Mehmet Erkan Yavuz-Muhsin Şenol / DOĞRUHABER

Türkiye`de Balyoz, Ergenekon, Selam Tevhid, Tahşiye ve daha birçok davadan yargılananlar beraat ederken, Sivas, İslami Hareket, Hizbullah, İBDA-C ve Hizbut-Tahrir dosyalarından cezaevlerinde yatanlara adalet bir türlü gelmedi. Konuyu gazetemize değerlendiren İnsan Hakları ve Adalet Hareketi (iHAK) Başkanı Av. Cihat Gökdemir, Av. Cüneyt Toraman, Çözüm-Der Başkanı Av. Ercan Ezgin, 28 Şubat Kadın Platformu Başkanı Mine İpek, gazeteci yazar; Yakup Köse, Nevzat Çiçek ve Mehmet Toprak, 28 Şubat ve FETÖ yargı kararlarından dolayı cezaevlerinde olanlar için yapılacak yeni bir düzenlemeyle yeniden yargılama yolunun açılması gerektiğini belirtti.

“KHK`YA BİR MADDE EKLENİRSE BU İŞ HALLOLUR”

28 Şubat dönemindeki usulsüz yargılamalara dikkatleri çeken Av. Cüneyt Toraman, “Aslında düz bir mantıkla bakıldığı zaman Devlet Güvenlik Mahkemelerinde nasıl yargılama yapıldığını herkes biliyor. Daha sonra özel yetkili mahkemelere çevrildi bunlar. Siyasal iktidar 17-25 Aralık sürecinden sonra bunların hepsini kaldırdı. Yani ne denildi? Bu mahkemelerde yapılan yargılamalar usulsüzdür. Peki, mahkemeler usulsüz yargılama yapmışsa içerde yatanların yeniden yargılama başvurusu yapmasına neden izin vermiyorsun?  FETÖ`nün kumpaslarıyla hala içerde yatanlar var. 28 Şubat sürecinde askeri vesayetle ortaklaşa cezaevlerine atılan bir sürü insan var. Bugün bile verilen kararlar Yargıtay tarafından onanıyor. Yargıtay`ın soruşturma başladığı andan itibaren ki bütün süreci kontrol etmesi gerekmiyor mu? Ben diyorum ki; herhangi bir KHK`ya bir madde eklesinler, desinler ki: ‘Devlet Güvenlik Mahkemeleri ve Özel Yetkili Mahkemelerde yargılanıp da şuanda tutuklu veya hükümlü bulunanların başvurusu üzerine yargılamalar yeniden yapılır.` Avukatlar olarak bizim istediğimiz bu. 20 yıl önce “terör örgütü” suçundan ceza almışlar. Nerede bu “terör örgütleri”nin eylemleri? 15-20 yıldır bir tek eylemi olmamasına rağmen bunlar cezaevlerinde tutuluyor. Bylock`tan dolayı yanlışlıkla tutuklananlar var diye dünya ayağı kalkıyor. Ama öte taraftan 15-20 yıldır hükümlü olan suçsuz insanlar var. İnşallah bu insanların yeniden yargılamalarının önü açılır.” ifadelerini kullandı.

“28 ŞUBAT VE FETÖ YARGISININ KARARLARI HÜKÜMSÜZ SAYILMALI”

Brifingli yargıçlar ve FETÖ savcı hakimleri tarafından alınan kararların yok sayılması gerektiğini belirten iHAK Başkanı Av. Cihat Gökdemir, “28 Şubat`ın brifingli yargıçları ve FETÖ tarafından alınan kararlarla binlerce insan cezalara çarptırıldı, mağdur edildi. O dönemde bu cezaların itiraz yeri olan ve kapatılan Yargıtay 9. Ceza dairesi dosyaların neredeyse tamamını onuyordu. Kapatılan dairenin yerine yeni kurulan 16. Ceza Dairesi de maalesef İslami dava dosyalarını onamakta, son örnek Hizbut-Tahrir dosyaları. Bu konuda ya FETÖ yargısı veya brifing yargısının verdiği bütün kararlar hükümsüz sayılmalı, yeniden yargılanma yolu açılmalı bunlar yapılamıyorsa da ceza indirimi uygulanmalıdır. Bu noktada dosyaları tek tek incelemek yerine bununla ilgili bir mevzuat düzenlemesi yapılarak bu insanların mağduriyetleri giderilmelidir. Hükümet biran önce adım atmalı, gereken mevzuat değişikliğini yapmalıdır.” diye konuştu. 

