MARDİN - Çocukları, PKK tarafından Suriye'ye götürülen aileler, yaşadıkları dram ve çektikleri acıyla baş başa bırakıldılar. Adına "çözüm süreci" denilen dönemde Devlet-PKK arasındaki "çatışmasızlık sürecinde" binlerce çocuk PKK kamplarına götürülüp oradan da Suriye'ye gönderildi.

Bugün bu çocukların akıbetlerinin ne olduğu bilinmezken, birçoğu emperyalizmin başat aktörü olan ABD'nin kontrol ve koordine ettiği PKK/PYD saflarında ölüyor.

Mardin'in Midyat ilçesinde 2014 yılının aralık ayında henüz 14 yaşındayken PKK milisleri tarafından zihni manipüle edilerek dağa götürülen Mahmut Baştuğ'un akıbeti de meçhuller arasında.

Midyat'ta yaşayan ve İLKHA'ya konuşan Mahmut Baştuğ'un ailesi, her gün ıstırap çektiklerini, acılarının kimse tarafından hissedilmediğini, ateşin yine düştüğü yeri yaktığını, kendileri gibi çok sayıda ailenin mağdur edildiğini ve artık çocuklarının geri getirilmesini istedi.

Bir an önce çocuklarına kavuşmayı umut eden ve umutlarını canlı tutmaya çalışan Baştuğ ailesinin reisi Aziz Baştuğ, yaşadıklarını nemli gözlerle, yutkunarak anlattı.

"Mahmut henüz 14 yaşında ve daha reşit olmamıştı"

Oğlunun elinde kalem olması gerekirken, eline silah tutuşturduklarını söyleyen baba Baştuğ, şöyle konuştu:

"2014 yılının aralık ayında okul okuması gerekirken oğlum Midyat'taki PKK milisleri tarafından 'Bagok' ekibine teslim edilmiş, oradan da Suriye'de PYD/YPG saflarına katılması için götürülmüş. Gittikten 6 ay sonra fotoğrafını internetten buldum. Mahmut henüz 14 yaşında ve daha reşit olmamıştı. Elinde kalem olması gerekirken, eline silah tutuşturdular. Oğlum Suriye'deki YPG'nin elinde. Kaybolduğu günden beri herkese başvurdum. Mardin İnsan Hakları Derneği, Ahmet Türk, HDP, DBP'den yardım istedim. Bu bizim işimiz değil biz siyasi bir partiyiz diyerek beni gönderdiler. Oğlum para karşılığı Midyat'taki PKK'liler tarafından kaçırıldı. Tüm insan hakları dernekleri, siyasi partiler, emniyet ve basından rica ediyoruz. Bu çocuğun ve bunun gibi onlarca çocuğun bulunması ve geri getirilmesi için bir çalışma başlatsınlar. Ailece perişan olduk, 3 yıldır gitmediğimiz yer kalmadı. Sağ mı değil mi bilmiyoruz. Mahmut ailemizin tek erkek çocuğudur. 7 kız kardeşi var. Hepimiz perişan olduk."

"Güçlü olanların çocuklarını geri gönderdiler, ama bizim çocuğumuzu vermediler"

Baştuğ, "Kürt hakkı diye bir davaları yok. Benim çocuğumu para karşılığı kandırarak YPG'ye teslim ettiler. Şimdi bakıyoruz YPG ile Amerika birlikte hareket ediyor. Bunların Kürt halkı diye bir davaları da yok. Hepsinin amacı para karşılığı insanları kandırıp silah altına almaktır. Onların planları bölgeyi karıştırıp insansızlaştırmaktır.  Fakirleri eziyorlar. Güçlü olanların çocuklarını geri gönderdiler, ama bizim çocuğumuzu vermediler. Bu işi yapan Midyat'ta bir ailedir. O zamanlar  "Roj" diye bir market açmıştılar, ama onun altında gençleri uyuşturucu ve sigarayla kandırıp para karşılığı örgüte kaçırıyorlardı. Daha sonra bu son dönemde tabelasını indirip kapattılar. Bununla ilgili savcılığa dilekçe ile başvurdum. Dedim ki, çocuklarımızı bu aile alıp götürüyor, polise de söyledim. Bakacağız, peşlerindeyiz dediler, ama sonra takipsizlik kararı verdiler. Bu şekilde oyalanırken çocuğumu alıp götürdüler. Bunun dışında bir köylümüz daha kayıptır. Ama 15 kişiyi geri gönderdiler. Daha sonra çocuğumu kaçıran PKK'li aile bana mesajlar göndererek, 'sen bizi şikâyet ettin diye çocuğun gelmeyecek' dediler. 'Bizi deşifre ettin, sen kimsin diye' tehdit ettiler." şeklinde konuştu.

