Adıyaman Üniversitesi Çevre Topluluğu tarafından, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Yakup Karaaslan'ın konuşmacı olarak katıldığı "Su Yönetiminin Mevcut ve Gelecek Durumu" adlı konferans düzenlendi.
"Amacımız suyu en etkin şekilde kullanmaktır"
Konuşmasında, Türkiye'deki su yönetimi ve su politikası, su yönetiminde miktar ve kalite yönetimi, kaynaktan musluğa su yönetimi ve içme suyu temin ve dağıtım sistemlerindeki su kayıplarının kontrolü gibi konulara değinen Karaaslan, "Su yönetimi, canlıların ve toplumun bütün kesimlerinin taleplerini dikkate alarak, havza bazında su kaynaklarının en etkin kullanımlarını sağlamak, olumsuz etkilerini kontrol altına almak ve korumak maksadıyla yapılacak koordinasyon, planlama, organizasyon, yatırım, izleme, izin, denetim ve yaptırım faaliyetlerinin bütünüdür." dedi.
Karaaslan, "Su Politikamız mevcut su kaynaklarını hem miktar hem de kalite açısından korumak, geliştirmek, kontrol etmek ve sürdürülebilir şekilde kullanarak bütünleşik bir yaklaşımla suyun havza bazında yönetilmesidir. Yıllık 112 milyar metreküp olan su potansiyelimizin yüzde 48'lik bölümünün arz edilebildiği düşünüldüğünde, alternatif su kaynaklarının kullanılması ve suyun daha verimli kullanılması ile mevcut arzın arttırılması ve su yönetiminde miktar ve kalitenin birlikte ele alınması gerektiği açıktır. Eğer bunu yapmazsak artan nüfusa bağlı olarak kişi başı su potansiyelimiz her yıl azalacak ve bir süre sonra da ülkemiz su fakiri bir ülke konumuna düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Ayrıca havza esaslı yönetim, su, gıda, enerji, ekosistem ilişkisini temel alan küresel su yönetimi anlayışı iklim değişikliğinin olumsuz etkileri ile mücadelede de faydalı bir rol oynayacaktır. İklim değişikliğinden en çok etkilenecek kuşakta yer alan su kaynaklarımızın miktar, kalite ve ekosistem açısından korunması ve iyileştirilmesi hayati öneme sahiptir." diye konuştu.
"Kuraklık oranının artacağı tahmin ediliyor"
"Ülke genelinde ardışık kurak ve sıcak gün sayılarında önemli artışlar beklenmektedir" diyen Karaaslan, "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde, kurak gün sayısı 120 ilâ 140 güne kadar çıkacaktır. Kuraklığın etkilediği alanın ülkemizin kuzeyine doğru biraz daha genişleyeceği tahmin edilmektedir. Su ihtiyacı fazla olan yerlerde (Misal Konya Havzası) su kaynaklarının farklı yerlerde olması sıkıntıyı artıracaktır. Kuraklık Yönetim Planı çalışmaları 2 havzada tamamlanmış olup 8 havzada devam etmektedir. Dünyada havza ölçeğinde ilk olarak Konya Havzası Kuraklık Yönetim Planı ve Akarçay Havzası Kuraklık Yönetim Planları 2015 yılında tamamlanmıştır. Buna göre daha da kurak yıllar bizi beklemektedir." şeklinde konuştu.
Su yönetiminde bir diğer önemli konunun su kayıpları olduğuna vurgu yapan Karaaslan; "Ülkemizde yüzde 35 dolaylarında bir su kaybı mevcuttur. Yani kullanıma sunduğunuz 100 birim suyun ancak yüzde 65'i faturalandırılıyor, geri kalan yüzde 35'lik kısım kayıp oluyor. Bugün Türkiye'de maalesef İstanbul'un neredeyse 3 yıllık su miktarı kadar veya 40 milyon nüfusluk bir ülkenin 1 yıllık suyu kadar veya Türkiye'ye de ortalama 200 gün yetecek kadar su kayboluyor. Bunun için su kayıplarının azaltılmasına yönelik çalışmalar yürütmekteyiz. Mevzuatımızda da idarelerin su kayıplarını 2023'e kadar yüzde 25 seviyesine kadar indirmeleri yükümlülüğü bulunmaktadır. Eskiyen su borularının yenilenmesi ile bu kayıplar bir nebze de olsa azaltılabilir." dedi. (Cemil Özdaş - İLKHA)