Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) Başkanı Gazeteci Aslan Değirmenci, Bismil Kaymakamlığı Konferans Salonu'nda düzenlenen "Medya ve Algı Yönetimi Paneli"nde, medya tarafından gerçekleştirilen manipülasyonları örnekleriyle anlattı.
Tüm darbelerin psikolojik harekat kısmında birtakım medya kuruluşlarının yer aldığını söyleyen Değirmenci, medyanın görevinin bilgiyi saptırmadan toplumla paylaşmak olduğunu ifade etti.
Değirmenci, şöyle konuştu: "Medyanın görevi bilgiyi almak bilgiyi saptırmadan bilgiyi topluma paylaşmaktır. Çağımızın hastalığı gazetecilerde muhabirlerde kötüyü iyiye iyiyi kötüye karıştırarak maalesef toplumu sadece ve sadece kendi doğrularına yönetme gibi bir algı var. Bu algılardan dolayı da bazı devlet kurumlarımız sivil toplum örgütlerimiz siyasi partilerimiz ne kadar sağlıklı projeler yapsalar bile ne kadar doğruyu insanlara anlatmaya çalışsalar da maalesef medyamız o şeffaflıkla topluma yansıtmaya biliyor. Türkiye'de 12 Eylül'de yapılan darbe dahil 28 Şubat darbesi 7 Şubat mit krizi 17-25 Aralık küresel operasyonu son kreşte 15 Temmuz işkal girişimi tanıklık ettik. Türkiye'de yapılan ve yapılmak istenen darbelerin medya ağanının mutlaka olduğunu gördük, psikolojik harekâtın medya üzerinden yürüten bir cuntanın olduğunu görüyoruz bu da medyanın ikinci gücün olduğunu ortaya çıkıyor." dedi.
"28 Şubat darbecileri ceza alırken medya ayağı yargılanmadı, ceza almadı." diyen Değirmenci, "28 Şubat döneminde darbe karargâhların tarafından kullanılan Standart gazeteciler, muhabirler vardı. Cuntacıların hazırladıkları haberleri bu muhabirlere verirlerdi onlarda o haberleri servis ederdi. Kimisi korktuğu için bunu yapardı kimisi o da cuntacılar gibi hükümetin düşürülmesini istediği için bunu yapardı. Karargâhlarda uyup kalkan gazeteciler vardı. Psikolojik hareket dairesinin bir belgesine ulaştım 1995 yılına 28 Şubat öncesine aitti. Harekât raporunda bir üst kurumunda bilgi veriliyor o bilgide deniliyor ki, işte ben şu, şu tarihlerde şu, şu gazetecilerle çalıştım hata bunlar 28 Şubat öncesinde karargâhta yatıp kalkıyorlardı. Beraber çalıştığı gazeteciler ve muhabirlerin ismini veriyor, ismini verdiği muhabirlerin ve gazetecilere şu haberleri yaptırdığını söylüyor ve ne istiyorsak onu yapıyorlar deniliyor." şeklinde konuştu.
Değirmenci Konuşmasının devamında şunları kaydetti: "Bu tip gazeteciler gezi olaylarında karşımızda çıktı. Gezi olayların 5'inci gününden itibaren yapılan provokasyonları yayınlayan gazetecilere baktığımız zaman 28 Şubat soruşturması soruşturmasında yargılanması gereken gazeteciler olduğunu görmekteyiz. Gezi olaylarında da yalan haber yaptılar olayları çarpıttılar insanların ölmesine neden oldular, koasın zemini hazırladılar. O süreci yöneten medyaydı, işin içinden çıkartmaz hale getirende medyaydı, 28 Şubat'ın darbe karargâhın yetiştirdiği muhabirleri bir algı yönetmeni için gezi olaylarında da karşımıza çıktığını görüyoruz. 7 Şubat mit krizinde ise yine o isimlerle karşılaşmakla beraber bu sefer karşımıza FETO'un terör örgütünün basın kuruluşlarında girdiğini görüyoruz. Kendini ulusalcı olarak tanıtan 28 Şubat medyası ile kendisini İslami medyası olarak tanıtan FETO medyası mit krizinde ittifak ettiklerini şahitlik yaptık bunlar 25 Şubat'a da ittifak halindeydiler. Erbakan hükümetine beceremedin git ilk diyen Hürriyet değil Zaman gazetesiydi."
"Türkiye'yi uluslararası arenada küçük düşürmek için mit krizinde gazeteci kılığındaki ajanlar planlı mit TIR'larına yapılan operasyonun haberini önceden hazırlanıp yalan haber yapılarak 'IŞİD'de yardım yapılıyor' imajı verilmeye çalışıldı." diyen Değirmenci, "Türkiye'de okumayan sorgulamayan doğruluğu araştırmayan insanların algısını değiştirmek için bu tür yalan haber yapıyorlar sorgulamayan herkes mit TIR'larıyla Türkiye'den DAİŞ'e silah yardımı yapıldığını sandı." şeklinde konuştu.
"Türkiye'de 10 yılda bir gazeteciler algı üzerinde darbelerde kullanılıyor. Kaos zemin hazırlamak darbecilere meşru bir zemin oluşturmak, halk içinde kutuplaşmaya sebep olmak gerekirse iç çatışmayı körüklemektir." diyen Değirmenci, "Sosyal medyada açtıkları trol hesaplarla alacak verecek meseleler üzerinde aylar önce iki grup yada aile arasında olan kavgaları Suriyeliler ile Türk vatandaşların kavga ettiğini olmayan olay üzerinde bunlara inanan onlarca ülkücü o mahalleye akın edip Suriyelilerin üzerine sürdüler bu olayları duyan ve fitneyi görenler olaya müdahale ederek ateşlenmek isteten fitneyi durdurdular. Bunun gibi birçok sahte hesaplardan yalan bilgi paylaşımı yapıldı Suriye'de olan olay Irak'ta olan katliam olayları Türkiye'de olmuş gibi oranın foto ve videosunu paylaşarak algı operasyonu yapmaya çalıştılar o görüntüleri paylaşımları görenler maalesef birçoğu bunlara inandı. Özelikle HDP hesabından FETO ve Kemalist hesaplarında başka yerde olan yıkım vahşet Türkiye'de olmuş gibi paylaşımlarda bulundular bunlar örgütlü ittifak içinde bu paylaşımı yapıyorlar bunların takipçileri milyonlarca kişi olduğu için hemen gündeme giriyor bibisi gibi bunlarla iş birliği olan Amerika Ve İngiliz kanaları bu görüntüleri hemen servis ediyorlar." ifadelerini kullandı.
Etkinlikten sonra Değirmenci'ye, Bismil Belediye Başkan Vekili Turgay Gülenç tarafından plaket verildi. (Hasan Gündüz-İLKHA)