UMED tarafından düzenlenen "Bilişim, Teknoloji ve Medya Hukuku" panelinde konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, "Algı yönetimi, psikolojik savaş yöntemlerinden biri olup, artık teknoloji ve medya alet edilerek yapılmaktadır. Bu yöntem ile kitlelerin algıları kontrol edilmeye, yönlendirilmeye veya değiştirilmeye çalışılmaktadır." dedi.
Uluslararası Medya Enformasyon Derneği'nin Bilişim ve Medya Hukuku Komisyonu tarafından düzenlenen, UITSEC, NETCOM ve GSI Avukatlık Ortaklığı tarafından desteklenen "Bilişim, Teknoloji ve Medya Hukuku" paneli Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü'nün katılımıyla Ankara'da gerçekleştirildi.
Ataköşk Hotel'de gerçekleştirilen panele çok sayıda gazeteci, bilişim uzmanı, hukukçu, akademisyen, sivil toplum yetkilisi ve bürokrat katıldı. Programın sunumunu UMED Bilişim, Medya Hukuku Komisyonu Başkanı Şükran İnce yaparken, UMED Başkanı Aslan Değirmenci' de bir konuşma yaptı.
Konuşmasına "Bilişim, teknoloji ve medya hukukunu, Türkiye'de ilk defa bu kadar kapsamlı bir şekilde masaya yatıracak olan bu panelin, benzer çalışmaların önünü açmasını diliyorum" diyerek başlayan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, "Bu önemli paneli gerçekleştiren UMED'i ve katılımcıları tebrik ediyorum." dedi.
Bilişim Devrimi ile şekillenen dünyanın, bilim ve teknoloji omurgası üzerinde yükselmekte olduğunu vurgulayan Bakan Özlü, "Önceki sanayi devrimlerini ne yazık ki hep geriden takip ettik. Yıllar boyunca, bütün enerjimizi, aradaki bu uçurumu kapatmak için sarf ettik. Ancak bu kez; Bilişim Devrimini ve teknoloji çağını ıskalama şansımız yok. Aynı hatayı bir kez daha yapmayacağız. Stefan Zweig, 'İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar' kitabında, insanların tüm yaşamını etkileyen ve sadece bir kez karşılaşacakları o fırsat anlarını anlatır. Bu fırsat anları, toplumlar için de geçerlidir. Bilişim Devrimi; insanlığın parlayan yeni yıldızıdır. Karanlıkta kalmak istemiyorsak; o fırsatı ve o yıldızı yakalamak zorundayız. Tüm politikalarımızı bu gerçeği bilerek üretiyor, planlarımızı bu gerçek ışığında yapıyoruz. 2023 hedefini koyarken de, 2071 hedefini belirlerken de aynı saikle hareket ediyoruz. Bu nedenle, bilişim toplumunda hukuki altyapının da oluşturulmasının zamanı gelmiştir. Bugünkü panel, bilişim toplumunun ihtiyaç duyduğu yasal altyapı için, son derece ufuk açıcı olacaktır." şeklinde konuştu.
"Her dönem türlü saldırıların hedefinde olan Türkiye, siber saldırıların da hedefinde olacaktır"
Konuşmasında dünyada birçok ülkenin siber ordularını kurduğunu, siber savunma sistemlerini oluşturduğunu vurgulayan Bakan Özlü, sözlerini şu şekilde sürdürdü: " Bu anlamdaki yasal düzenlemelere, kurumsal altyapılara ve insan kaynaklarına milyarlarca dolarlık yatırımlar yapıldı. Konvansiyonel bakış açıları terk edildi. Politika ve stratejiler buna göre yeniden güncellendi. Tüm bu gelişmeler, Bilişim Devriminin yansımalarıdır. Bu rüzgâra bakınca açıkça görüyoruz ki; yapacak çok işimiz var. Ama diğer taraftan, çok fazla vaktimiz yok. Ülkemiz, milletimiz ve geleceğimiz için dönüşümümüzü bir an önce tamamlamak durumundayız. Her dönem türlü saldırıların hedefinde olan Türkiye, siber saldırıların da hedefinde olacaktır. Gelişmiş ülkeler siber saldırılara ne kadar açıksa, Türkiye de o kadar açıktır. Bir yandan küresel yarışta geri kalmamak, diğer taraftan da kendimizi korumak için; neyle karşı karşıya olduğumuzun farkında olmalıyız."
Özlü, "Bilgi ve teknolojinin kötüye kullanımı yoluyla, insanlara zarar verilmesini önlemek hepimizin sorumluluğu altındadır" dedi ve şunları ekledi: "Terör örgütlerinin faaliyetlerini sanal dünyaya taşıdığı bir süreçte bilişim, teknoloji ve medya hukukunu tartışmak, önlemler almak, gerektiğinde yaptırımlar uygulamak en doğal haktır. Bu hakkı kullanmak, insanlığın huzuruna katkı sağlamaktır. Algı yönetimi, psikolojik savaş yöntemlerinden biri olup, artık teknoloji ve medya alet edilerek yapılmaktadır. Bu yöntem ile kitlelerin algıları kontrol edilmeye, yönlendirilmeye veya değiştirilmeye çalışılmaktadır."
