Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde Peygamber Sevdalıları Platformuna üye derneklerden İkra Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (İKRA- DER) tarafından Hz. Muhammed'in (sav) veladetinin yıl dönümü münasebetiyle Mevlid-i Nebi Etkinliği düzenlendi.
Bir düğün salonunda düzenlenen programa HÜDA PAR Siverek İlçe Başkanı Abdulrahim Sımak, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, cami imamları ve halk katıldı.
Bu yıl "Rahmet, Barış ve Adalet Rehberi Hz. Muhammed" temasıyla düzenlenen etkinlik, Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Programda Siverek İkra İlahi grubu tarafından mevlid-i şerif ve ilahiler seslendirildi.
Programa konuşmacı olarak katılan Siyer Araştırmaları Merkezi Başkanı Araştırmacı Yazar Muhammed Emin Yıldırım, peygamberin örnek hayatından tablolar sundu.
Veladet günlerini yaşadıklarını belirten Yıldırım, "Muhterem kardeşlerim! Güzel bir mevsimdeyiz. Peygamberimizin Cihan'a teşvik ettiği bir kutlu doğum ayındayız, bir rebiyülevvel ayındayız. Bu veladet günlerini yaşarken, böyle güzel bir coğrafyaya gelmeyi, Allah bana nasip etti. Böyle güzel bir programı Siverek'te icra edebilmeyi, Rabbim bana nasip ettiği için ayrıca Allah'a hamt ediyorum." dedi.
"Bu topraklar sahabeye yatak olmuştur"
Bu toprakların önemli bir coğrafya ve toprak olduğunu dile getiren Yıldırım, "Bazen içinde yaşayanlar, yaşadıkları coğrafyanın değer ve kıymetini tam olarak takdir edemeyebilirler. Ben dışarıdan biri olarak buna ait bir kaç cümle söylemek istiyorum. Bu toprakların değer ve kıymeti yüzlerce sahabe efendimize yatak olmasından dolayıdır. Düşünün, Peygamber Efendimizin vefatının üzerinden daha 5 yıl geçmiş, Hicret'in 15-16'ncı yılı... İyaz Bin Ganem komutasındaki İslam ordusu Anadolu fetihleri için bu topraklara geldiği zaman, Halit Bin Velid, bu toprakları ordugâh olarak edinmiştir. Peygamberin vefatının üzerinden 5-6 yıl daha geçmeden, sayıları 5, 6, 7 bine ulaşan İslam ordusu, bu topraklara gelip konakladığı zaman, o İslam ordusunun içerisinde bulunan askerlerin büyük kısmı sahabeydi. Geri kalanı ise en hayırlı ikinci nesil olan tabiin neslindeydi. Dolayısıyla biz bu toprakları anarken değer ve kıymetine ait bazı şeyleri söylerken, imanının tohumunu sahabenin ektiği bir coğrafyadan bahsettiğimizi hiç unutmayalım. Eğer bir toprağa imanın tohumunu sahabe ekmişse korkmayın. Allah'ın izniyle o topraklarda iman, kıyamete kadar ilelebet kalacaktır. İnşallah o topraklarda İslam her zaman için çok farklı bir biçimde yaşanacaktır, karşılık bulacaktır." şeklinde konuştu.
"İslam'ın gür sedası buradan başka yerlere yayılacaktır"
İslam coğrafyasının çeşitli sıkıntılar yaşadığına dikkat çeken Yıldırım, "Bugün belki biz coğrafyalarımızda bazı sıkıntılar yaşıyor olabiliriz. Bazen İslam'ın yaşana bilirliği adına bazı zafiyetler yaşayabiliriz. Ama gün gelecek, o ekilen topraklar gerçekten fidana duracak. O topraklardaki tohum farklı bir biçimde mahsul verecek ve o gün asıl İslam'ın o gür sedası buradan başka yerlere de yayılmış olacaktır. Allah o günlere de bizi eriştirsin diye dua edelim. Şu veladet günleri, güzel günlerin, o müjdeli günlerin gelişinin habercisi olsun diye rabbimizden niyaz edelim." ifadelerini kullandı.
"Peygamberin şefkat ve merhametinden nasiplenmeyen yoktur"
Rahmet kavramının çok önemli bir kavram olduğuna vurgu yapan Yıldırım, "Peygamber Efendimiz evrensel bir rahmetin en üst düzeyinde olan bir temsilcidir. Kur'an, onun rahmetine birçok ayette işaret buyurur. Ama özellikle Tevbe suresinin son ayetlerinde, o rahmet başka bir biçimde karşılık bulur. 'Size kendi içinizden öyle bir elçi gelmiştir ki, kendi nefislerinizden sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. Sizin başınıza gelen dert kendi başına gelmiş gibi onun yüreğine etki eder. O müminlere karşı çok Rauf, yani şefkatli ve çok Rahim'dir, yani merhametlidir.' Rauf ve Rahim'i biz ikisini beraber rahmet olarak ele alabiliriz." diye belirtti.
Onun bir rahmet elçisi olduğunu, onun rahmetinin hayatın tamamını kuşatacak bir rahmet olduğunu ifade eden Yıldırım, bunun onlarca, yüzlerce karşılığının görülebileceğini belirterek, "Şöyle bir düşünelim, Peygamber Efendimizin rahmetinden, onun engin şefkatinden, onun engin merhametinden nasiplenmeyen kim kalmıştır? Sadece Müminler değil, düşmana karşı bile merhamet duyan, onlara acıyan ve iman etmedikleri için bunun ıstırabını, acısını yüreğinde duyan bir peygamber var karşınızda. Biri Mekke ve Medine'de vefat edecek, onun ölümü Peygamber Efendimizin yüreğini yakmayacak? Öyle bir şey yok. Eğer ölen kişi Müslüman değilse Allah Resulü buna daha fazla üzülecek. Sebebi nedir biliyor musunuz? 'Elimizden kayıp gitti ve biz imanı onlara duyuramadık, imanı onlara ulaştıramadık' noktasında bir acıdır. Sadece insanlara değil, sadece yanındaki arkadaşlarına, dostlarına değil, öyle bir engin şefkat ve merhamet ki varlığın tamamı bu engin şefkat ve merhametten bir şekilde karşılık bulacaktır." diye konuştu.
Hz. Peygamberin merhametinden örnekler veren Yıldırım, şunları aktardı: "İbni Abbas bir rivayet aktarıyor, Medine'de Peygamber Efendimiz ile birlikte yürüyorduk. Bir ara baktım ki adamın biri koyunu bağlamış, onu kesecek. Ama geçmiş tam karşısında bıçağını biliyor. Koyunun gözlerinin önünde. Peygamber Efendimiz bu manzarayı görünce o adamın karşısına geçti ve o adama dedi ki: 'Be adam! Sen bu koyunu defaten mi öldürmek istiyorsun? Madem bıçağını bileyeceksin, git başka bir yerde bile. Sen bu koyuna neden eziyet ediyorsun?' Bu manada hayvanlara karşı bile bir şefkatini, merhametini onlarca rivayet üzerinden okuyoruz."
Program, Muhammed Emin Yıldırım tarafından yapılan dua ile sona erdi. (Abdurrahman Uğurlu - İLKHA)