İSTANBUL - Saslanbek İsaev

Rusya`nın Suriye`den çekilme süreci, içeride bir “halkla ilişkiler kampanyasına” dönüşmüş durumda. ABD ve Rusya arasında ise DEAŞ`ı kimin yendiği tartışması sürüyor. Trump Washington`dan biz yendik derken, Putin ise bizzat Suriye`ye giderek gövde gösterisini yaptı. İki küresel güç galibiyeti paylaşamazken, Suriye`de yaşanan iç savaş hâlâ can almaya devam ediyor.

RUSYA`NIN SURİYE`DEN ÇEKTİĞİ ASKERİ BİRLİKLER

Hmeymim`e ayaküstü uğrayan Putin, DEAŞ`ın bitirildiğini ilan ederek orada bulunan Savunma Bakanı Şoygu`ya askerler eve dönsün emrini verdi. Emri uygulamaya koyan Şoygu, Suriye`den mayın temizleme birliğini, Su-34 uçak birliğini ve 6 adet TU-22MZ`den oluşan ağır bombardıman filosunu, bir adet keşif uçağı A-50`yi ve Dağıstan`daki kışladan gelen askeri polis birliğini Rusya`ya geri çekti. Geri çekilen Rus askerlerin sayısı tam olarak açıklanmadığı için kesin bilgiye ulaşmak mümkün değil. Ancak resmi olmayan Rusya menşeli özel orduların da geri çekildiği Rus basınına yansımış durumda. ÇVK Vagner olarak bilinen Rus özel ordusu Suriye`de Esed rejimiyle anlaşmalı olarak savaşıyor ve parası rejim tarafından ödeniyor. Vagner grubu olarak da bilinen bu özel ordu hakkında kesin bilgiler yok, ama Rus medyasına yansıyan haberlere göre, yaklaşık 2000 askerle Suriye`de bulunan özel bir ordu olduğu tahmin ediliyor. Yine Rus medyasına göre, takriben yarısı geri çekilmiş durumda. Rusya resmi ve gayri resmi askeri varlığını kısmen de olsa Suriye`den geri çekmiş görünüyor. Fakat geride bıraktığı daimi birer hava ve deniz üssüyle, var olan durum için yeterli sayıda asker bulundurdukları da savunma bakanlığı tarafından açıklandı. Rusya Savunma Bakanlığı, Hmeymim Hava Üssü ve Tarsus Deniz Üssü`nü genişletip tam donatılacaklarını da söylüyor. Kısacası, Rusya bundan sonra Suriye`ye dönüş yapmayacak; yapılacak askeri operasyonlar için yeterli gücü daimi olarak Suriye`de bulunduracak.

Esed rejimiyle anlaşmalı Rus enerji şirketleri ise özel güvenlik şirketlerinin (özel ordu birliklerinin) hizmetlerden faydalanacak. Bunlardan hâlihazırda Suriye`de bulunanı ise Vagner Grubu. Rusya Savunma Bakanlığı`na bağlı askeri polis güçlerinin Suriye`de bulunma sebebini “barışı korumak” olarak iddia eden Rusya, bu birlikleri ise bir nevi “barış gücü” olarak sunuyor. Sonuç olarak, Rusya Suriye`den çıktı; fakat bundan sonra bu Suriye`ye gelecek hava, deniz ve kara güçleri, burada bulunan daimi üslerin personeli ve teknik teçhizat askeri sır olacak. Böylelikle bunların sayılarının tam olarak bilinmesi de mümkün olmayacak. Eğer bu şekilde Suriye`den “çekilen” Rusya gitmiş sayılıyorsa “Gittik 3.0” operasyonu tamamlanmış sayılır.

“GİDEN” RUSYA AKTİF OPERASYONLARA KATILACAK

Rusya lideri Putin`in geri çekilme emrini dinleme ve daha sonra okuma imkanı olanların ilgilerini çeken bir husus vardı: DEAŞ`ın bitirildiğini ve kazancın elde edildiğini söyleyen Putin, küçük bir alanda kalmış olabilirler ya da yeni canlanma denemeleri yapabilirler; ama biz de bu çabalara karşı operasyon yapmaya hazır olacağız demişti. Bu konuşmasında Putin “DEAŞ`a ve diğer terörist güçlere” aslında bir nevi mesaj vermekteydi. Bu mesaj El-Kaide`ye yönelik olduğu gibi Rusya, Türkiye ve İran`ın garantör olduğu müzakereleri baltalayacak gruplara da yönelikti. Çünkü Rusya, Suriye`ye geldiği ilk dönemde DEAŞ`a karşı çok çaba harcamadı; bütün çabası Esed rejimini kurtarmaya yönelikti. Bu yüzden Putin Hmeymim açıklamasında Suriye`de bulunan bütün muhalif güçlere mesaj veriyordu. Aslında Rusya DEAŞ`ı yendikten sonra hava bombardımanlarını hiç durdurmadı. Eğer Rus yanlısı Anna News`un haberlerini takip edecek olursak, Hmeymim`de bulunan Rus Askeri Uzay Güçlerine bağlı uçakların Suriye`de hiçbir gün işsiz kalmadıklarını görürüz. Özellikle Halep, İdlib ve Hama`da bulunan Rus askeri polis kontrol noktalarına yapılan saldırılara Rus uçakları karşılık veriyor. Sadece Rus birliklerini korumakla kalmayan Rusya`nın uçakları Esed rejimine de destek veriyor. “Geri çekilen” Ruslar Suriye`de operasyonlara devam ediyor. Hava kuvvetlerine ait uçaklar Esed ve İran milislerine destek sağlarken Rus askeri polis birlikleri ve danışmanları da kendilerine verilen görevleri yerine getiriyor.