"Çözüm süreci 'çocuk kaçırma süreci'ne döndü"

Devlet ve PKK arasından başlatılan 'çatışmasızlık süreci'nde birçok çocuğun, gencin ailelerinden koparılıp PKK kamplarına götürüldüğü söyleyen Baştuğ, sözlerinin devamında şunları söyledi:

"Çözüm süreci diyorlardı. Ama baktık ki bu süreç çocuk kaçırma sürecine döndü. Oğlumun kaçırıldığı dönemlerde fakir fukaranın çocuklarını götürüyorlardı. Bunların derdi, dediğim gibi Kürt meselesi değildir. Onların dertleri bu çocukları Suriye'de Amerika için PKK, PYD ve YPG saflarında savaştırmaktır. Ben inşaat işçisiyim. Zor şartlarda bu yaşa getirdiğim çocuğumu elimden alıp götürdüler."

"Gündüz insan hakları deyip yürüyüş yapıyorlardı, akşam ise çocuk kaçırıyorlardı"

Oğlunun, 2014 yılında "Dünya İnsan Hakları Günü" olarak kutlanan 10 Aralık gününün akşamında kaçırıldığını ifade eden Baştuğ, "Midyat'ta bu işi yapanlar bellidir. Gündüz insan hakları deyip yürüyüş yapıyorlardı, akşam ise çocuk kaçırıyorlardı. Şunu da söyleyeyim, HDP-DBP siyasi parti değildirler. Çocukların kaçırıldığı yerlerdir. Millettin çocuklarını hep bunlar kaçırtıyorlardı. Kendilerine bölgeler partisi diyorlar. Hayır, onlar çocuk kaçırma partisidirler." dedi.

"Gözüme uyku girmiyor"

Çocuğunun hayatından endişe duyduğunu belirten acılı anne Şevkiye Baştuğ ise 3 yıldır gözüne uyku girmediğini belirterek yaşadıklarını şöyle ifade etti:

"Rica ediyorum çocuğumdan bir haber versinler. Allah için yüreğimize bir su serpsinler. Biz de Kürd'üz. Çocuğumu götürdüler. Gözümüze uyku girmiyor. Tek erkek çocuğum oydu. Bunu niye bize reva gördüler. 14 yaşındaki çocuğum sağ mı değil mi bilmiyoruz. Bir telefon açsa sesini duysam yeter. Kürt Kürd'e bunu yapar mı?"

"Tek erkek çocuğu olan aileden ne istediniz"

Anne Baştuğ, "Biz böyle bir Kürt hakkı istemiyoruz. Çocuklarımızı geri getirsinler. Bizler satılacak insanlar mıyız? 7 kızım var. Tek erkek çocuğumu aldılar. Bunu nasıl hak aramadır. 3 yıldır ne yaptığımızı ne yapacağımız bilemiyoruz. 'Bagok'a gittik söyledik. Sizin hakkınızı savunuyoruz dediler. Biz böyle hak istemiyoruz. Artık ne diyeceğimiz de bilemiyoruz. Bu bize yapılacak şey mi? Çocuğumuzu kimin kandırdığını biliyoruz. Para karşılığında oğlumu sattılar. Bu hangi vicdan ve adalete sığar. Tek erkek çocuğu olan aileden ne istediniz. Kürt Kürd'ü satar mı? Artık bir haber bekliyoruz. Belki o zaman biraz uyuyabiliriz. Artık hiçbir ana ağlamasın istiyoruz. Kimsenin yüreği yanmasın. Bu işlerden vazgeçsinler." dedi.

Mahmut Baştuğ'un küçük kardeşi Derya de gözyaşları içerisinde ağabeyinin gelmesini istedi. (Süleyman Tunç - İLKHA)