Anayasa Mahkemesi(AYM), 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda yer alan "toplantı ve yürüyüşlerin güneş batmadan bitirilmesi, genel yollarda yapılamaması ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmaması" hükümlerini oybirliğiyle iptal etti.
Yüksek Mahkeme tarafından alınan kararda, Anayasa'nın 34. maddesinde, "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir." ifadesinin yer aldığı hatırlatılarak, ifade edilen görüş ve eleştiriler ne derece sert ve rahatsız edici olursa olsun, şiddet içermediği ve barışçıl niteliğini koruduğu müddetçe, yetkili makamların her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşüne tahammül göstermesi ve hoşgörüyle yaklaşması demokrasinin bir gereğidir." denildi.
Kamu düzeni bakımından tehdit oluşturmayan ve barışçıl niteliğini koruyan toplantıların, sadece güneşin batışından sonraki döneme sarkmış olması nedeniyle dağılması gerektiğinin demokratik bir toplumda gerekli olduğunun söylenemeyeceği ifade edilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Bu tür toplantılarda, toplantıya katılanların şiddet içermeyen yöntemlerle düşünce ve kanaatlerini açıklama fırsatı bulmasının, demokratik bir toplumda hoşgörüyle karşılanması gerekir. İtiraz konusu kural, güneşin batmasından önce başlamış olan toplantıların da iletilmek istenen mesajın verilip verilmediğine bakılmaksızın, güneş batış saati itibarıyla dağılmasını zorunlu kılmaktadır. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının mahiyeti ve demokratik toplum bakımından önemi gözetildiğinde, havanın kararmasından sonra toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmesinin kategorik olarak yasaklanması, halkın gereğinden fazla sınırlandırılması sonucunu doğurabilecek niteliktedir. Toplantının türü göz önünde bulundurulmak suretiyle, toplantının güneş battıktan sonra devam etmesinin kamu düzenini etkileyip etkilemediği, başkalarının hak ve özgürlüklerini zedeleyip zedelemediği değerlendirildikten sonra yasaklama kararı verilmesinin gerekip gerekmediğine ilişkin değerlendirme yapılmasına imkân tanınmadan, açık alanlardaki toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin, güneş batmasından sonra devam etmesinin mutlak olarak yasaklanması, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahaleyi orantısız kılmaktadır. İtiraz konusu kuralla, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahale, demokratik bir toplumda gerekli ve orantılı bulunmamaktadır."
İtiraz edilen konulardan birinin de toplantı yapılamayacak yerler arasında sayılan "genel yollar" ibaresinin olduğu dile getirilen kararda, "Trafik akışının bozulması riski, genel yolların toplantılara tamamen kapatılmasına haklılık kazandırmamaktadır. Toplantı ve gösteri yürüyüşünün başkalarının günlük yaşamlarını bir miktar zorlaştırması kaçınılmazdır." denildi.
Toplantının yapılacağı alanlar belirlenirken, trafik düzeninin etkilenip etkilenmeyeceğinin de göz önünde bulundurulmasının, haklar açısından denge kurulması bakımından gerekli ise de tek başına bu ölçünün esas alınamayacağı vurgulanan kararda, "Genel yol niteliği taşıyan bir yerde toplantı düzenlenmesinin trafiği aksatacak olmasının, o yerin toplantıya kapatılmasını haklı kılabilmesi için gündelik yaşamın 'aşırı ve katlanılamaz' düzeyde zorlaşması gerekmektedir. İtiraz konusu kuralda, gündelik yaşamın etkilenme boyutuna yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, genel yollarda toplantı yapılması mutlak olarak yasaklanmaktadır. Bu ise toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahaleyi, demokratik toplumda gereksiz ve ölçüsüz hale getirmektedir." İfadeleri kullanıldı.
Kanunun, "toplantıların 48 saat öncesinden idareye bildirilmesi" şartını da değerlendiren Yüksek Mahkeme, kamu otoritelerinin alması gereken tedbirlerin mahiyeti göz önüne alındığında, 48 saatlik süreyi makul kabul ederek, kamu yararı ile bireysel yarar arasındaki dengenin gözetildiğine hükmetti. (İLKHA)