Adıyaman Üniversitesi (ADYÜ) İslam İlimleri Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, Birlik Vakfı Adıyaman şubesi tarafından organize edilen "Kur'an ve Sünnet ilişkisi" konulu seminerde sünnet olmadan Kur'an-ı Kerimin anlaşılamayacağına vurgu yaptı.
Vakfın toplantı salonun da konuşan Çelik, Kur'an-ı Kerim'i metin olarak dahi okumaktan aciz insanların Hz. Muhammed hakkında ileri geri konuştuğunu ve Kur'an'dan hükümler çıkarmaya çalıştığını eleştirdi.
Allah'ın, Kur'an'ı koruması altına aldığını ve değiştirilmesinin mümkün olmadığını dile getiren Çelik, "İnen ayetler Peygamber Efendimiz tarafından hemen ezberletiliyordu. Peygamberimize, kalbine yazılıyordu. Peygamberimiz ezberliyordu, sahabesine ezberletiyordu, yazdırıyordu. Vahiy kâtipleri vardı. Hemen onlar ne bulurlar ise malzeme olarak yazıyorlardı. Namazlarda sürekli Kur'an okunuyordu. Her sene Ramazan ayı geldiğinde arz dediğimiz, Cebrail (as) o Ramazan ayına kadar inen ayetleri Peygamber Efendimize okuyor, Peygamber Efendimiz dinliyor, Peygamber Efendimiz okuyor Cebrail (as) dinliyor. Bu şekilde Kur'an-ı Kerim değişik şekillerde korunmuş. Korudu Allah-u Teâlâ."
"Allah Resulünün sünneti ayetleri yanlış anlamanın önüne engeldir"
Çelik, Kur'an-ı tahrif etmek isteyenlerin Hz. Peygamberin sünnetini yok ederek Kur'an'a istedikleri manayı vermeye çalıştıklarını dile getirerek şu ifadeleri kullandı: " Peki, Kur'an korunduğu için yani Kur'an içerisindeki bir ayeti çıkarmak veya Kur'an üzerine bir ayet eklemek imkânı kalmadı. Bunu yapamadılar çünkü bir ayette eklesen bir ayette çıkarsan hemen bu belli oluyor ve biliniyor. Fakat geriye tek bir şey kalıyor: Kur'an üzerinde oynaya bilmek için ayetlerin yorumlarını saptırmak. Eğer bu da biterse şeytanın görevi bitecek. Ayetleri yanlış yorumlaya bilmek için en büyük engel, sünnet-i Hz. Peygamber (sav)'dir. Çünkü Kur'an, Hz. Peygamber (as)'a inmiş ve Hz Peygamber (sav), Kur'an'ı en iyi ve en doğru şekilde anlamış ve o şekilde insanlara anlatmıştır. Hz. Peygamber'den başka Kur'an'ı en iyi anlayacak başka bir şahıs var mı? Yok, çünkü Kur'an ona inmiş. Peygamberin hayatı ve yorumları ortada olduğu müddetçe ayetler üzerinde yanlış bir anlam veremezsiniz."
"Salavat yoktur' diyebilmek için hadisi yok saymalısın!"
Sünnetin, bir kenara bırakılmasıyla ayetlerin çok rahat bir şekilde yanlış yorumlanabileceğine dikkat çeken Çelik, şöyle bir örnek verdi: "Ayet-i Kerime'de diyor ki, 'Allah ve melekleri Peygambere salavat getirir. Ey iman edenler siz de Peygambere salat getirin.' Bu ayet nazil olduğunda sahabe geliyor. Diyor ki,'Ya Resulullah, Allah-u Teâlâ bizim sana salat ve selam getirmemizi emrediyor, biz nasıl getireceğiz?' Peygamber Efendimiz buyuruyor ki şu şekilde getireceksiniz: Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in ümmetine rahmet eyle; şerefini yücelt. İbrahim'e ve İbrahim'in ümmetine rahmet ettiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin. O ayeti Peygamberimiz açıkladı mı, açıkladı değil mi? Adam şimdi diyor ki, misal, böyle bir salavat yok! Niye yok? 'Salavat kelimesi salebeden gelir. Salebe de destek olmaktır.' Diyor. Yani burada, 'Müminlere salavat getirin derken Peygambere destek olun' diyor. Gerçekten ilginç bir yorum, destek olmak. Evet, salat kelimesinin içerisinde destek olma anlamı var ama bir kelimenin içerisinde 40 tane anlam varsa, işine geleni al; öbürlerini yok say! Peygamber Efendimiz salavatı hadisteki şekilde tarif etmiş bize. Sen şimdi, 'bu şekil de salavat yoktur' diyebilmek için hadisi yok sayacaksın. Hadis nerde geçiyor Buhari'de geçiyor. Adam diyor ki, 'o hadis sağlam değil!' Sen sağlamsın! O hadisi yok saydık! Ondan sonra ayete istediğin şekilde bir anlam ver. Şimdi bu ne oldu? Ayeti tahrif etmek oldu."
Çelik, namaz, zekat, teyemmümün içeriğinin de Hz. Muhammed'in sünnetinden öğrenileceğini belirterek, batılıların Kur'anı tahrif çabalarını anlattı.
"Sünnet olmadan bu dinin anlaşılması mümkün değil"
Peygambere tabi olmanın ayetler ile emredildiğini söyleyen Çelik, "Ayet-i Kerime'de ne diyordu; 'Allah'ın peygamberi aramızda.' Nasıl aramızda? Sünneti ile aramızda. Enfal suresi ne diyor: Ey Peygamber! Sen onların arasında olduğun müddetçe Allah onlara azap edecek değildir. Bugün Peygamberin aramızda olması sünnetiyle değil mi? Peygamberi aramızdan çıkarmak merhamet damarını kesmektir. Bizi azaba karşı koruyacak olan kalkanı kırmaktır, engeli kaldırmaktır. Yani sünneti inkâr etmek bir noktada insanın kendisini korumasız hale getirmesidir. Çünkü sünnet olmadan bu dinin anlaşılması mümkün değil. Ve bu anlamda Kur'an-ı Kerimde yüzlerce ayet var. 'Allah'ın Peygamberi size neyi vermişse onu alın size neyi yasaklamışsa ondan kaçının.' Hazreti Peygamberin davranışları içerisinde beşer olarak yaptığı davranışları var bir de Peygamber olarak yaptığı davranışları var. Peygamber olarak yaptıkları bağlayıcıdır; ama beşer olarak yaptıklarına uyarsan sevabını alırsın, uymazsan günahı yoktur. " diye konuştu. (Cemil Özdaş- İLKHA)