ENES ÇETİN - İSTANBUL
28 Şubat döneminin karanlık yargısı tarafından 2000`li yıllarda müebbet hapis cezası verilen Şehmus Alpsoy`un avukatı Hasan Bozdaş, ölümcül hastalığa yakalanmış mahkûmların cezaevlerinde bulunması bir nevi eziyet olduğunu belirtti. Bozdaş; “Yıllardır hasta mahkûmlar için, hangi fikirden ve ideolojiden olursa olsun sesimizi yükseltiyor ve ağır hasta bir mahkûm için ceza evinin artık eziyet evine dönüştüğünü, bunun da hiçbir hukuk normunda yeri olmadığını belirtiyoruz.”
“HERKESİN YAŞAM HAKKI ÖNCELİKLİ HAKTIR”
Mahkûmlar dâhil herkesin yaşama hakkı öncelikli hak olduğunu ifade eden Bozdaş, “Bunun önündeki engeller ne olursa olsun insan haklarına aykırıdır. Mesela, kemoterapi seansına veya muayeneye gidecek bir mahkumun hastaneye gidip gitmemesi, askerin keyfine veya başka bir yerde görevlendirilip görevlendirilmediğine bağlıdır. Hazırda kendisine eşlik edecek asker yoksa randevu da, muayene de, tetkik de başka zamana kalmaktadır. Bir hastanın alması gereken meyveler, besinler, cezaevinin kantininin inisiyatifine bağlıdır. Doktorunuzun önerdiği meyve ya da besini kantin getirmiyorsa edinme imkânınız da bulunmamaktadır. Temizlik, hijyen vs. eksiliğinde ciddi sorunlar yaşanıyor” dedi. Cezaevlerinin birincil amacı insanları ıslah ve topluma kazandırma olması gerektiğini dile getiren Bozdaş, “Bu şartlarda ve bu felsefede hiçbir mahkûmu kazanamaz aksine insan olmasından kaynaklanan haklarını savunmadığımız ve güvence altına almadığımız için kaybederiz.” ifadelerini kullandı.
“MÜVEKKİLİM GARABETLERLE DOLU BİR YARGININ KURBANI”
Müvekkilinin garabetlerle dolu bir dönemin kurbanı olduğuna dikkat çeken Bozdaş, “Dosyası ihmallerle doluydu. Kopyala yapıştır iddianameler ve doğrudan onaylanan kararlarla birçok örneğine tanık olduğumuz 28 Şubat yargısı tarafından cezalandırıldı. 17 yıllık hükümlü olarak Ankara Sincan 2 nolu F tipi cezaevinde yatmaktayken, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Tekirdağ'a gönderildi. Hastalığı bu dönemde başladı. Aylarca sağlığı ihmal edildi, zaman zaman hastaneye götürülmedi, tetkikleri geciktirildi ve aylar sonrasında kolon kanseri olduğu anlaşıldı. Tedavi için Ankara Numune Hastanesi'ne sevk edildi. 3. seviye kolon kanseri teşhisi konuldu. Aylarca kemoterapi gördü. Geçtiğimiz Temmuz ayında büyük bir operasyonla kolonun bir kısmı, mesanesi ve apandisiti alındı. Hayatına sağda ve solda birer torba ile devam etmektedir. Sürekli bakıma muhtaçtır. Cezaevi koşullarında hastalığı atlatması mümkün değildir.” dedi.
“MÜVEKKİLİMİN BİR AN ÖNCE CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINCA AFFEDİLMESİNİ UMUYORUM”
Müvekkilinin bir an önce cumhurbaşkanlığı makamınca affedilmesi gerektiğinin altını çizen Bozdaş son olarak şunları söyledi; “Cumhurbaşkanlığı af sürecini 1 yıl önce başlatmamıza rağmen adli tıp adeta ölümünü beklercesine nihai rapor vermemekte, sürekli tedavinin devam etmesini bahane etmektedir. Biz de zaten bu tedavi döneminde ailesinin yanında olmasını, ağır infaz rejimi yerine moral ve güç toplayabileceği, sağlık ve hijyen koşullarının iyi olduğu, beslenmesinin ceza infaz rejiminin belirlediği kurallar çerçevesinde değil, doktorunun belirlediği kurallar çerçevesinde yapılması gerektiğini savunuyoruz.”