Elazığ Ceza İnfaz Kurumu Kampüsünden gerek basın üzerinden edinilen bilgiler, gerekse de tutuklu ve hükümlü yakınlarının Diyarbakır Barosu'na yaptıkları başvurular üzerine inceleme yapan Diyarbakır Barosu Cezaevleri İzleme Komisyonu, yaşanan hak ihlalleri ile ilgili bir rapor hazırladı.
Hazırlanan raporu açıklayan Diyarbakır Barosu Cezaevleri İzleme Komisyonu üyesi Öykü Çakmak, yıllardır cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri tespit edilip raporlanmasına rağmen ihlallerin hâlâ devam ettiğini belirterek, bu ihlallerin, yasal mevzuatların yetersizliğinden kaynaklanmakla birlikte, önemli bir kısmının da keyfi muamelelerden kaynaklandığını ifade etti.
Türk Ceza Kanunu'nda devlet güvenliğine karşı işlenen suçlardan tutuklu ve hükümlü kişilerin en çok bu ayrımcı davranışlara maruz kaldığını söyleyen Çakmak, Özellikle OHAL sonrasında yaygın sevk ve sürgünlerle hem tutuklu ve hükümlülerin hem de ailelerin mağdur edildiğini vurguladı.
Çakmak, "Diyarbakır Barosu olarak cezaevlerinde yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde yaşanan önemli sorunların başında tektip kıyafet, süngerli oda, kimlik taşıma uygulaması, işkence ve kötü muamele uygulamaları gelmektedir. Bu uygulamaların yasal düzenlemelerden ziyade keyfi uygulamalarla güncelleştirildiği ve yaşandığı gözlemlenmiştir. Son aylarda birçok cezaevinde yaptığımız görüşmelerde, idarelerin keyfi uygulamalarına OHAL ilanını ve KHK'leri gerekçe gösterdikleri tarafımıza iletilmiştir." dedi.
Çakmak, komisyonun edindiği bilgiler ışığında yaygın temel hak ihlallerini şu başlıklar altında sıraladı: "Elazığ Kampüs Cezaevi başta olmak üzere bir kısım cezaevlerinde yaşanan fiziki ve psikolojik baskı, cinsel şiddet, kötü muamele ve işkence, sağlık hakkına erişimin engellenmesi, Odalardaki ortak kullanım alanlarına kameraların yerleştirilmesi, düzenli olarak sıcak su ihtiyacının karşılanmaması, keyfi bir şekilde mevzuatta düzenlenen disiplin cezalarından daha ağır yaptırımların uygulanması, nakiller, hastane ve adliye gidiş gelişleri sonrasında çıplak arama dayatılması, hastanelerde kelepçe ile muayenenin zorlanması, iletişim ve görüş yasağı cezalarının yaygın uygulanması, kitap, dergi ve gazete yasakları iddiaları."
Diyarbakır Barosu olarak hem yönetsel düzeyde hem de komisyon çalışmaları kapsamında bir çok ziyaretler gerçekleştirildiğini ve bu ziyaretler çerçevesinde ilgili adli ve idari yetkilerle sorunların giderilmesi için görüşmeler yapıldığını belirten Çakmak, ancak sorunların çözümü bir yana hâlâ aynı hak ihlallerine yönelik şikâyetlerin kendilerine gelmeye devam ettiğini ifade etti.
Çakmak, "Elâzığ Ceza İnfaz Kurumunda yaşanan hak ihlallerinden biri olan tutuklu ve hükümlülerin 'kimlik taşıma' zorunluluğuna yönelik keyfi ve insan onuruyla bağdaşmayan tutumun, hükümlü ve tutuklularca kabul edilmeyişi, kendilerini yönelik ağır disiplin cezaları verilmesine sebep olmaktadır. Bütün bu yaşananlara yönelik Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan şikâyet başvurusunun aynı gün takipsizlikle sonuçlandığı bilgisi alınmıştır. Farklı tarihlerde çıkan müdahaleler sonrasında bazı kadın hükümlü ve tutukluların süngerli odalara alınarak kötü muamele ve işkenceye maruz kaldıkları, bu sebeple kadın tutuklu ve hükümlülerin bir kısmının 8 gündür süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olunduğu beyan edilmiştir. Aynı görüşmelerde Kürtçe olan mektup ve kitaplara cezaevi idaresince el konulduğu, tutuklu ve hükümlülerin tek kişilik odalara alındığı aktarılmıştır." şeklinde konuştu. (İLKHA)