Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak, gazetecilerin 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in yargılanması ve ifadesiyle ilgili sorusuna, “Yargılaması, soruşturması başlamış, devam eden konularda görüş beyan etmiyoruz.“ cevabını verdi. Başkan Kaynak ayrıca tutuklama süreleriyle ilgili olarak, “Haksız bir tutuklama varsa biz hakimler onun için varız. Uzun tutukluluk süresinin ceza haline gelmemesini istiyoruz.“ dedi.
Hukuk Bilimleri Merkezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Hukuk Araştırmaları Merkezi, Türkiye Barolar Birliği tarafından düzenlenen “Adli Yargıda Geçici Hukuki Korumalar” konulu 2. Ulusal Hukuk Kongresi, İzmir Adliye Sarayı’nda başladı. Kongreye Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar, HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, Adalet Akademisi Başkanı Hüseyin Yıldırım, İzmir Valisi Cahit Kıraç, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Karakoç, öğretim üyeleri, avukatlar ve diğer vatandaşlar katıldı. Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın ardından açılış konuşmasını yapan Hukuk Merkezi Başkanı Metin Özyurt, “Amacımız, ülkemizin üzerindeki vesayet rejimini sonlandırmaya yönelik davalarda yapılan uygulamaların evrensel hukuka uygunluğunu, bu davalar üzerinden yapılan tartışmaların ne derece sağlıklı ve ön yargısız olduğunu tartışmaya açmaktır. Gelinen süreçte ülkemizin demokrasi ve hukuk çıtasının yükseltilmesi ve kazanımlarının kalıcı hale gelmesi için siyasi düşüncelerden bağımsız yorumların daha fazla kamuoyuna yansıması gerektiğini düşünüyoruz. Bir tür arınma süreci yaşayan ülkemiz için terörle mücadele ve vesayet rejiminin tasfiyesine yönelik güçlü toplumsal iradenin sulandırılmaması hayati önem taşımaktadır.” dedi. DEÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Karakoç da hukuk alanında yapılan etkinliklerde her zaman yer alacaklarını belirterek, kongreye destek verenlere teşekkür etti.
`ADALET UNUTULMAMALI`
Daha sonra söz alan İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş ise özel yetkili mahkemeleri eleştirerek, “Hukuk bilincine gerçekten fazlasıyla ihtiyacımız var. Böyle bir gelenekten geliyoruz. Bugün bu ülkede yargı kararları, gündemin en baş sıralarında. Uzun tutukluluk süreleri, gerekçesiz tutuklamalar, ifade özgürlüğünün önündeki engeller tartışılıyor. Cezaevi sistematiğini tekrar gözden geçirme zamanı geldi. Bizim Anayasamız, her türlü kararın gerekçeli olduğunu belirtmektedir. Hepimiz sorumluluk sahibiyiz. Mesleki olarak avukatlar, yargıda gereksiz unsur olarak görünüyor. Dosya incelemeleri bile yönetmelik gerekçe gösterilerek engellenebilmektedir. Tüm bunların çözülmesi gereken sorunlar olduğunu, yargının hızlandırılması projesiyle adaletin unutulmaması gerektiğini düşünüyoruz.” dedi. İzmir Valisi Cahit Kıraç ise, “Böylesine önemli bir kongrede bilim insanları ve uzmanların dile getireceği hususların yargıdaki gelişmeye katkı sağlayacağına inanıyorum. Hak ve adalet, insanlık kadar eskidir. Artık toplumun gelişmişlik düzeyinin en önemli kriteridir. Bu yolda izlenmesi gerekenlerin ortaya çıkarılması bakımından bu kongrenin faydalı olacağına inanıyorum.” dedi.
`ŞARKIYI DEĞİL, ANCAK ŞARKICIYI KAFESE ALABİLİRSİNİZ`
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar da koruma ve tedbir kararlarına değinerek, “Şarkıyı değil, ancak şarkıcıyı kafese alabilirsiniz. Onca adli koruma tedbiri ve insan hakları sözleşmesi olmasına rağmen bunların hiçbirini kullanmayan hakimlerimize bu sözü arz ediyorum.” dedi.
KAYNAK: KISITLAMA SÜRESİNİN TAYİNİNDE ÖLÇÜLÜ DAVRANMAK GEREKİR
Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak ise, “İnsan hakları açısından son derece önemli bir konuyu ele alan bu kongreyi düzenleyen herkese teşekkür ediyorum. İnsanlığın ilkel dönemden, topluluk haline geldiği döneme kadar güvenlik ile özgürlük sürekli çatışma halinde olmuştur. Hukuk düzenleri, hem kamu düzenini hem de özgürlükleri korumakla yükümlüdür. Adalet, hak sahibine hakkını teslim etmektir. Bunu yapabilmesi için de birtakım yaptırımlar zorunluluktur. Kuvvetsiz adalet aciz, adaletsiz kuvvet ise zalim olur. Adaletin herkesin hakkını vermesi kadar, zamanında vermesi de önemlidir. İş işten geçtikten sonra gerçekleşen adalet, toplumun adalet duygusunu tatmin etmemektedir. Adli yargıda, hem ceza hukukunda hem de medeni hukukta bazı koruma tedbirleri bulunmaktadır. Suç işleyen kişilerin bu tehlikeli durumlarına karşı toplumu korumak amacıyla yeniden suç işlemesini önlemek için bazı tedbirler bulunmaktadır. Hem delilleri korumak hem de verilen kararların uygulanmasını sağlamak amacıyla koruma tedbirleri bulunmaktadır. Medeni hukukta, özgürlük kısıtlamaları bulunmaktadır. Tehlikeli durumlara karşı alınan bu tedbirlerin birtakım ortak özellikleri bulunmaktadır. Bunlardan birisi, ortada bir yargı kararı bulunmadan bazı hakların kullanılmasına kısıtlama getirilmesidir. Tedbirler uygulanırken korunan değerler ile ihlâl edilen hakkın değeri iyi korunmalıdır. Bunu yapacak olan da hakimlerdir. Tedbirlerin bir diğer özelliği geçici oluşudur, çünkü ortada kesin bir karar bulunmamaktadır. `Belirli süreyle` dendiğinde, bu süre önem arz etmektedir. Kısıtlama süresinin tayininde ölçülü davranmak gerekmektedir. Geçici hukuki koruma son derece dikkat gerektiren, mümkün olduğunda uygulanmaması gereken veya daha az hak ihlâli olması gereken son derece hassas bir konudur. Kararın farklı çıkacağı düşünülerek dikkatli olmak gerekmektedir. Bir insanın haksız yere özgürlüğünün kısıtlanmasını, hiçbir bedel tam olarak karşılayamaz. Kişinin özgürlüğü ile güvenliğini dengelemeyi yerine getirenlerin, hakkaniyetle çok iyi dengelemesi gerekir. Koruma tedbirleri, adaletin sağlanması için adaleti sağlayanlara verilmiş bir yetkidir. Bu yetkinin kötüye kullanılmamasına gösterilen özen, zayıflatılmamasına da gösterilmelidir.” dedi. Kaynak ayrıca koruma kararlarının, AİHM’de karşılaşılan önemli bir problem olduğunu da dile getirdi.
Kongredeki konuşmaların ardından adli yargıda geçici koruma tedbirleri hakkında genel değerlendirmenin yapılacağı, başkanlığını HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur’un yaptığı kongrenin ilk oturumunun konuşmacıları, Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Atalay ve Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İzzet Özgenç oldu.