DİYARBAKIR - Yapıcıoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı, Siirt'te okuduğu bir şiirden sonra Diyarbakır 3 no`lu Devlet Güvenlik Mahkemesi`nde halkı din, dil, sınıf, ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etmekten dolayı mahkûm olmuştu. 28 Şubat yargısı tarafından ‘birleştirici` ifadeler içeren bir şiir okudu diye hapis cezasına mahkûm edilmişti. Biz de Cumhurbaşkanına buradan hatırlatıyoruz. Sizi yargılayıp toplumu bölüştürmek, kin ve düşmanlığa tahrik etmekten suçlu bulan zevat, aynı duruşma salonunda binlerce başka insanı da farklı sürelerdeki hapis cezalılarıyla mahkûm etti.” diyerek 28 Şubat mağduru Müslümanların hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulmaya devam ettiğine dikkat çekti.

Diyarbakır`da Kayapınar İlçe 2. kongresinde konuşan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Partiyi kurdukları dönemde adaleti esas aldıklarını belirten Yapıcıoğlu, “Yola çıktık önce adalet dedik. Adaletin yeniden tesis edilmesini birinci öncelikli hedefimiz olarak ilan ettik. Adaletsizliklerin çok yoğun olarak yapıldığını net bir şekilde gördüğümüz için Allah-u Teâlâ`nın kulları arasında adaletle hükmedilmesini temin etmek, biraz önce ilçe başkanımız Mehmet kardeşimin dediği gibi insanımızı ideolojilere kurban olmak ve kula kulluktan kurtarıp hakiki manada hürriyetine kavuşturmak için yola çıktık. Nedir adalet? Adalet herkese hakkını tastamam teslim etmektir. Adalet her şeyi yerli yerine koymaktır. Madem adalet herkesin hakkına kavuşmasıdır, madem adalet herksin hak ettiğini bulmasıdır, öyleyse her şeyden önce hakkın tanımında anlaşmamız gerekir.” şeklinde konuştu.

“HAKLI OLAN GÜÇLÜDÜR, HAKLI OLAN GÜÇLÜ OLABİLMELİDİR”

“Şu anda mevcut haliyle hakkın ne olduğunu günümüz insanına sorarsanız pek çoğu batıda yazılmış olan metinlere müracaat edecektir.” Diyen Yapıcıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Ya da kendileri gibi bir beşerin kaleminden çıkmış olan metinlere referans verecektir. Hâlbuki inandığımız, kendisine ibadet ettiğimiz ve yalnızca O`nun huzurunda eğildiğimiz Allah Teâlâ`nın isimlerinden birisi de haktır ve O, hakkı tarif etmiştir. Bugünkü sistemlerde, bugünkü beşeri ideolojilerde dayanak noktası hakka bedel kuvvet olduğu için kendisini güçlü gören, gücü elinde bulunduran hakkı tarif etme yetkisini de tekeline almıştır. Hakkı tarif edenler istedikleri zaman bu tarifi değiştirebileceklerini de düşünmektedirler. Onlara göre mesela; sayıca çok olmaları haklı olmak için yeter sebeptir. Onlara göre kuvveti elinde bulunduran, hakkın sınırlarını çizebilecektir. Onlara göre menfaatleri bir yerde varsa o menfaatlerini dünyanın herhangi bir yerinde korumak için harekete geçmek güç kullanmak, hatta ve hatta kan dökmek insanları abluka altına alarak açlıktan ölmelerini sağlayacak derecede zalimleşmek de onlar için bir haktır. Ama biz diyoruz ki, bizim dayanak noktamız haktır. Haklı olan güçlüdür, haklı olan güçlü olabilmelidir. Bir memlekette o memleketin en zayıf insanın, en fakir insanın, en kimsesiz olan insanın, memleketin en güçlü olanından, en zengininden, makam ve rütbece en yüksekte oturanından hakkı olan şeyi korkmadan talep edebilmesi ve bu hakkına kavuşabilmesi mümkün ise orada adaletten bahsedilebilir.“

“ÜMETTİN PARASI İLE İŞGALCİ ABD`DEN SİLAH ALANLAR UTANMALI”

Ümmettin parası ile işgalci ABD`den yüklü miktarda silah alan Körfez ülkelerini eleştiren Yapıcıoğlu, “Peki, günümüz dünyası böyle mi? Güçlü olmayı, çoğunluk olmayı hakkın sebebi veya meşruiyet sebebi olarak gören zihniyettir ki duvarlarımıza yazılar yazdılar:  ‘Türk isen övün, değilsen itaat et.` Güçlü olmayı haklı olmanın gerekçesi olarak kabul edenler kendi değerlerini terk edip batının değerlerine dört elle sarılıp onlara uşaklık edenler bu nedenledir ki Yemen`in etrafında deniz ablukası uygulayarak henüz dişleri çıkmamış bebeklerin derilerinin kemiklerine yapışmasına sebebiyet verdiler. İçeriye gıda malzemesinin girişine izin vermiyorlar. Çünkü daha yakın bir geçmişte 100 Milyar dolardan daha fazla para harcayarak, ümmetin parasını harcayarak Amerika`dan son derece gelişmiş silahlar aldılar. ‘Silah bende ben istediğimi vurabiliyorsam o zaman hakkın kaynağı da benim, onun tarif edicisi de benim` diyebilecek cüreti gösterdiler.” dedi.  

