Peygamber Sevdalıları Platformu Siirt Koordinatörlüğü tarafından Pervari ilçesinde "Rahmet, Barış ve Adalet Rehberi Hz. Muhammed (sav)" temalı Mevlid-i Nebi etkinliği gerçekleştirildi.
Öğretmenler Evi Toplantı Salonu'nda düzenlenen etkinlik, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Etkinlik, mevlidi şerifin okunmasının ardından seslendirilen ilahilerle devam etti.
Günün anlam ve önemine binaen katılımcılara hitap eden İttihad'ul Ulema Üyesi Mehmet Ali Altun, dünyanın her köşesinde yükselen feryatların ve akıtılan kanların, Hz. Muhammed'in ardından insanların içine düştüğü vahim durumu gösterdiğini söyledi.
Altun, "Sevgili peygamberimizi anlamanın, anlatmanın ve onun gitmiş olduğu yolda yürümenin elbette insanlığa çok şeyler kazandıracağını biliyoruz. Özellikle adaletten, barıştan yoksun olan şu dünyamız ne kadar da sevgili peygamberimizi anlamaya muhtaçtır. Dünyada, yeryüzünün her köşesinde yükselen feryatlar, akıtılan kanlar, kıyılan canların hepsi sevgili peygamberimizi kaybettikten sonra insanların içine düştüğü vahim durumu gösteriyor. O yüzden insanlığın tekrar eski erdemlik çağına ulaşabilmesi, tekrardan huzur bulabilmesi için peygamberimizi çok iyi anlamaya muhtacız. Bunun başka çıkar yolu yoktur. Ya ona döneceğiz ya onu anlayacağız ya da içinde bulunduğumuz bu zillet dolu hayatı sürdürüp gideceğiz." dedi.
"Ümmetine barış ve adaleti miras olarak bıraktı"
Adaletin bütün nişanelerini üzerinde taşıyan Hz. Muhammed'in bu özelliğini dile getiren Altun, şunları söyledi: "Şimdi biz barış, rahmet ve adalet peygamberi diyoruz. Bunlar, sahada fiiliyatı ya da delili olmayan sloganlar değildir. Sevgili peygamberimiz, yani peygamberlik geldiği günden vefat gününe kadar hep adalet, merhamet ve barış üzerine bir hayat yaşadı ve ümmetine de barış ve adaleti miras olarak bıraktı."
"O, kendi sırtını ashabına dövdürecek kadar adil bir peygamberdi"
Hz. Muhammed'in herkese hakkını verdiğini vurgulayan Altun, "Peygamber Efendimiz, hastalığının şiddetlendiği, artık dünyadan göçüp gitme zamanının yaklaştığı bir dönemde mescide giriyor ve minbere çıkıyor. 'Ey ashabım! Ben sizin için nasıl bir peygamberim?' diyor. Ashap tek ağızdan 'Sen bize çok merhametli, çok adaletli davrandın. Sen bizim için anamızdan, babamızdan, kardeşlerimizden, akrabalarımızdan daha iyiydin ya Resulullah.' diyor. 'İçinizde bende hakkı olup da almayan var mı?' şeklinde sorunca bir sahabe, 'Ben ve sen bir gazveye gidiyorduk. Ben deveden inip, mübarek ayaklarını öpmek için sana yöneldiğimde sen sırtıma bir kırbaç vurdun, sırtım çok acıdı. Ben kısas almak istiyorum.' diyor. Hz. Peygamber sırtını açınca sahabe onun peygamberlik mührünü öpüyor ve gayesinin, teninin Hz. Muhammed'in tenine değmesi olduğunu söylüyor. Düşünebiliyor musunuz? O, kendi sırtını ashabına dövdürecek kadar adil, Allah'tan korkan bir peygamberdi." ifadelerini kullandı.
"Sevgili peygamberimizi evimize misafir etmek, çocuklarımıza tanıtmak zorundayız"
Hz. Peygamber'i hayatın her alanına taşımak gerektiğine dikkat çeken Altun, "Sevgili peygamberimizin barışa ne kadar önem veren, bunu önceleyen bir peygamber olduğu Mekke'de anlaşılıyor. Zaten hayatının hiçbir döneminde bir hayvana dahi zulmetmeyen ve hor görmeyen bir peygamber nasıl barışı istemesin? Sahabeleriyle birlikte Mekke'yi fethediyor ve Mescid-i Haram'a giriyor. Mekkeli müşrikler telaş içindedirler çünkü öldürülmeyi hak ediyorlar. Bir gün dahi olsa Allah'ın peygamberine rahat yüzü göstermeyen o topluluk büyük bir korkuyla sevgili peygamberimize bakıyorlar. Peygamberimiz onlara 'Siz benden ne bekliyorsunuz ey Mekkeli müşrikler?' diye sesleniyor. 'Ya Muhammed! Biz sende şimdiye kadar hiçbir kötülük görmedik. Sen çok merhametli bir insansın.' diyorlar ve peygamberimiz onlara, 'Ben bugün sizlere Hz. Yusuf'un kardeşlerine dediği gibi hepiniz özgürsünüz diyorum.' cevabını veriyor. İşte barış budur, canavar gibi insanları parçalayan ve bunu yaparken hak ve hukuk adına, adalet adına yapan insanlar derslerini almak zorundadırlar. Bundan dolayı bizler sevgili peygamberimizi evimize misafir etmek, çocuklarımıza tanıtmak, sokaklarımıza ve mahallelerimize onu getirmek zorundayız. Bizim başka çıkar yolumuz yok." şeklinde konuştu.
Etkinlik, yapılan duanın ardından sona erdi. (Murat Orhan - İLKHA)