Filistin'de siyonistlere karşı mücadele veren HAMAS'ın yetkilileri ve Suriyeli âlimler, ABD'nin Kudüs'ü işgalci siyonistlerin sözde "başkenti" olarak ilan etmesini ve Birleşmiş Milletlerde (BM) reddedilen Kudüs oylamasını İLKHA'ya değerlendirdiler.
Gaziantep'te düzenlenen "Kudüs Gecesi" konulu programa katılan HAMAS Sözcüsü Sami Ebu Zuhri, Filistin Âlimler Birliği Genel Sekreteri Nevaf Tekruri ve Suriye Âlimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Abdullah Salkini, ABD'nin söz konusu küstah kararını değerlendirdi.
Kudüs ümmetin meselesi olduğunu vurgulayan Filistin Âlimler Birliği Genel Sekreteri Nevaf Tekruri, Kudüs için yapılan programların basite alınmaması gerektiğini belirterek, Kudüs için düzenlenen tüm gösterilerin oralarda yaşayan Müslümanların gücünü arttırdığına dikkat çekti.
Kudüs'ün Müslümanların olduğunu belirten Tekruri, "Ancak ümmetin dayanıklı olması, sabretmesi ve kararlı bir şekilde devamlılık sürdürmesi gerekir. Ben Türkiye'deki ve diğer ülkelerdeki kardeşlerimin bu gibi çalışmaları asla küçük görmemelerini istiyorum. Çünkü Kudüs'teki kardeşleriniz 'biz çabalayıp yorulduktan sonra tam duracakken arkamızda İstanbul'da, Diyarbakır'da, Gaziantep'te, Malezya'da ve diğer yerlerde büyük bir topluluk görüyoruz. Bu toplulukları görünce bizde geri adım atıp durmaktan utanıyoruz' diyorlar. Bizde eylemlerimize devam etmemiz gerektiğini anlıyoruz. Bundan dolayı bu tür programlar basit bir durum değildir." dedi.
"Kudüs davasından vazgeçmeyeceğiz"
Kudüs için düzenlenen gösterilerin devam etmesinin önemine değinen Tekruri, "Bu Mescid-i Aksa'yı kurtarmak için işgalcilere vurulan bir ağır darbedir. Bundan dolayı sıkılıp bundan da vazgeçmemeliyiz. Çünkü bizim düşmanlarımız bu işe cüret edip başlayınca bizlerin bu tür programlar yapıp bunu kabul etmeyeceğimizi de biliyorlardı. Ama bu tür tepkilerin sadece belli bir süre ve sınırlarda devam edip duracağını düşünüyorlardı. Ancak biz onlara 'bu dava sona ermeyecek, bu davadan vazgeçmeyeceğiz. Bizim ümmetimiz diridir ve peygamberin bu yolunu terk etmeyecek diyoruz." ifadelerini kullandı.
"Sadece Trump'ın kararını değil israilin işgalinin de sona ermesini istiyoruz"
Sadece Trump'ın kararını değil israilin işgalinin de sona ermesini istediklerini söyleyen Hamas Sözcüsü Sami Ebu Zuhri de, "Türkiye tüm halkı ve resmi kuruluşlarıyla dik bir duruş sergilemektedir. Trump'ın Kudüs kararına karşı önemli bir tavır sergilemektedir. Bizler bu çalışmaların daha geliştirilerek büyük organizeler şeklinde devam etmesini istiyoruz. Bunu şu anda Amerika'nın Kudüs için verdiği karara karşılık olarak devam ettirilmesini istiyoruz. Arap ülkelerinde ve Filistin'de gelişen bu hareketlenmeler büyük olaylardır. Bu Amerikalıları geri adım atmaya zorlamakta ve diğer ülkelerinde bu karara destek vermelerini sağlamaktadır. Tüm ülkelerin de bu karara destek vermelerini istiyoruz. BM'den de çıkan karar bunu desteklemektedir. Bu gelişmelerin devam etmesini istiyoruz. Ayrıca biz sadece Trump'ın kararını değil israilin işgalinin de sona ermesini istiyoruz. Bu durum da tüm İslam ümmetinden büyük bir destekle gerçekleşebilir." şeklinde konuştu.
Suriye Âlimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Abdullah Salkini ise Kudüs'ün dağınık olan ümmeti yeniden bir araya getirmesini temenni ederek, şunları söyledi:
"Suriye kendilerini büyük sanan devletler tarafından işgal edildiği için şu an bu Yahudiler kendilerini Fırat'tan Nil'e kadar ulaşmış sanıyorlar. Aynı şekilde kendilerinin Nil'e ulaştıklarını savunduklarını dile getiriyorlar. Diğer bir konu Sisi'nin silahla hükmetmesindendir. Ayrıca Sisi'nin Yahudi olduğu söylenir. Ancak bizler silahla hükmedenin hain olduğuna inanırız. Buna rağmen de bu olaylar İslam gençliğinin kendine gelmesine vesile olmuştur. Bizler bu tür olayların Müslümanları kendilerine dönmesini ve aynı şekilde tek bir ümmet olmalarını umut ediyoruz. Ben dikkatleri de Amerika başkanının Yahudi olduğu meselesine çekmek istiyorum. Çünkü bizler onun sosyal medyadaki başına Yahudi takkesini takarak ibadet ettiğini açıkça görmekteyiz. Ondan önceki liderlerde her ne kadar kendilerini Hıristiyan olarak ilan etseler de Yahudi olduklarını biliyoruz. Çünkü bu güne kadar onlardan birinin bile Kilise'de ibadet ettiklerini görmedik." (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)