılarından oluşuyor.

Ülkede, geçen yıllarda tartışmalara neden olan, telefon ve internet hizmet sağlayıcılarına, kullanıcılarının bilgilerini ve hareketlerini izleme ve paylaşma yetkisi veren tasarı yasalaşmıştı. Siber suçlar ve terörle mücadele çalışmaları kapsamında hazırlanan yasayla İngiliz istihbarat kuruluşları ve güvenlik birimleri, saldırı tehdidi oluşturan kişileri daha yakından takip edebiliyor. Yasaya göre, telefon ve internet hizmet sağlayıcıları kişilerin ziyaret ettiği her internet sitesini, kullandığı uygulama ve bağlanılan internet hizmetinin ayrıntılarını kayıt altına alarak 12 aylığına saklayabiliyor ve hükümetin talebi halinde bu bilgileri paylaşıyor.

Sosyal medya suçları diğer Avrupa ülkelerinde de cezalandırılıyor
Avusturya'da da sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlara verilen cezalara daha çok Nazi propagandaları neden oluyor. Avusturya'da 1947 yılında yürürlüğe giren ve Anti-Nazi yasası da olarak bilinen düzenleme, Nazi ideolojisini suç olarak tanımlıyor. Nazi propagandası yapılmasına müsaade etmeyen yasa nedeniyle sosyal medya üzerinden Nazi yanlısı paylaşımlar için para veya hapis cezası veriliyor.

İspanya'da da sosyal medyada alaycı ve küçük düşürücü ifadeler kullanan, siyasilere ve krala hakaret eden bazı paylaşımları yapan kişilere hapis ve para cezaları verilmişti.

Hollanda'da da daha önce sosyal medya üzerinden hakaret içerikli yorumlarda bulunan bazı isimler, kamu hizmeti, para ve hapis cezalarına çarptırılmıştı.

Yine İsveç'te de sosyal medyada bazı siyasetçilere hakaret eden bir kişi, "nefret suçu" işlediği gerekçesiyle hapse mahkum edilmiş, bu ceza daha sonra para cezasına çevrilmişti.

Danimarka'da da 2011 yılında dönemin muhalefet liderine yönelik Facebook üzerinden hakaret içerikli paylaşımda bulunan bir kişiye hapis ve kamu hizmeti cezası verilmiş, bu ceza daha sonra ertelenmişti

Kaynak: AA