"FETÖ, ihanet ağını medya ile genişletti"
"Bunun en çarpıcı örneğini FETÖ ihanetinde yaşadık" diyen Bakan Özlü, "FETÖ, ihanet ağını medya ile genişletti. Hain emellerine ulaşmak için medyayı, sanal âlemi ve teknolojiyi çok etkin bir şekilde kullandı. Yurt içi ve yurt dışında 147 adet yazılı medya, internet sitesi, haber portalı ve sosyal medya uzantılarını, 58 görsel ve işitsel medya kuruluşunu yayıncılık aşkından dolayı değil, bu gücü kullanmak için kurdu. FETÖ, bu bilişim ve medya gücünü, Anayasal düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmak için seferber etti. Örgüt, medya gücünü kullanarak, istediği zaman, istediği kişiye karşı organize bir psikolojik savaş taktiği uyguladı. Oluşturdukları montaj üslerinde, teknolojiyi kirli hedeflerinde alet ederek şantaj çetesi kurdu. Dolayısıyla görülmektedir ki; teknoloji ve medya bir yanıyla iyiye hizmet ederken, diğer taraftan çok güçlü bir silah olarak da kullanılabilmektedir. O yüzden; gerçeğe sahip çıkıp doğru olanı hep birlikte yönetemezsek, birileri bu gücü ihanetleri için yönlendirecektir. Buna izin veremeyiz. Bu açıdan; devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları ve medyanın hakkaniyet etrafında birlikte hareket etmesi, son derece önemlidir." dedi.
UMED Başkanı Aslan Değirmenci ise, Aslan Değirmenci, Bilişim Teknoloji ve Medya Hukukunun kapsamlı olarak ilk defa gerçekleştirdikleri panelde gündeme getirildiğini ifade etti. Değirmenci, "Bilişim etiği, doğruluk, kişisel haklar, özel hayat, toplumsal yaşam, çocuklar ve gençler üzerindeki etkiler, mülkiyet hakları, sayısal uçurum, yapay zeka gibi konular çerçevesinde tartışılmalı, sorunlara evrensel değerler ışığında çözümler geliştirilmelidir." dedi.
Konuşmasına FETÖ davalarından örnekler vererek devam eden Değirmenci, "İstanbul'da devam eden kritik bir dava var. Bu davadan söz ederek; konunun ne denli önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Söz konusu davada fezleke ve iddianamenin çatısını oluşturan bir bilişim firması var. Söz konusu firma FETÖ'nün güçlü finans kaynaklarından... Firma çok sayıda abonesine domain (alan adı) ve hosting (sunucu) ile web adresi sağlamış ve 2016 yılı itibarı ile kayıt ettirdiği alan adı sayısı 600 bini bulmuş. Firma 600 bin web sitesinin sahibi ve yöneticilerine, özelikle de kamu kurum ve kuruluşlarına ait iletişim, kimlik, banka hesap bilgilerine sahip olmuş. Firma sunucu sağladığı birimlerin verilerini de depolamış. Emniyete hizmet vermeye başlamış ve emniyet içerisinde yapılacak operasyonlardan örgüt üyeleri haberdar edilmiş, bu bilgiler ayrıca Fuat Avni ve FETÖ medyasına gönderilerek algı operasyonu yapılmış. Özel sektördeki kişilerin şahsi bilgilerini de temin eden firma, himmet almak ve işlerini kolayca yaptırmak için şantaj amaçlı bu bilgileri kullanmış. Yetmemiş firma üzerinden vergi kaçırma işlemiyle devlet yıllık 4 milyon TL zarara uğratılmış. Bir bilişim firması üzerinden hem şantaj, hem kişisel verilerin kaydedilmesi ve ele geçirilmesi, hem silahlı terör örgütüne üye olmak, örgüt adına suç işlemek ve hem de medya eliyle algı operasyonu yönetilerek darbeye zemin hazırlamak suçu işlenmiş." dedi.
Panel, TRT Haber ve Spor Yayınları Daire Başkanı Yaşar Taşkın Koç, Haber Türk TV Genel Müdürü Veyis Ateş, NETCOM A.Ş Genel Müdürü, Bilişim Uzmanı Oğuz Memiş, UITSEC Teknoloji A.Ş CEO'su Batuhan Tosun, Cumhuriyet Savcısı Ahmet Aslan, Türk Patent ve Marka Kurumu Patent Dairesi Başkanı Salih Bektaş ve Reuters Muhabiri Ercan Gürses'in sunumlarıyla sona erdi. (İLKHA)