“HÜKÜMETİN ARTIK BU FERYADA DUYARSIZ KALMAMASI LAZIM”

Hükümetin artık bu feryatlara kulak tıkamamasını ve gerekli adımları atmaya davet eden Çözüm Der Başkanı Av. Ercan Ezgin, “28 Şubat mağdurları artık adalet bekliyor. Hükümetin artık bu feryada daha fazla duyarsız kalmaması lazım. Bu insanlar en kritik dönemlerde risk aldılar, ülkenin ve ümmettin yanında durdular. OHAL döneminde çıkarılacak bir Kanun Hükmünde Kararname`ye eklenecek bir madde ile bu mağduriyetler çözülebilir. Kaldı ki bu insanların tamamı af istemiyor, yeniden yargılanma istiyor. Yeniden yargılanma hakikatten bu kadar zor olmasa gerek, özellikle bunu Ergenekon, Balyoz ve diğer davalarda gördük. Bunlar yeniden yargılanıp beraat aldıkları gibi yüklü miktarda tazminat bile aldı. Bunlara tanınan hak 28 Şubat ve FETÖ`nün mağdur ettiklerine de verilmelidir. Yeniden yargılama yapıldığı zaman görülecektir ki bu dosyaların tamamında düzmece deliller, insan haklarına aykırı ve kumpas olduğu ortaya çıkacaktır. Daha geçen gün gazete köşemde yer verdiğim, 18 yıldır cezaevinde olan 28 Şubat mağduru Zülküf Yüce`nin annesi Zülfüye Yüce oğlunun hasretiyle, içindeki evlat ateşiyle vefat etti. Bunun gibi evlatlarının yolunu gözleyen yüzlerce aile var. Artık yaşatılan bu mağduriyet ve zulüm son bulmalıdır. Hükümetten talebimiz budur. Bu talep aynı zamanda insani ve İslamidir. Bu noktada toplumsal bir uzlaşı ve destek de vardır. 17-25 Aralık döneminde hükümete kumpas kuran FETÖ`nün bu mağdurlara kumpas kurmaması mümkün mü? Ben baktığım dosyalarsa defalarca şahit oldum.” şeklinde konuştu.

“ARTIK BU SON 28 ŞUBAT OLSUN”

‘Bu son 28 Şubat olsun` kampanyasını başlatanlardan biri olan Gazeteci Yakup Köse, “Önümüzdeki Şubat ayına iki ay var. Bunu da göz önünde bulundurarak, bu iki aylık zaman dilimini iyi değerlendirerek iyi bir kampanya yapmalıyız. Bizler artık ‘Bu son 28 Şubat olsun` diye bir kampanya başlattık. Bir daha 28 Şubatlar yaşanmaması için 2018`ın Şubat ayında cezaevinde olan mağdurların özgür kalması için son 28 Şubat kampanyasını başlatıyoruz. Buna da vicdanı olan herkesin ses vermesini, destek vermesini bekliyoruz. Türkiye Ergenekon, Balyoz ve Gezi ile tanıştı. Bu davalardan yargılanan herkes beraat etti. Bu dosyalardan beraat kararları çıkarken 22 yıldan fazladır cezaevinde olan yüzlerce mağdur ‘artık sıra bize gelmedi mi?` diye soruyor. Bu mağdurların feryadı dışarda halkımızda yankı buldu, gerek sosyal medyada ve çeşitli çevrelerde tepkisini ortaya koyuyor. Bu işte sona geldik, bu iş artık çözülmelidir.” diyerek herkesi duyarlı olmaya ve kampanyaya destek vermeye davet etti.

