Sadece kandil geceleri namazı hatırlayanlar
sayesinde cami hınca hınç doluydu. Biraz uzun bir bekleyişten sonra ezan
okundu. Akabinde bütün cami namaz kılmak için ayağa kalktık. Tam tekbir
getirmek için ellerimi kulağıma götürmüştüm ki önümdeki safta gördüğüm
hareketlilik bir an durmama sebep oldu. 15–16 yaşlarındaki gence babası
olduğunu tahmin ettiğim adam "Yatsı namazının sünnetine niyet edip dört
rekât kılacaksın" diyordu. Şaşkınlığımı ve üzüntümü “tövbe estağfurullah”
deyip atmaya çalışarak yeniden tekbir getirdim. Namaz, tesbihat ve dua
derken yavaş yavaş cemaatle beraber camiyi boşalttık. Eve doğru yürürken
yolda namaza başlarken gördüğüm o manzara üzerine düşünmeye başladım.
Muhtemelen lise öğrencisi olan biri, nasıl olurdu da daha yeni namaz
kılmayı öğreniyor olabilir diye şaşkınlık ve üzüntü içindeydim. Aslında
üniversitedeyken daha kötülerini görmüştüm ama bu topraklarda namaz gibi
temel İslami eğitimi almayan bir lise öğrencisini görmek beni çok
etkilemişti. Gerçi çevremiz popüler kültüre ait onca gereksiz şeyi bilen
geniş bir genç kitleyle dolu değil miydi zaten?

 

Hatırlıyorum da biz 4. sınıftayken evde ve camide namaz kılmayı bir yana
bırakın okulda hizmetlilerin odasında namazımızı kılardık. Sonra tabi ya
dedim, kendi kendime; bizim zamanımızla şimdi bir mi? Cuma günü hariç her gün
ikindi namazı sonrası ders almak için camiyi doldururduk. Camiye,
mahallemizde çocuk ve genç yaşta olup ta nerdeyse gelmeyen yoktu. Sırf bize
ders vermek için işyerini kapatıp gelen cefakâr abilerden dersler alırdık.
“Hocam” diye hitap ettiğimiz o abilerin çoğu daha yirmi yaşında bile değildi.
Sayelerinde hem Kur`anı Kerimi okumayı öğrenmiştik hem de temel İslami
bilgileri öğrenmiştik. Ayrıca kitaplarda okumakla öğrenilmeyecek; İslam
kardeşliği, fedakârlık ve güzel ahlak gibi birçok değerle de tanışma fırsatı
bulmuştuk. Oysa şimdi camilerde sadece yazın dersler veriliyor ve 5. sınıfı
bitirmeyenler katılamıyorlar. Düşünsenize çocuk o yaşa kadar tv ve
internetten her tür çirkinliği öğrenebiliyor ama dinini öğrenemiyor. Bunları
düşünürken 28 Şubat ve hemen sonrası yapılanların asıl hedeflerinin yetişecek
olan yeni nesil olduğunu da anlamış oldum...

 

Şimdi, özelliklede bu topraklarda, İslam’a yabancı bir neslin yetiştiğini
görmek hepimizde hazımsızlık ve yürek sızıntısı yapmalı daha da önemlisi bizi
çalışmaya sevk etmeli düşünüyorum. Son söz olarak bir hadisi şerifi
hatırlatmış olayım : “Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin,
buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin, buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz
etsin. Bu ise imamın en zayıf derecesidir.” (Müslim, iman 78; Ebû Dâvud, Salât 232.)

Ali Erkan Sever / Diyarbakır - Yaş: 22


Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.