Umut Kervanı'nın başlatmış olduğu kampanya kapsamında Bingöl'de toplanan yardımları Myanmar ordusu ve Budist çetelerin katliamları sonucu Bangladeş'in Cox's Bazar şehrindeki mülteci kampına sığınan Arakanlı Müslümanlara ulaştıran Bingöl Umut Kervanı Yönetim Kurulu üyesi Abdullah Kaya ve İşadamı Bilal Kıtay, mülteci kampında yaşanan dramı İLKHA'ya anlattı.

Arakanlı Müslümanların sığındığı Bangladeş'in ekonomik açıdan çok çok geride olduğunu söyleyen hayırsever işadamı Bilal Kıtay, Cox's Bazar'daki mülteci kampında yoğun bir mülteci nüfusunun olduğunu, bunların çoğunluğunun çocuklardan oluştuğunu belirtti.

Kıtay, "Yaşadıkları yere 'ev' diyoruz ama ev olamayacak şartlarda barınakları bulunuyor. Hepsi iç içe bitişik bir şekilde. Evlerin içinde halı dahil serilecek hiçbir şey yok. Birkaç tabak-çanakları var onlar da boş. Belki kimileri yardım dağıtınca içi doldurulmak üzere bekletiliyor." dedi.

Mülteci kampında ilk etapta gıda ve temel ihtiyaçları dağıttıklarını söyleyen Kıtay, "Çocuklar için oyuncaklar alıp dağıtık. Kış mevsimi dolayısıyla bazı ihtiyaçlar alıp dağıttık. Bunun da mutluluğunu yaşadık; hem üzüntü duyduk hem mutlu olduğumuz anlar oldu." ifadelerini kullandı.

"Kampın tamamen sular altında kalması söz konusu"

Kıtay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu an bölgede kış etkili olduğu için yağmur yok. Belki de en yaşanılan aylardan geçiyorlar. En yaşanılır zamanda oraya gitmemize rağmen o kadar ihtiyaçlar var. Bölge 8 ay boyunca muson yağmurlarını etkisi altına giriyor. 8 ay boyunca muson yağmurlarının oraya düştüğünü düşünün. Her yer tamamen çamur; daha da kötü olacak. Yerleşim yerlerinde su tahliyesi sistemlerinin ve alt yapının olmaması nedeniyle kampın tamamen sular altında kalması söz konusu.  Çöp gibi atıkların da bölgede oluşu, sıcaklarla beraber yağışların olmasıyla bulaşıcı hastalıklar baş gösterebilir."

"Sağlık ve diğer hizmetler konusunda verilebilecek fazla bir şey yok"

Kampta bir milyonu aşkın Arakanlı mültecinin bulunduğunu belirten Kıtay, "Bu kadar büyük bir nüfus ve sığınılan Bangladeş'in kendi kendine yetmeyen bir ülke oluşu da başlı başına bir sorun olarak görülüyor. Burada çocuk nüfusu çok fazla. Bu çocuklara sağlık ve diğer hizmetler konusunda verilebilecek fazla bir şey yok. Eğitim hizmeti zaten yok denilecek seviyede." diye belirtti.

Arakanlıların bir an önce kendi vatanlarına güven ve emniyet içinde geri dönmelerinin sağlanması gerektiğini vurgulayan Kıtay, "Uluslararası teminatların verilerek geri dönüşlerin sağlanması gerekir.  Tüm dünya ülkelerine görev düşüyor. Bu acı gündem oluyor ama çoğu zaman unutuluyor. Bu acının gündemde tutulması gerekiyor.  Garantör ülkelerin devreye girmesi gerekiyor. Bu acı sadece Müslümanlık sorunu değil; insanlık sorunudur. Mültecilerin vatanlarına geri dönmesi dışında yapılanlar sadece 'günü kurtarmak' dışında başka bir şey değildir. Bu kamplarda en çok mağduriyet yaşayan bayan ve çocuklardır." diye konuştu.

"Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir"

Arakanlı Müslümanlar yararına yardım kampanyası düzenlediklerini hatırlatan Bingöl Umut Kervanı Yönetim Kurulu üyesi Abdullah Kaya ise "Bangladeş'te bulunan kamplara gittik. Kamplarda bulunan kardeşlerimiz zor şartlarda hayatlarını sürdürdüklerine şahit olduk. Arakanlı mültecilerin yaşadığı insanlık dramına şahit olduk. Oradaki mağduriyetleri görünce dünya Müslümanların ne kadar duyarsız kaldıklarına şahit oldum.  Hz Muhammed (sav)'in 'Komşusu aç iken, kendisi tok yatan bizden değildir' hadisi orada bize düstur oldu. Orada 1 milyon 600 bin mülteci var, hepsinin acı dolu hikâyeleri var. Tek istekleri geldikleri vatan topraklarına geri dönmek. Umut Kervanı olarak belki az da olsa onlara bazı konularda derman olmaya çalıştık. Orada kaldığımız bir hafta içinde Akika kurbanı kesimi yaptık. Kumanya, sıcak yemek, battaniye, halı, giysi dağıtarak bir adet su kuyusu açtık. Bayan ve çocuklara yönelik ihtiyaçlarını giderdik.  Yapılan yardımlar yeterli değil bir gün tok olan diğer gün aç olabiliyor." ifadelerini kullandı.

Bingöl Umut Kervanı Derneği Başkanı Mehmet Tamaç da toplanılan yardımların Arakanlılara ulaşmasından dolayı duyduğu sevinci paylaştı.

Tamaç, "Hedeflediğimiz yardımları toplayabildik. Allah'a hamd olsun. Gönül isterdi ki oradaki insanlara daha fazla katkı sunalım, yardım gönderebilelim. Bizim gönderdiğimiz sınırlı destek, onların isteklerine elbette ki bir derman olamadı. Oradaki kardeşlerimizi gidip gören arkadaşlarımızın bize aktardıkları kadarıyla onların mağduriyeti kelimelerle izah edilemez. Bu kadar ağır durumları var." dedi. (İLKHA)