Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez, Gaziantep Üniversite'sinde (GAÜN) ilahiyat öğrencileriyle bir araya geldi. Burada ilahiyat öğrencilerine hitap eden Görmez, Kudüs bilincinin sadece bir mescit ve mukaddes mekan bilinci olmadığını belirterek, "Kudüs bilinci; tevhid, ümmet ve tarih bilincidir." dedi.
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN), Gaziantep İl Müftülüğü ve Kadın, Aile ve Gençlik Merkezi (KAGEM) iş birliğiyle "İnsanın Varoluş Gayesi" konulu konferans düzenlendi. Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenen program, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Programın açılış konuşmasını Kadın, Aile ve Gençlik Merkezi (KAGEM) Gaziantep Şube Müdürü Zehra Ünal yaptı. Daha sonra GAÜN İlahiyat Fakültesi dekanı Prof. Dr. Şehmus Demir, bir konuşma yaptı.
Daha sonra ise kürsüye gelen Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez, ilahiyat öğrencilerine hitap etti. İlahiyat fakültesi öğrencileriyle bir arada olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Görmez, siyonist terör şebekesinin işgali altında bulunan Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne kavuşmasını temenni etti.
Görmez, "Kudüs bilinci, her zaman söylediğim gibi sadece bir mabet, kutsal mekân bilinci değil, aynı zamanda bir tevhit, ümmet, bir tarih bilincidir. Bütün peygamberleri kucaklayan, kuşatan o muhteşem mekânı, rabbimizin muradına uygun asli vazifesini icra etmek üzere tevhitle buluşmasını ve kıyamet sabahına kadar tevhidin merkezi olmaya devam etmesini rabbimden niyaz ediyorum." dedi.
İslam coğrafyalarında büyük sorunlar yaşandığına dikkat çeken Görmez, ilahiyat fakültesinde okuyan öğrencilere büyük görevler düştüğünü belirterek, şunları söyledi:
"Her yer paramparça, İslam ümmeti ateşler içinde yanıyor, bütün bu büyük sorunlar yaşanıyor. Ama diğer taraftan da Müslümanların arasındaki tartışmalara da bakıyoruz, anlamsız, faydasız ve beyhude tartışmalardır. Eskiden her caminin bir kürsüsü, her kürsünün bir vaizi olurdu. Şimdi dijital medyada, dijital vaizlerimiz ve hatiplerimiz var. Her birinin sanal bir cemaati ve taraftarları oluşuyor. Birbirlerini tekfir ediyorlar. Allah'ın dinini, rahmetini bize anlatmak yerine her bir hocanın taraftarları oluşuyor. Onlar da bütün sohbetlerini diğer tarafın ne söylediği üzerine bina ederek övüyor ve parçalıyor. Bunu neden anlatıyorum? Çünkü ilahiyat fakültesinde okuyan öğrencilere çok büyük görevler düşüyor. Ama sizler siz olun hiçbiriniz dijital medya vaizlerinin taraftarı gibi hareket ederek kendi ilminizi, irfanınızı, hikmetinizi ve hakikatinizi şahıslar üzerine bina etmeyin. Siz öyle bir okuyun ve siz kendinizi öyle bir yetiştirin ki bütün bu tartışmaların üzerine çıkın. İlimle yücelin, yükselin ve sadece sizin hakikatinizin sahibi rabbiniz Allah, Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) olsun. Başka kimsenin tekelinde bir hakikat olmasın."
1980'li yıllarda öğrenciler duvarlara, şoförlerin de arabalarının arkasına 'Huzur İslam'dadır' cümlesini yazdıklarını anımsatan Görmez, "Hiç şüpheniz olmasın, huzur İslam'dadır. Ama bugün Müslümanlar huzursuzdur. Müslümanlar neden huzursuz? Çünkü İslam ile olan ilişkimizi, irtibatımızı ilim, hikmet ve marifet üzerinden kuramıyoruz. Kuramayınca problemler yaşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Programa konuşmacı olarak katılan Görmez'in eşi Dr. Hatice Kübra Görmez, kadının İslam'da cinsiyet bağlamında değil, insanlık düzleminde ele alındığını, kadının metalaştırılmasının ve her türlü şiddetin konusu haline getirilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti.
Hz. Muhammed'in (sav) döneminde kadınların da sabah namazı dâhil vakit ve Cuma namazlarını da mescitlerde kıldıklarını aktaran Görmez, "Özellikle bizim ülkemizde kadınlar mescitlere gitmekten uzak kılınmışlardır." dedi.
