Konunun anlaşılması için bunlardan sadece bazılarına değinmek bile yeterli olacaktır. İlmin fazilet ve üstünlüğü maddeler halinde sıralanacak olursu:

1-Allahu Teala, Resul-i Ekrem (sav)’e nazil buyurduğu ilk ayetlerde: “Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı bir alaktan yarattı. Oku! Rabbin büyük lütuf sahibidir. O, insana kalemle (yazmayı) öğretti. Ona bilmediklerini öğretti.” (Alak, 1-5) buyurmaktadır. Bu ayetlerin Peygamber (sav)’e vahyedilen ilk ayetler olması bile ilmin üstünlüğüne delalet etmektedir. Zira en önemli meselelere öncelik verilir. Bunun yanı sıra ayeti kerimede –müfessirlerin bildirdiği üzere- insanın en değersiz bir şey olan alaktan yaratılışı zikredilmiş, daha sonra ise insanın son durumundan bahsedilmiştir. Bu son durumu ise insanın âlim olma halidir ki, bu da en yüce mertebedir. Ayetlerin bu tertip üzere gelişiyle sanki bizlere şu anlatılmak istenmektedir. Ey insan! Sen ilk durumunda en değersiz derecede idin de son durumunda derecelerin en şereflisine ulaştın. Bu en şerefli dereceye ulaşmak, ancak ilimden daha şerefli bir şey olsaydı bu makamda onun zikredilmesi daha uygun olurdu.

2-Allahu Teâlâ: “Allah’tan ancak âlim kullar hakkıyla korkar” (Fatır, 28) buyurmuştur. Burada takva ve haşyetin ilim sebebiyle olduğu bildirilmektedir. Allah (cc) başka ayetlerde ise “… işte bu (cennet) Rabbinden korkanlara mahsustur” buyurmaktadır. Ayetlerin zahirine bakıldığında cennet, sadece ilim sahibi kimselere has kılınmış oluyor ki, bu da ilmin değerini ortaya koyar. Bu ayetlere göre kalpte takvayı ilim gerçekleştirir ve Allah’tan korkmamak, Allah’ı bilmemeyi (tanımamayı) gerektirir.

A’raf suresinde: “Ey Âdemoğulları, size (şeytanın açmak istediği) çirkin yerlerinizi örtecek bir libas, bir de giyip süsleneceğiniz bir libas indirdik. Takva libası ise o daha hayırlıdır.” (A’raf, 26) buyuruyor. Bu ayetin yorumunda kimi müfessirler, ayette geçen birinci “libas” sözcüğünün “İlim” ikinci libas kelimesinin “kesin bilgi” takva kelimesinin de “haya” anlamında kullanıldığını belirtmişlerdir.

3-Allah (cc) kendi Resulüne (sav) hitapla: “Rabbim ilmimi arttır” (Taha, 114) buyurmuştur. Bu ayeti kerimede Allah (cc)’ın ilmi ne kadar sevdiğine, ilmin mertebesinin yüceliğine ve ilmin faziletine çok kuvvetli delil vardır. Zira Cenabı Hak, kendi Habibinden (sav) mal, makam… vs. gibi başka şeyleri değil de, özellikle ilminin arttırılmasını talep etmesini istemiştir. İlim öyle bir yüceliktir ki, ziyadeleşmesi için talep ve girişimler güzel karşılanmıştır. Bir peygamber olan Musa (as) dahi ilmiyle yetinmemiş, Hızır (as)’a “Sana doğru yol olarak öğretilen ilimden bana da öğretmen için sana tabi olayım” (Kehf: 66) demiştir.