“BÜTÜN MÜMİNLERİ KARDEŞİMİZ OLARAK BİLELİM”

Müslümanların Kıbleyi esas alarak kardeş olması gerektiğine vurgu yapan Yapıcıoğlu, “O yüzden biz hakkın kaynağının Hak olduğuna inanan kişiler olarak gelin en azından ehli kıble insanlar olarak Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Farsıyla, Lazıyla, Çerkeziyle, Berberisiyle, Peştunuyla şu hakkın tanımında bir anlaşalım. Madem Cenab-ı Hakk`ın huzurunda el bağlayıp O`na yönelip O`na secde ediyoruz, o zaman O`nun getirdiği hak tarifine göre hareket edelim. O zaman onun bizim için çizmiş olduğu kardeşlik sınırlarını değiştirmeyelim. Kardeşliğin ölçüsü aynı kıbleye yöneliyor olmamız olsun.  Kardeşliğin ölçüsü inanç esaslarında aynı safta yer alıyor olmamız olsun. Bütün müminleri kardeşimiz olarak bilelim. Ve bu kardeşliği laftan İbaret bir kardeşlik olarak görmeyelim. Bu kardeşliğin bir hukukunun olduğunu bilelim ve bu kardeşlik hukukunun gereğini yerine getirmeye çalışalım. Eğer bunu yapmazsak eğer kardeşliğin ölçüsünü konuştuğumuz dil veya yaşadığımız coğrafya ya da tabi olduğumuz mezhep, ya da kayıtlı olduğumuz parti ya da tabi olduğumuz Mürşit ya da her neyse bunlardan birisini kardeşlik ölçüsü olarak kabul edersek emin olun kaybeden bir bütün olarak İslam ümmeti olacaktır, Müslümanlar olacaktır. O yüzden diyoruz, hakkın ölçüsü gibi gelin kardeşlik ölçüsünü de Rabbimizden dinleyelim ve kardeşliğin gereğini yerine getirelim.” şeklinde konuştu.

     

“SİZİ MAHKUM EDEN ZEVAT BİNLERCE MASUM İNSANI AĞIR CEZALAR VERDİ”

Konuşmasında 28 Şubat mağduru Müslümanları hatırlatıp Cumhurbaşkanı Erdoğan`a çağrıda bulunan Yapıcıoğlu, “Malumunuzdur, takip etmişsinizdir pek çok televizyon kanalı, gazete ve internet sitesi bunu verdiler. İki gün önce Sayın Cumhurbaşkanı külliyede yapılan bir törende bir konuşma yaptı. O konuşmasında basına yansıdığı kadarıyla aynen şu cümleleri kullandı. Dedi ki Sayın Cumhurbaşkanı, ‘terör bahanesiyle insanlarımızı ötekileştirilmesine, zihnimize pranga vurulmasına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz.  Küresel ölçekte hak, özgürlük ve adalet mücadelemizi sabırla sürdüreceğiz.` Biz de aferin diyoruz, bravo diyoruz böyle olun diyoruz. Aynen böyle olun diyoruz ve Sayın Cumhurbaşkanına buradan şunu hatırlatıyorum. Pınarhisar Cezaevine giden süreç Siirt'te başlamıştı. Siirt'te okuduğu bir şiirden sonra Diyarbakır 3 no`lu Devlet Güvenlik Mahkemesi`nde halkı din, dil, sınıf, ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etmekten dolayı mahkûm olmuştu. 28 Şubat yargısı tarafından ‘birleştirici` ifadeler içeren bir şiir okudu diye bugün cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Sayın Cumhurbaşkanı hapis cezasına mahkûm edilmişti.  Ve biz Cumhurbaşkanına buradan hatırlatıyoruz. Sizi yargılayıp toplumu bölüştürmek kin ve düşmanlığa tahrik etmekten suçlu bulan zevat, aynı duruşma salonunda binlerce başka insanı da farklı sürelerdeki hapis cezalılarıyla mahkûm ettiler. Ve emin olun ki Siirt'te şiir okurken suç işlemek kastınız olmadığı gibi Siirt'te okuduğunuz şiirde hiçbir suç unsuru bulunmadığı gibi aynı duruşma salonunda Müebbet hapis cezalarına mahkûm olanların da bir suçu yoktu suç işleme gibi kasıtları yoktu. Buna rağmen o gün o kürsülerde hâkim cübbesi ile despotluk yapanlar karşılarındaki kişilerin toplumu ifsat etmeye çalışanlara engel olmaya çalıştıklarını çok iyi bildikleri halde çok ağır cezalar verdiler.” dedi.  

“MAĞDUR AİLELER ADALET BEKLİYOR”

Mağdur ailelerin adalet beklentisi içinde olduğunu hatırlatan Yapıcıoğlu, “Muhtemelen siz de bunun farkındasınız ki Sayın Cumhurbaşkanım, bundan tam 13 ay önce 12 Ekim 2016 günü Konya'da dediniz ki ‘maalesef 5 yıl, 10 yıl, 15 yıldır cezaevlerinde çürümeye terk edilmiş vatandaşlarımız var.` Bu 15 Temmuz darbesinden sonra bunların ne yapmaya çalıştıkları anlaşıldı, ‘şer gibi görünen şeylerde hayır var. İşte bu 15 Temmuz Darbesi bize yapılan bu yanlışlıkları düzelteme fırsat vermiştir` dediniz. O mahkûmların yakınları sizin o sözünüzden sonra tam 13 aydır bu yanlışın düzelmesini bekliyorlar. Daha ne kadar bekleyecekler onu bilmiyoruz. Evet, siz dediniz ‘hak ve özgürlük mücadelemize sabırla devam edeceğiz` buradaki kardeşlerimiz de hak ve özgürlük mücadelesi verirken zulme uğramış o azizlerin yollarını sabırla bekliyorlar.” ifadelerini kullandı.

( Emrah Deniz /-Abdurrahman Tetik/İLKHA)