Okur Köşesi - Zeliha Yıldız
Son bir asırdır ümmet olarak çok acılar çekiyoruz. Dünyanın neresinde Müslümanlar varsa orada onlara yönelik çeşitli zulümler ve eziyetler olmuş, oluyor ve olmaya devam ediyor. Peki biz Allah'a inanan milyonlarca mümin, bu kadar dualara ve mücadelelere rağmen neden rahat bir nefes alamıyoruz? Yıllardır mazlum kardeşlerimiz için meydanlara inip basın açıklamaları, tel'inler, yürüyüşler düzenliyoruz ama neden küffarın kalbine bir nebze olsun korku salamıyoruz?
Öncelikle muhasebeye kendimizden başlamalıyız. Bu zulümlerin ve eziyetlerin en büyük sebebi biziz. Nasıl mı? Şöyle ki:
1- Meydanlara inen Müslümanlar; erkekler sabah namazında camileri doldurmadan, kadınlar sabah namazında camiye gidemeseler bile evlerinde ışıkları açıp güneşten önce başta kendini ve sonra da dünyayı aydınlatmadan, meydanları doldurup slogan atmak sabahtan akşama kadar davula vurmak gibidir. Hiçbir faydası yoktur. Çünkü namaz davasını kaybeden bir topluluk hangi davayı kazanabilir ki?!
2-Meydanlarda olan gençlerin sevgilisi varsa emin olun bu büyük bir zillettir ve böyle müslümanlar bu ümmetin kamburlarıdırlar. Bir adım bile ilerleyemeyişimizin aksine gerisin geriye gidişimizin en büyük sebebi budur. Mümin genç asla iffetini ayaklar altına almaz. Bilir ki iffet ayaklar altına alınırsa şeytan ve dostları da onu ayakları altına alır ezer de ezer. Unutmayın ki ciddi düşünüyoruz demekle haramlık ortadan kalkmıyor ve bu haram ilişki meşru olmuyor.
3-Uyuşuk, hiçbir şey yapmayan gününü uyuyarak geçiren boş zamanı olan(çünkü bir müminin boş zamanı asla olmamalı) bir mümin meydanlara inip esip gürleyip milyonlarca defa kahrolsun zalimler derse Allah için söyleyin böyle bir nida arşı titretir mi? Elbette titretmez. Bu dava uyuyarak yaşanmaz. Yaşanmadığı için yaşatamıyoruz. Yaşatamadığımız için de dünya zalimlerle dolup taşıyor ve aziz İslamın adaleti yeryüzüne hâkim olmuyor.
4- İsraille, Abd ile savaşalım diyen gençler! Hangi savaş uçaklarıyla, bombalarıyla vurmayı düşünüyorsunuz? Abd'den aldığımız uçaklarla mı? Siz düşmanı çok hafife alıyorsunuz onlar, bize o savaş araçlarını, bombalarını öyle verir mi? Hem bize satıp para kazanırlar hem de onlar öyle bir program yüklerler ki siz abd nin koordinatörlerini verip bombalamak isteseniz bombalayamaz. Çünkü yükledikleri programlarla ne kendilerini ne de dostlarını vuramazsınız. Aldığınız araçlar bozulsa bile düzeltemezsiniz bir vidasını bile açamazsınız. Çünkü yasak! Onların mühendisleri gelip açabilirler ancak. Ümmetin genç evlatları nefsi istek ve arzulardan kaçıp ümmetin felâhı için mühendis olup teknolojide ilerlemeli.
5- Ümmet olarak bir Kudüs meselemiz var. 70 yıldır mahzun, siyonistler tarafindan işgal edilmiş. Biz ümmet olarak ortak derdimiz olan Kudüs için bile birleşip adım atmaktan aciziz. Bu tefrika bizi, gücümüzü, , kardeşliğimizi, birliğimizi, dirliğimizi bitirdi. Evet insan olmamız hasebiyle farklı bakış acılarına sahibiz ki bu da bizde cemaatleri, dernekleri, STK'ları oluşturdu. Bu ihtilâflar aramızda tefrikaları doğurmamalıydı. Çünkü ihtilafta rahmet, tefrikada zahmet vardır. Biz tefrikalarda boğulduğumuz için nice eziyetler çekiyoruz.
5- Kudüs'ün kurtuluşu Kabe'nin kurtuluşundan geçer. Kabe, mübarek beldemiz, abd uşakları tarafından yönetildiği sürece Kudüs'ün fethi planları hayalden öteye geçmez. Önce kıblemizi zalimlerden temizlemeliyiz.
Hâsılı kelâm kardeşlerim, iffetiyle göz dolduran, sabah namazlarında camileri cuma namazı gibi dolduran, vaktinin bir anını bile boşa harcamayıp ilim yolunda mücadele eden, mühendis olup ümmete savaş uçakları, bombaları hazırlayan imanı sağlam, cihad ruhu diri, ferasetli müminler meydanları doldurmadıkça kahrolsun zalimler nidaları öncelikle kendi nefsine zulmeden nida sahiplerine döner ve şu an kahrolduğumuz gibi kahrolmaya devam ederiz Allah muhafaza. Hepinizi Allah'a emanet ediyorum. Selam ve dua ile...