Silopi İpekyolu Ortaokulu yönetimi tarafından yeni sistemde liselere geçiş sınavı hakkında seminer düzenlenerek öğrenci velileri bilgilendirildi.
Rehber Öğretmen Nilüfer Gül verdiği seminerde liselere geçiş sınavının isteğe bağlı olduğunu söyledi.
Sınava girmek istemeyen öğrencilerin adrese dayalı sisteme göre liseye yerleştirileceğini belirten Gül, "Sınav 8'inci sınıf konularından olacak. Sınav tüm temel derslerden olacak. Haziran ayının ilk hafta sonu yapılacak. Sayısal ve sözel bölüm olmak üzere 2 bölümden oluşacak. Sınav süresi 135 dakika, soru sayısı 90, sorular çoktan seçmeli yani şıklı olacak. Sınav farklı illerdeki sınırlı sayıdaki okullar için olacak. Sınav ile alacak okulların isimleri (hangileri olduğu) ve kontenjanları mayıs ayı içerisinde açıklanacak. Sınava giren öğrenciler 5 tercihte bulunacaklar. Bir okulun kontenjanından fazla tercih eden öğrenci olması durumunda yerleştirme yılsonu başarı puan üstünlüğüne göre olacak." dedi.
"Gelişimi takip edilen çocuk daha mutlu ve başarılı olacaktır"
Çocuğa, sınavların onun kişiliğini değerlendiren bir ölçü olmadığı, kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğu, hayatın sonu olmadığının anlatılmasına vurgu yapan Gül, "Çocuğunuzla kuracağınız sağlıklı bir ilişki için onu anlamalı, bir birey olarak kabul etmeli ve saygı duymalısınız. Sevildiğini hisseden, ihtiyaçları önemsenen ve gelişimi takip edilen çocuk daha mutlu ve başarılı olacaktır. Gün içerisinde pek çok kez çocuklarımızla iletişim kurarız. Bu iletişim sırasında onları eleştirerek, suçlayarak, kıyaslayarak motive etmeye çalışırız. Fakat bu durum çocuğumuzun ders çalışma isteğini azaltabilir, kendisini değersiz hissetmesine ve ebeveynleriyle çatışmasına sebep olabilir. Çocuğunuzdan beklentilerinizde gerçekçi olmaya çalışın. Örneğin, sözel yeteneği olan bir öğrencinin sayısal alandan bir bölüm kazanmasını beklemeyin. Beklentileriniz ile çocuğunuzun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa, çocuğunuz daha az kaygı yaşayacaktır. Çocuğa, sınavların onun kişiliğini değerlendiren bir ölçü olmadığı, kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğu, hayatın sonu olmadığı anlatılmalıdır. Çocuğa, sınavların onun kişiliğini değerlendiren bir ölçü olmadığı, kazanmak kadar kaybetmenin de hayatın bir parçası olduğu, hayatın sonu olmadığı anlatılmalıdır." ifadelerini kullandı.
Gül, şunları söyledi: "Çocuğun eğitimini sağlamak sadece karnını doyurmak, üstünü giydirmek, harçlık vermek değildir. Veya okula yazdırıp 'eti senin kemiği benim' mantığıyla eğitim sorumluluğunu tamamen öğretmenlere bırakıp geri plana çekilme de çözüm sağlamayacaktır. Öğretmenler hiçbir zaman anne-babanın yerini tutamazlar. Anne ve baba ailenin kanatları gibidir. Tek kanatla kuş uçamayacağı gibi ana-babanın sadece birisinin ilgilenmesi de yetmeyecektir. Bu süreç de hedefine uygun lise ve meslek seçimi konusunda ona yardımcı olun. 8'inci sınıftan sonra gidebileceği liseler ve 9'uncu sınıftan sonra seçmek istediği dersler, gidebileceği üniversiteler, seçebileceği meslekler hakkında konuşun ve bunlarla ilgili bilgi edinmesi konusunda onu yönlendirin. Bu yüzden öğrencinin okul durumu ile ilgili hem annenin hem de babanın ilgilenmesi gerekiyor. Sorumluluğu tek bir tarafa yüklememek lazım." (Ahmet Uçar- İLKHA)