Enes ÇETİN - DOĞRUHABER

Toplumda gittikçe kangren halini alan tesettürdeki yozlaşma özellikle gençler için büyük tehlikeler teşkil etmeye başladı. Kurulduğu günden itibaren tesettür konusunda çalışmalar yapan Tesettür Seferberliği Platformu (TESSEP), yaşanan yozlaşmaya karşı mücadele edeceğini bildirdi. Konuyla ilgili bir açıklama yapan TESSEP Genel Koordinatörü Aynur Sülün, tesettürle savaşanların bunu başaramayınca içini boşaltma ve kendilerince şekillendirme yoluna gittiklerini ifade etti. Sülün, “Kadını süsleyen, teşhir eden kıyafetleri tesettür diye yutturdular. Maalesef toplum olarak tesettüre bakış açımızı değiştirdiler. Dolayısıyla TESSEP olarak bugün üstlendiğimiz vazife tesettürü yeniden asli haline döndürmeye çalışmaktır.” dedi


TESSEP Genel Koordinatörü Aynur Sülün

“DOĞRU TESETTÜR KIYAFETİ BULMAK ZORLAŞTI”

Doğru tesettür kıyafeti bulmanın geçmişe kıyasla günümüzde daha zor olduğunu ifade eden Sülün, “Yüce Rabbimiz Nur Suresi 31. Ayette “Mümin kadınlara söyle ziynetlerini göstermesinler…” buyurmuştur. Aslında bu ayet tesettürle hedeflenenin ne olduğunu bizlere belirtiyor. Ziynet iki çeşittir. Biri kadının bedeninin tamamıdır. Bazı âlimlerce eller ve yüz haricindeki tüm uzuvlar avrettir, ziynettir ve örtünmesi zaruridir. Bu örtünmenin şartları ise tesettürün kalın, kaba ve koyu renkli bir kumaştan yapılmış olması; dikkat çekmemesi, vücut hatlarını kesinlikle belirgin hale getirmemesidir. Şu an geldiğimiz noktada bu şartlara uygun tesettür kıyafeti bulmak gerçekten zorlaştı. Kadınlarımız, üretilip önlerine tesettür diye sunulan allı güllü kıyafetlerin cazibesine kapılınca hassasiyet de ideal tesettüre dair talepler de maalesef azaldı.” şeklinde konuştu.

“AHLAKİ DAVRANIŞLAR KONTROLLÜ OLMALI”

Ahlaki davranışların kontrollü olması gerektiğinin altını çizen Sülün, “Bir çeşit ziynet de kadını süsleyen şeylerdir. Tesettürlü kadınlar takı, makyaj, güzel koku gibi süs eşyalarını üzerinde taşımamalıdır. Ahlaki davranışlar kontrollü olmalı, davranışlara hayâ, edep ve vakar giydirilmelidir. “ diye konuştu. Açıklamanın devamında Tesettürün kadının fıtri özelliklerini koruması için emredildiğini ifade eden Sülün, “Kadın aile bağlarını ve toplumsal bağları sağlayacak bir takım fıtri özelliklere sahiptir. Aynı zamanda içine yoğun olarak verilmiş olan şefkat duygusu ile insan neslini yetiştirmek gibi kutsal bir görevi vardır. Dolayısıyla bünyesinde barındırdığı bu yetenek ve değerlerin korunması demek insanlık medeniyetinin korunması demektir. Bu değerlerin kaybı ise önce aileyi, sonra toplumların çöküşünü hazırlar. İşte tesettür kadının tabiatındaki tüm bu yetenek ve değerleri muhafaza eden bir öneme sahiptir. Tesettür aşındığı oranda hayâ ve edep duyguları aşınır. İslam âlimlerince kişide hayâ azaldığında ya da kaybolduğunda tüm güzel hasletleri besleyecek kaynak da kurumuş olur.” ifadelerini kullandı.

“TESETTÜR YOZLAŞTI”

TESSEP olarak 2011 yılında tesettüre yönelik uygulanan yasaklara karşı kurulduklarını ifade eden Sülün, “Her alanda başörtüsünün serbest olması adına sesimizi duyurmak amacıyla 2011`de TESSEP platformu olarak yola çıktık. Çeşitli imza kampanyaları düzenledik, mitingler ve basın açıklamaları yaptık. Sonuçta bir kız çocuğuna buluğ çağından itibaren tesettür farzdır.  Ve genç kızlar, kadınlar her alanda tesettürüyle bulunabilmeliydi. Sadece Üniversitelere verilen özgürlük, tüm alanlar için geçerli olmalıydı. Sonunda 1 Ekim 2013`te kılık kıyafet yönetmeliğinde yapılan değişiklikle başörtü sorunu çözülmüş oldu. Müslüman kadınlar başörtü yasağının kaldırılması için birçok mücadele verdi. Bedel ödedi, mesleğinden olanlar, eğitim öğretim hakkından olanlar oldu. En sonunda yasak kaldırıldı. Fakat Bu kazanımın ardından gelinen süreç maalesef çok acı. Tesettür yozlaştı, adeta bir süse, aksesuara dönüştü.” dedi.

“BUGÜN HEPİMİZİN GÖREVİ İSLAM`IN TESETTÜR ANLAYIŞININ YAYGINLAŞMASINI SAĞLAMAKTIR”

Yaşanan olumsuzluklara karşı bugünkü görevlerinin kadınları uyarmak ve daha fazla uyandırmak olduğuna dikkat çeken Sülün, “Bugün modern tesettür anlayışına sahip olan birçok genç kızın gerek okul, gerek iş ortamlarında hayâ ve edepten yoksun davranışlar sergilediğine, makyaj yaptığına şahit oluyoruz. Kendisine namahrem olan erkeklere karşı İslam`ın koyduğu sınırları çiğnediğini, hatta hiç hoş olmayan diyalogların içerisine girdiğine şahit olabiliyoruz. Yani tesettür ahlakını kazanamadığını… Bu durum İslam`ın istediği çizgide olmayan bir tesettürün kadının ahlakını koruyacak gücünün de olmadığını gösteriyor. Hayâ ve edebi muhafaza edemediğini gösteriyor. Bugün hepimizin görevi kadınlarımızı uyarmak, kendine getirmeye çalışmak, İslam`ın tesettür anlayışının yaygınlaşmasını sağlamaktır. Kız çocuklarını daha küçük yaşlarda tesettüre ve tesettürün ahlakına alıştırmaktır. Tesettür ve ahlak biri kabuk, değeri özdür. Dolayısıyla birinin varlığı diğeriyle mümkündür. Birbirlerini tamamlayıcı iki unsurdur.” şeklinde konuştu.