Hüseyin Sağlan / haber-yorum
BDP çizgisi, yıllardır Newroz’a özel bir anlam yüklemekte, toplanan kalabalıkları özel bir mesaj şeklinde formüle etmektedir. Devlet ise katılımın azalması noktasında kimi zaman temenni kimi zaman ise tedbir almaktadır.
KCK operasyonlarının tavan yaptığı bu seneki Newroz kutlamalarında BDP, her şeye rağmen sinmediklerini göstermek; hükümet de KCK yöneticilerini içeri atmakla BDP’nin ne kadar işlevsizleştiğini göstermek istemekteydi
BDP, Newroz kutlamalarını bir haftaya yayan bir plan hazırladı. Hükümet karşı atağa geçerek Newroz’un ancak kendi gününde kutlanabileceğini belirten bir genelge yayınladı. Büyük kentlerde bu tür kitlesel kutlamaların hafta sonuna denk getirilmesi artık adet halini almıştır. Dolayısıyla D.Bakır ile İstanbul’da yapılacak kutlamalar Pazar gününe denk getirilmek istendi, BDP tarafından.
Ancak hükümet, hafta içerisine denk gelen Newroz gününden geri adım atmadı. Daha doğrusu örtülü bir yasak ortaya koydu. BDP de dinlemeyince İstanbul ve D.Bakır başta olmak üzere bir çok yer adeta savaş alanına döndü. Yaşanan çatışma ve kovalamacalarda milyonlarca liralık zarar meydana geldi.
Ama daha önemlisi, İstanbul’da bir BDP üyesi ile Cizre’de bir polis, belki de yok yere canlarından oldu. Medyaya yansıyan görüntüler ise hiç de hoş manzaralar oluşturmadı.
İyi de hükümet neden örtülü yasak olarak da değerlendirilebilecek böyle bir kısıtlama yoluna gitti. Yapılan açıklamalara bakılırsa 21 Mart’a denk gelen Newroz günü dışında yapılacak kutlamalar provoke edilecek, halkla güvenlik güçleri karşı karşıya getirilecekti.
Haydi diyelim ki bu gerekçe tamamen doğru olsun. İyi de 18-19 Mart’ta yapılacak etkinlikleri provoke etmeyi planlayanlar, ayın 21’inde imana mı geleceklerdi? Haa, bugün 21 Mart, provokasyon yapmak caiz değildir mi diyeceklerdi?
Kaldı ki Newroz kutlamalarının temelinde bir gövde gösterisi niyeti yattığı için mümkün olan en fazla sayıda insanı bir araya getirmek esas olduğu için BDP veya PKK özellikle Newroz alanlarında olay çıkarmaktan imtina etmektedir. Bu nedenle de kısıtlamaların yaşanmadığı son yıllarda neredeyse hiçbir Newroz kutlamasında olay yaşanmamışken bu sene güya provokasyonlara karşı tedbir olmak üzere yasaklamalara gitmek daha iyi bir manzara mı ortaya koydu?
Daha da önemlisi, yasaklama sonrası yaşanan çatışmalar ve oluşan manzaralar kime kazanç olarak geri döndü? Devlete mi, PKK’ye mi?