İÇ KAMUOYUNUN YÖNLENDİRİLMESİ

Rusya`nın Suriye`den geri çekilmesi “hakla ilişkiler çalışmasının” iki hedef kitlesi var: İlki iç kamuoyu, ikincisi ise uluslararası kamuoyu. 2018 başkanlık seçimi öncesi, kısa ve çok az kayıpla kazanılmış bir ‘anti-terör savaşı`yla, iç kamuoyunda Putin`in popülaritesi yükseltilmeye çalışılıyor. Geniş seçmen kitleleri haberleri, devlete ait medya kuruluşlarından alıyor ve böylece bu çaba da başarılı oluyor. Rusya`nın Suriye iç savaşına dahil olurken kendine belirlediği hedeflere ulaştığı da söylenebilir. Sonuçta, Suriye savaşında elde ettiği “başarı”, Putin`in popülaritesinin yüksek olmasının sebebi. Kırım`ın ilhakından sonra ABD ve Batı tarafından uygulanan Rusya`yı izole etme siyaseti de boşa çıkmış durumda. Suriye iç savaşında kısmen galibiyet elde eden Rusya`nın bu durum sayesinde Suudileri OPEC bünyesinde anlaşmaya ikna etmesi de ekonomik açıdan bir başarı olarak görülüyor. Suriye savaşının başında Rusya`yı şantaj diliyle zorlamaya çalışan Suudi Krallığı`nın tam kadro Putin`in ayağına gitmesi de bu başarının bir göstergesi olarak sunuluyor. Suriye`de kullandığı silahları pazarlama imkanı bulan Rusya, kendi askeri birliklerini gerçek savaşta eğitme imkanına da kavuşmuş oldu. Putin`i “Suriye`de ikinci Afganistan`a bulaşıyor” diye eleştiren muhaliflerin eleştirileri de boşa çıkarıldı. Bugün kendi halkına güçlü bir lider ve iyi bir başkomutan olarak poz veren Putin, Rusya`nın yaşadığı derin ekonomi krizi ise bu başarıları çekemeyen ABD ve Batı tarafından uygulanan yaptırımlarla halkına anlatmaya çalışıyor.

ULUSLARARASI TOPLUMA ABD MESAJI

Putin asıl mesajını ise uluslararası topluma vermeye çalışıyor. Rusya Suriye`den çekilirken öncelikle ABD liderliğindeki koalisyondan DEAŞ galibiyetini koparmaya çalıştı. Batı`nın buna itirazları, Rusya`nın bu konuda kısmen başarılı olduğunu gösteriyor. Fakat asıl mesele, ABD ve koalisyonun DEAŞ`a karşı mücadelesinde başarıya nasıl ulaştığını ortaya çıkarmak ve ABD`nin DEAŞ bahanesiyle Suriye işgaline giriştiğini ortaya sermek. Rusya, Suriye`de “resmi güç” olarak bulunduğunu tekrarlamaktan vazgeçmiyor. Buna karşılık ABD`nin işgalci güç olduğunu da Esed`in ağzından söylüyor. Fakat sadece “işgalci” demek de yetmiyor; Rusya, ABD`nin sahada “farklı terör örgütleri”yle el ele çalıştığını da uluslararası kamuoyuna anlatmaya çalışıyor. ABD`nin YPG çekirdekli SDG`yi kurduğu gibi, yeni “terör birlikleri” kurma çabasında olduğunu da iddia eden Rusya, ABD ve müttefiklerinin desteklediği grupları, gelecekte ötekileştirmek için zemin hazırlıyor. Rusya bu şekilde, Suriye`de ABD`nin desteklediği gruplara yapacağı müdahaleyi aklamak istiyor. Tabii bunu yaparken de bölgesel ittifaklar kurarak Suriye iç savaşının siyasi ve askeri çözümünden ABD`yi ve Batı`yı uzaklaştırmayı hedefliyor.

2018 yılında ABD tarafından Rusya`ya uygulanacak ağır ekonomik yaptırımlar şimdiden konuşuluyor. Putin ise kendi halkına, bütün bunların nedenini, “dünya barışını tehdit eden ve terörle işbirliği yapan ABD`nin savaş ilanı” olarak lanse etmeye hazırlanıyor. Uluslararası kamuoyunda da ABD`nin hegemonyasına karşı destek arıyor. Tıpkı BM Genel Kurulu`ndaki Kudüs oylamasında olduğu gibi, ABD`yi yalnızlaştırma çabasına giren Rusya, ABD`nin üstüne bir porsiyon da çamur ekleyerek kirli oyunlarını ortaya çıkarma çabasına girişmiş durumda. Bunun için eline geçen bütün imkanları kullanan Rusya, ulusal basına ve uluslararası medyaya sürekli ABD`yi suçlayan bilgiler sızdırıyor. Rus Genelkurmay Başkanlığı ABD`yi doğrudan suçlamaktan da kaçınmıyor. Şimdilik “teröre destek” bahanesiyle diğer devletleri hizaya getirme tekelini elde tutan ABD, gelecekte teröre destek verdiği için bedel ödeme ihtimaliyle karşı karşıya. Çünkü Rusya bu tekeli ABD`nin elinden alma çabasına girişmiş bulunuyor.    AA