"Allah'ın mescitleri sadece erkekler için değildir, hepimiz içindir"
Hz. Muhammed'in (sav) "Allah'ın kadın kullarına Allah'ın mescitlerine gelmelerine engel olmayınız" hadisini hatırlatan Görmez, şöyle konuştu:
"Allah'ın mescitleri sadece erkekler için değildir, hepimiz içindir. Yüce Allah o mescitleri kadınlar için eşsiz bir mekân kılmak için Hz. Meryem annemizi İsrail oğullarına karşı orada istihdam etmiştir. Hz. Meryem annemiz, annesi tarafından mescide adanan bir hanımefendidir. Bununla birlikte Allah-u Teâlâ, kadınların da mescitte ilim tahsil etmelerini, ibadet etmelerini, oraya gitmelerini emretmiştir. Bunun önündeki engelleri kaldırmak için Hz. Meryem annemizi göndermiştir. Ondan sonra maalesef Hz. Peygamber döneminde kadınlar tekrar bu hakka ve özgürlüğe kavuşmuştur. Fakat özellikle bizim ülkemizde kadınlar mescitlere gitmekten uzak kılınmışlardır. Kadın hayatın her alanında, alışverişte, çarşıda, pazarda, okulda, mektepte, medresede, kendi iffetini Allah-u Teâlâ'nın kendisine emir buyurduğu kıyafetler içerisinde erkeklerle aynı ortamı paylaşırken hiçbir sorun yok. Ama kadın mescide giderken 'hayır sen gidemezsin' diye engellenmiştir. Bu bir arz talep meselesidir. Bizler talep edeceğiz ve oralarda tıpkı Medineli hanımlar, Hz. Aişe validemiz ve diğer öncü hanımefendiler gibi kendimize yer edineceğiz."
Görmez, "Çünkü mescitler kadınlarla, çocuklarla buluşmazsa o mescitteki bilgiler maalesef vaazlarda, hutbelerde o bilgiler bizlere ulaşmaz, hanelere ulaşmaz, orada etkisini göstermez. Asrısaadette sabah namazı da dâhil vakit namazları için mescide gelen hanımlar, Cuma namazına sıklıkla katılıyor. Hatta Ümmü Hişam b. Harise gibi 'Kaf süresini ben her Cuma hutbede okunurken bizatihi Allah Resulünden ezberledim' diyebiliyorlardı. Evet, mescitlere sadece vaaz, sohbet ve ilim tahsil etmek için gidilmez mescitler aynı zamanda imar edilir ve temiz tutulurdu. Mescitler aynı zamanda evimiz gibi harem kabul edilir itina gösterilir." şeklinde konuştu.
Hz. Muhammed'in döneminde Ümmü Mihcen ismindeki bir kadın sahabenin gönüllü olarak mescidi temizleyen biri olduğunu belirten Görmez, Ümmü Mihcen'in mescidi temizlemesinin en fazla da Hz. Muhammed'in hoşuna gittiğini ve onun için Peygamberimizin onu çok sevdiğini, sık sık hal ve hatırını sorduğunu anlattı.
İslam'da kadının cinsiyet bağlamında değil, insanlık düzleminde ele alındığını ifade eden Görmez, son olarak şunları kaydetti: "Kadın tasavvurumuz, insan tasavvurumuzla çok yakından alakalı. Bu yüzden kendini bilme eğitimine ihtiyacımız vardır. Çünkü kendini bilen rabbini bilir. İslam'da kadın, cinsiyet bağlamında değil, insanlık düzleminde ele alınmıştır. Kadının, erkek üzerinden tanımlanıp konumlandırılması da İslam'ın özüyle bağdaşmaz. Kadınla ilgili sorunlar ise sadece İslam toplumlarının değil, bütün insanlığın problemidir. Kadının metalaştırılması ve her türlü şiddetin konusu haline getirilmesi asla kabul edilemez."
Programa, Diyanet İşleri Başkanı eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, eşi Dr. Hatice Kübra Görmez, Vali Ali Yerlikaya'nın eşi Hatice Nur Yerlikaya, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Gaziantep İl Müftüsü Ahmet Çelik ve eşi Semiha Çelik ile müftü yardımcıları, ilçe müftüleri, Şanlıurfa İl Müftüsü İhsan Açık, GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür'ün yanı sıra üniversite öğretim görevlileri ve öğrenciler katıldı. (İbrahim Koçyiğit - İLKHA)