“BU MAĞDURLARIN BEDDUASINA DEĞİL DUASINA TALİP OLALIM”

Cezaevlerinde 400`e yakın masum insanın hala mağdur edildiğine vurgu yapan Gazeteci ve TV programcısı Mehmet Toprak, “FETÖ`nün kumpasıyla 400`e yakın mahkum 25 yıldır zindanlarda mağdur ediliyor. Bunlardan Zülküf Yüce`nin annesi iki gün önce oğlunun uğradığı haksızlığa dayanamayarak can verdi. Nice eş, baba-anne bu adaletsizlikler karşısında perişan olmuş durumda. Bu mağdurların bedduasına değil duasına talip olalım.

Kardeşlerimiz zindanlarımızda olduğu sürece Kudüs`e, Mısır zindanlarındaki mağdurlara, dünyanın dört bir yanındaki mazlumlara hangi yüzle sahip çıkabileceğiz? Mahkumların tamamı af ve merhamet değil, yeniden adil yargılanma talep ediyorlar. OHAL kapsamında düzenlenecek bir madde ile bu sorunu aşmak mümkün. Çok geç olmadan artık harekete geçmeli.” dedi.

“ADALET HERKES İÇİN OLACAKSA 28 ŞUBAT MAĞDURLARININ DA ÖZGÜR OLMASI LAZIM”

Gazeteci yazar Nevzat Çiçek, ise şöyle konuştu: “Bu durumun bugün bile hala devam etmesi hiçbir şekilde izah edilemez bir hukuksuzluktur. Bu davaların siyasi dava olduğu çok net ortaya çıktı. O dönem bu davalara bakanlar bugün kendileri içerde. Adalet eğer herkes için olacaksa 28 Şubat mağdurlarının da özgür olması lazım. Bu meselenin artık halledilmesi gerekiyor. Bir kanunla olabilir veya yeniden yargılanmanın önü açılarak olabilir. Anlıyoruz ki bu işin gündeme gelmesi için kamuoyu gerekiyor. Muhafazakâr kesimde bu kamuoyu maalesef çok zayıf, hükümetin bu kamuoyuna bakmadan adım atması lazım. Bunu yüksek sesle dile getirmekten başka bir yol yoktur. Hukuki ve vicdani olarak açıklanacak hiçbir tarafı kalmamıştır.”  

“28 ŞUBAT`I ANLAMADAN 15 TEMMUZ`U ANLAYAMAYIZ”

28 Şubat Kadın Platformu Kurucu Başkanı Mine İpek İse, “Bizler istiyoruz ki, güçlü ve yasal düzenlemelerle 28 Şubat mağdurları artık salıverilsin. İnançlı insanların yaşam haklarına karışılmasın, türlü bahanelerle cezaevlerine atılan Müslüman kardeşlerimizin aileleriyle yaptığımız görüşmeler neticesinde ailelerin de perişan olduğuna şahit olduk. Yeniden yargılanmanın önü açılmalı, Müslümanlar için bu önemli bir haktır. Bugün bazı kazanımlar elde edilmişse cezaevlerinde duran Müslümanların bunda ciddi bir payı vardır. Bu süreçte bizimde uykularımız kaçmalı, rahatlığımızdan rahatsızlık duymalıyız. Öncelikle şu vurgulanmalı; FETÖ polislerinin, savcı ve hâkimlerinin kumpasları sonucunda bu insanlar ceza evlerine girmiş. Yine ailelerle yaptığımız görüşmeler neticesinde yakını kayıp olan aileler bile var. Ve aileler hala haber bekliyor. 28 Şubatı tam anlamıyla değerlendirmeden 15 Temmuz`u kimse anlayamaz.” dedi.